Bahar üzerine giydiği açık mavi dar kesim pantolonunun üzerine bej rengi V yaka bir tşört giyip tişörtünün eteklerini pantolonunun içine sıkıştırdı. Uzun saçlarını tepeden sımsıkı bağladı. yüzüne renk getirmek adına biraz makyaj yaptı. Yaklaşık bir saat önce yayımladığı haberi aklının en ücra köşelerine göndermişti. Zira kafayı yemesi an meselesiydi. Odasından çıkarak direk dış kapısına yöneldi. Çantasını aldı ve beyaz spor ayakkabılarını ayağına geçirerek hızla evinden çıktı. Merdivenleri ayakkabılarının verdiği rahatlıkla hızlı hızlı inerek sokağa çıktı ve arabasına ilerledi. Arabasına binip arabasının iş yerine yönlendirdi.
Arabanın içinde sessizce çalan şarkıya eşlik ediyorken, çalan telefonuyla eli yan taraftaki yolcu koltuğuna attığı çantasına gitti. Telefonu zorlukla çıkaracakken, telefon yere düştü. Kısık sesle bir küfür savurup almaya çalışırken, duyduğu sesle ani bir fren yaptı. Bakışları camdan dışarıya döndü korkuyla. Bir arabaya çarpmıştı. Telefonu boş verip hızla arabadan çıktı. Arabada ki hasara bakmak için öne doğru ilerlerken diğer arabadan çıkan adam dikkatini çekmemişti.
Kendi arabasının kaputu çizilirken diğer arabanın ışıkları paramparça olmuştu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun kadın?!" Bahar kulaklarını dolduran sinir dolu sesle başını kaldırdı. Adamın biri sinirle ona bakıyordu.
"Bilerek olmadı kusura bakmayın maliyeti ney...." Bahar'ın sözünü adam kesmişti
"Tabii sen ödeyeceksin bir de ben mi ödeyeceğim? Kadın başına bir de kalkıp araba kullanıyorsun! Bu kadınları trafikten hemen alınması lazım! Bak gör bakalım kazalar nasıl azalıyor?!" Adam lafını kesmiş olması yetmezmiş gibi takındığı üslup sinirlerini gererken, dişlerini sıkarak konuştu.
"Kusura bakmayın dedik ya? Ödeyeceğim de daha neyin kavgasını ediyorsun?" Bahar sinirlerine hakim olamazken adam ona yaklaşarak konuştu.
"Hem suçlu hem güçlüsün bakıyorum!" diyerek Bahar'ın kolunu tutmaya kalkınca Bahar hırsla adamı itti.
"Bizi trafikten alarak zaman harcayacaklarına senin gibi öküzleri hayvanat bahçesine atmaları lazım!" diye bağırdı sinirle. Etraftaki insanlar çoğaldıkça çoğalıyordu. Sanki tiyatro oynuyordu.
"Senin o dilini keser köpeklere yem ederim lan orospu kadın!" Bahar daha fazla kendini tutamayarak sinirle adamın münasip yerine tekme attı.
"Sen kimsin lan hayvan herif? Seni şuracıkta öldürürüm!" diye bağırdı. Adam dizlerinin üzerine çökerken dizini suratına geçirdi bu sefer.
"Adam olsan zaten bir kadınla nasıl konuşacağını bilirsin!" Bahar hırsını alamazken, biri tarafından kolu tutulunca dengesini kaybedip sendeledi. Hızla başını kaldırıp kolunu tutan kişiye bakışlarını çevirdi. Tanımadığı bir adam kolunu tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu onu.
"Bırak beni!" diyerek kolunu çekti hızla. Etrafına kısa bir bakış atmaktan kendini alamadı. Bir sürü insan onlara bakarken kimisi ellerinde ki son model telefonlarla onları çekiyordu. O kendini hala sakinleştirememişken suratına yediği sert darbeyle gözleri karardı. Bir süre kendine gelemedi. Kendine yavaş yavaş gelince kimin vurduğuna baktı. O herif vurmuştu. İki adam tarafından tutulan adam bakarken, gözlerini yumdu. Tam ilerleyip haddini bildirecekken duyduğu siren sesiyle durmak zorunda kaldı.
****
Bahar bakışlarını karşısında duran adamdan çekemiyordu bir türlü. Babasına haber vereceğini söyleyen babasının yakın devresi Haluk amcası otururken kendine ettiği küfürlerin hesabı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler de Ölür
Tiểu Thuyết Chung"Sonra bir gün balkondan sarkan küçük bir kız çocuğu kalp ritmimi değiştirdi." Bakışlarını üst üste duran ellerinden çekip, Bahar'ın yüzüne dikti. "Ama ben ona dokunamıyorum bile." Dolunayın aydınlattığı gecede Bahar'ın gözünden akan bir damla yaş...