⭕21

16.2K 724 59
                                    

 Berzan duyduklarının altında ezilirken, aldığı nefesin boğazında tıkandığını hissetti. Aylin'in ağlamaktan kızaran gözlerine dikti gözlerini. Aylin, derin derin iç çekip, ara ara hıçkırıklarını dudaklarından kaçırmasına mani olamıyordu. Berzan, boğazına oturan yumruyu yok etmek istercesine yutkundu. Sıkı sıkı tuttuğu Aylin'in elini yavaşça bıraktı. 

Aylin'in kolu yanında yer edinirken, bir hıçkırık daha koptu kurumuş dudaklarının arasından. Daha bir kaç saniye önce birleşmiş ellerinin ayrıldığı yere dikti gözlerini.Derin bir nefes çekti içine. Uzun süre baktı o boşluğa. Diyeceği sözler boğazına dizilmişti sanki. Berzan'ın tek bir hareketi ona her şeyi açıklamıştı. Berzan asla onu sevmeyecekti. Nedenini sorması ise koskoca bir aptallıktı zaten.   Berzan'ın yüzüne bile bakmadan yanından geçip gitti Aylin. Bomboş sokakta bitap düşmüş bir halde yürümeye başladı. Attığı her adımda Berzan'ın onu asla sevmeyeceği gerçeği ile beli bükülüyordu. 

Berzan ise giden karısının yarattığı boşluğa dikmişti gözlerini. Aylin ona ne yapıyordu böyle? Bakışlarını arkaya çevirip, sokak lambalarının aydınlattı loş ışıkta sendeleyerek ilerleyen karısına baktı. Perişan haldeydi Aylin. Ve onu bu hale getiren kendisiydi. Adımlarını ona doğru ilerletti. Bir kaç adım arkasından onu takip etti. Kulaklarını sürekli Aylin'in iç çekişleri dolduruyordu. Berzan her duyduğu iç çekiş sesinde kendine lanet etmeden duramıyordu. Ne hale getirmişti öyle karısını? Gerçekten sevilmeyecek kadın mıydı Aylin? 

 Bir süre sonra Aylin durunca Berzan da adımlarını durdurdu. Aylin arkasını dönerek Berzan'ın yeşil gözlerine dikti gözlerini.

"Gelme peşimden!" dedi güçsüz sesiyle. 

"İyi değilsin Aylin. Seni eve bırakayım." Aylin'in yüzünde tek bir mimik oynamadı. "Aylin bak ben..." diye devam edecekken Aylin kesti sözünü.

"Gelme peşimden!" dedi bir öncekine nazaran daha iyi çıkan sesiyle. Bu haliyle ona görünmek istemiyordu. Güçsüz bir halde sevdiği adamın karşısında durmak istemiyordu. 

"Aylin böyle yapma!" Aylin bir kaç adım atıp, Berzan'ın tam karşısına geldi, aralarında hiç boşluk bırakmadan dibinde bitti. Aylin başını kaldırıp, Berzan'ın yüzüne baktı. Aralarında ki mesafe o kadar azdı ki Berzan'ın aldığı nefes yüzüne vuruyordu. Yutkundu Aylin.

"Gelme peşimden!" dedi gözlerini bir saniye bile gözlerinden ayırmazken. Berzan'ın gözlerinde gördüğü o duyguyla sarsıldı Aylin. Hızla kendini geri çekti. Sağ elinin işaret parmağını kaldırıp, Berzan'ın göğüsünü itti. "Bana öyle bakma!" dedi dişlerinin arasından. "Bana. Öyle. Bakma!" diye tekrar etti kendini. Her söze baskı yaparak. 

Berzan  bakışlarını Aylin'in gözlerinden çekemedi. Gözlerinde ne görüyordu bilmiyordu ama, hissettiği bu duyguyu görmesi onu şaşırtmamıştı. Berzan cevap verecekken, Aylin bu sefer iki eliyle itti Berzan'ı. Berzan beklemediği bu hamleyle geriye doğru sendelese de bir kaç saniye sonra dengesini sağlamıştı. 

"Bana öyle bakma!" Aylin'in sözleri boş sokakta yankılandı. Aylin umursamadan devam etti. "Bana acıyarak bakma!" dedi sesi titrerken. Berzan duyduğu sözle sarsıldı. Aylin bir kez daha itti onu ve bir kez daha sendeledi. 

"Sana acıyarak bakmıyorum." dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle. Aylin hırsla başını iki yana salladı.

"Gözlerin öyle söylemiyor ama Berzan. Her zaman nefretle baktığın o gözlerin öyle söylemiyor!" Aylin'in sesi, Berzan'a tezat daha gür çıkmıştı. Berzan hızla başını iki yana salladı ama Aylin onu umursamadan devam etti. "Nefretle bakan bakışların bile bu kadar yakmamıştı canımı..."

*****

 Bahar tekrar döndüğü masada eski yerine oturdu. Sinan, Bahar'ın gelmesiyle kolunu omzuna atarak kendine çekti.

"E ne oldu? Rahatladın mı?" Sinan'ın sorusuna cevap vermedi. Başını ikizinin göğüsüne yasladı. Bakışları tam karşısında oturan adam değince, gözlerini çekmeden süzdü Rumeti'i. Siyah saçları anlına düşmüş, kuyuyu andıran gözleri onun gibi kendisini süzüyordu. Kalın kavisli kaşlarının birinin üstünde küçük bir yara vardı. Bunu ilk defa görüyordu Bahar. Gerçi daha önce onu hiç bu kadar yakından görüp de süzmemişti. Bir heykeltraşın elinden çıkmış gibi kusursuz burnu zaten güzel olan yüzünü daha bir güzel yapmış gibiydi. Bakışlarını biraz daha yüzüne oyalansa da, en son tekrar gözlerine çıktı gözleri. Rumet sadece gözlerine bakıyordu. Bahar ilk defa çekmek istemedi gözlerini. Bu adamda bir şey vardı. Kalp atışının ritmini değiştiren bir şey. Belki de o şansı vermeliydi. Belki de gerçekten yaralarını sarabilirdi bu adam. Ama ya gerçekleri öğrendiğinde, o zaman ne olacaktı? O zaman da yine böyle bakabilecek miydi? Bakışlarını ondan çekip, Sinan'ın göğüsünden kalktı ve Sinan'ın gözlerine baktı.

"Ben eve gidiyorum." Sinan arkadaşında olan bakışlarını Bahar'a çevirdi.

"Seni bırakayım ben." diyerek ayaklanacaktı ki, Rumet hızla kalktı.

"Ben de gidiyorum aynı yere gidiyoruz zaten sen zahmet etme." Sinan çattığı kaşlarla Rumet'in suratına baktı.

"Aynen sen yorma kendini oraya kadar. Aynı yere gidiyoruz zaten." dedi Bahar da Rumet'i desteklerken. Rumet'in şaşkın bakışlarını yüzünde hissetse de, Sinan'da ki bakışlarını çekmemişti. 

"Emin misin?" Sinan'ın tereddüt dolu sesine gözlerini devirdi Bahar.

"İki sokak öteye gidiyoruz zaten Sinan. Sen Mertle kal!" derken ayaklandı Bahar. Masadakilerle kısa bir vedalaşmanın ardından Kafeden Rumet'le bereber çıktılar.

Bir süre sessizce ilerleseler de Rumet durunca Bahar da durdu. Bakışlarını yanında duran adama çevirdi.

"Düşündün mü?" Rumet'in sorusuyla bakışlarını kaçırdı. Bu öyle kolay bir karar değildi ki onun için. Onu umursamadan ilerlemeye devam etti. Rumet yanına gelerek bileğini tuttu Bahar'ın. Bahar bileğini çekse de Rumet bırakmadı.

"Cevap vermeyecek misin?" Bahar bakışlarını bileğinde ki elden çekip, Rumet'in yüzüne  baktı. 

"Komiser ilerde çok üzülürsün." dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle. Rumet tuttuğu bileği kendine doğru çekti. Bahar sendeleyerek Rumet'in dibine kadar girdi. Gözleri şaşkınlıkla açılırken, başını kaldırıp, Rumet'in yüzüne baktı şaşkınlıkla.

"Benim hakkımda karar verme!" Rumet'in sesi sinirli değildi ama çok keskindi. Konuşurken, yüzüne vuran  nefesi Bahar'ı mayıştırmıştı adeta. "Şimdi cevap ver bana. Bir şans verecek misin bana?" Bahar tuttuğu nefesi yavaş yavaş bırakırken, Rumet'İn gözleri kısılmıştı. Bahar yutkunup arada ki mesafesi açmak için geriye doğru bir adım attı. 

"İstemiyorum." diye mırıldandı. Bu Rumet'in beklediği cevap değildi. Elleri arasında ki bileği gevşetti. Bahar da bundan yararlanarak bileğini kelepçe gibi saran elden kurtardı. "Özür dilerim." diye mırıldandı tekrar. Arkasını dönüp, evine ilerlemeye başladı. Daha bir kaç adım atmıştı ki Rumet'in ona söylediği sözlerle duraksadı.

"O şansı vereceksin bana Çocuk! Andım olsun ki, seni kendime aşık edeceğim ve seni asla bırakmayacağım!"

Bahar duyduklarıyla yutkundu. Dönüp cevap vermeden hızla yanından ayrıldı. 

****

bölümü nasıl buldunuz??





Çiçekler de ÖlürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin