YORUM YAPIP BEĞENMEYİ UNUTMAYINNN :))
KEYİFLİ OKUMALAR...
MULTİDE Kİ ŞARKIYI BAHAR'A İTHAF EDİYORUM...
*
Attığı tek bir adımdan sonra cezaevinin büyük kapısının önündeydi Aylin. Köşede duran görevli askerlerden biri ona kapıyı açınca kapının eşiğinden kendini dışarı çıktı. Bir anda verdiği karadan sonra pişman olsa da geri dönmeyi asla düşünmüyordu. Biraz ilerde arabasının önünde onu bekleyen Ahu ve Meryem'in yanına kendinden emin adımlarla ilerledi. Elinde tuttuğu arabasının anahtarının sivri ucunu avuç içlerine geçirip derince bir nefes aldı. Başını olabildiğince kaldırıp tam önlerinde durdu.
"Benden bu kadar." Ahu'nun anlamadığını belirten yüz ifadesinin yanında Meryem'in yüzünde korku dolu bir ifade belirlemeye başlamıştı bile.
"Anlamadım." Ahu'nun yavaş yavaş çatılan kaşlarına tezat sesinde ne anlamaya çalıştığının da bir göstergesi gibiydi. Aylin hafif bir gülümsemeyle başını salladı usulca.
"Benden bu kadar. Gerisi sizde." Ahu Meryem'e doğru kısa bir bakış attıktan sonra Aylin'in koluna girip hızla uzaklaştırdı Meryem'in yanından.
"Ne demek oluyor bu şimdi? Berzan ne söyledi?" Aylin kolunu Ahu'nun elinin arasından kurtarıp bir adım geriye doğru gitti.
"Berzan hiç bir şey söylemedi. Ben sadece o kızı Adana'da ki ailesinden kurtaracağımı söylemiştim ona ama o her şeyi yanlış anlamış, kızı nüfusuma almamı isteyecek diye korkmadım değil." diye homurdandı kendi kendine. Ahu'nun gözleri kısılırken sinirle nefesini dışarı savurup Aylin'in kapattığı arayı kapattı hızla.
"Dalga geçmenin sırası mı şimdi Aylin? Ne demek benden bu kadar? Bu kızı ne yapacağız bir şey demedi mi? Her şeyi düşünen o adam bunu mu düşünememiş?" diye sinirle çıkıştı.
"Düşünmüş! Benim onu saklayacağımı düşünmüş. Neyim ben? Yardım kurumu falan mı? Ayrıca nerede saklayacağım ben bu kızı? Eve götürsem dedeme ne diyeceğim ben?" Ellerinde bir şey varmış gibi birbirine vurup devam etti. "Kusura bakma Ahu, benden bu kadar ne haliniz varsa görün!" diyip yanından geçmek için atak yaptı fakat Ahu ondan önce davranıp kolundan tuttuğu gibi tekrar karşısına aldı Aylin'i.
"Asıl sen kusura bakma da Aylin, kapıma gelip bana yardım et diyen sendin! Şimdi bu ne demek oluyor? Ben sadece kızı kaçırmana yardım ettim, devamı yok! Yok anlıyor musun?" Aylin, Ahu'nun söylediklerinde yüzde yüz haklılık payının olduğunun farkındaydı, 16 yaşında ki bir kızın tek başına bilmediği bir şehirde ne yapabileceğini de kestiremiyordu. Bakışları Ahu'nun arkasında korkak gözlerle onları izleyen Meryem'e kaydı. Eliyle yüzünü sıvazlayıp sinirle nefesini dışarı savurdu.
"Bahar'a götürelim o zaman." diye söyledi. O an aklına gelen en mantıklı şey buydu.
"Kızım sen salak mısın? Bahar'ın babası polis. Bizi anında şikayet ederler!" Aylin gözlerini devirip Ahu'ya alaylı gözlerle yüzüne bakmaya başladı. İşaret parmağıyla arkasında ki büyük kapıyı gösterdi.
"Bize bunu yaptıranda Bahar'ın abisi ve inanır mısın o da eski polis!" Bu sefer göz devirme sırası Ahu'daydı.
"Tamam, bizi şikayet etmez ama kızı yine evine gönderebilir. Sonuçta Ahmet amca çok kuralcı, yapılan yanlışları kolay kolay affetmez."
"Ne yapacağız o zaman? Başka mantıklı bi şey var mı aklında, benim yok çünkü." derken kollarını iki yana doğru açmıştı Aylin. Ahu kulağını kaşıyıp bakışlarını arkasında duran Meryem'e çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler de Ölür
Ficción General"Sonra bir gün balkondan sarkan küçük bir kız çocuğu kalp ritmimi değiştirdi." Bakışlarını üst üste duran ellerinden çekip, Bahar'ın yüzüne dikti. "Ama ben ona dokunamıyorum bile." Dolunayın aydınlattığı gecede Bahar'ın gözünden akan bir damla yaş...