Bankta oturan Bahar ve Aylin'in hemen önünde dikiliyorlardı Sinan ve Berzan. İkisi de çok kötü görünüyordu. İkisi de öğrendiklerini hazmedememişti. İkisi de hala kesik kesik nefes alıyor, ara ara hıçkırıklarını serbest bırakıyorlardı.
"Ona yardım etmeliyiz!" diye mırıldandı Aylin. Ağlamaktan göz altları şişmişti. "Önce o adamı bulup içeri tıkmalı sonra da kızın hayatına devam etmesini sağlamalıyız!" diye devam etti. Berzan derin bir nefes alıp, Aylin'in önünde diz çöktü.
"Merak etme o iti bulup içeri tıkacağım!" Aylin duyduğu sözlerle önünde diz çöken Berzan'ın yüzüne baktı. Aldığı titrek nefes boğazına tıkanırken, bir damla daha aktı mavi gözlerinden. Berzan elini kaldırıp gözyaşlarını silecekken Aylin başını yan tarafa çevirerek bunu engelledi. Berzan'ın eli havada asılı kalırken, ağzını açıp tek kelime edemedi. Çünkü Aylin yine haklıydı...
"Ben de Arda beye söylerim, davasına o bakar. " diye konuştu Sinan. Kendisi henüz stajını tamamlayamamış bir avukat olduğu için davayı da alamıyordu. Ama bu davayı alacak çok avukat tanıyordu. Bahar oturduğu yerden kalkıp eliyle gözyaşlarını sildi.
"Ben işe gideyim artık." Sinan Bahar'a yaklaşıp, Bahar'ı kendine yasladı.
"Ben bırakırım seni. " Bahar başıyla onaylayıp Sinan'ın arabasına ilerlerken, Berzan Aylin'in yanında ki boşluğa çöktü. İkisinin de neden bu kadar yıprandığını biliyordu. Çünkü ikisi de böyle bir olayın kıyısından dönmüşlerdi ve hala içlerinde yaşattıklarının farkındaydı.
"İyi misin Aylin?" Aylin sinirli bakışlarını Berzan'a çevirdi. Berzan'ın bu ilgili koca tavırları midesini bulandırmaya başlamıştı.
"Vicdan azabını susturmak için bana yaklaşmaktan vazgeç Berzan!" Berzan bir an duraksadı. Bu ani tepkiyi beklemiyordu.
"Saçmalıyorsun!" dedi yeşillerini Aylin'in mavilerinden ayırmazken. Aylin başını iki yana sallayıp oturduğu yerden kalktı.
"Merak etme, Yakup dede iyileştiği gibi boşanma davası açacağım. Sen de bu işkenceden kurtulmuş olursun!" Berzan duyduklarını hazmetmeye çalışırken, sinirlerine hakim olamıyordu. Ne diyordu bu kadın böyle? Hırsla oturduğu yerden kalkıp Aylin'in karşına dikildi.
"Saçmalama! Öyle bir şey yapmayacaksın!" diye tısladı sinirli sesiyle.
"Niye? Senin istediğin de bu değil mi Berzan? Neden yapmayayım? Merak etme, Yakup dedeye benim boşanmak istediğim söylerim. Böylelikle sana bir şey söylemez!" Berzan sinirle derin bir nefes alıp Aylin'in kolunu tuttu hırsla.
"Orada söylediklerim Sinan'ın istemediği bir evlilik yapmasını önlemek içindi." Aylin, Berzan'ın elleri arasında ki kolu çekti hızla ama Berzan bırakmadı. Sert tutmuyordu, ama bırakmıyordu da.
"Kendini kandır sen anca! Ne demiştin? Hah ' Yatağa girdiğimde aklımda başkasının gülüşü, gözleri var!' Bunu bildiğim halde nasıl seninle evli kalabilirim senin aklın alıyor mu?" diye bağırdı.
"Neden anlamıyorsun? Sinan için yaptım diyorum!" diye bağırdı Berzan da Aylin gibi. Aylin kolunu çekip sinirle bir adım attı Berzan'a doğru.
"Ben salak değilim Berzan. Söylesene üç yıldır evli olduğumuz halde elimi tutmaktan başka ne yaptık?" diye sordu. Başını iki yana sallayıp devam etti "Onu bile kalabalık bir yerlerde gerçek olmayan bir evliliğin fark edilmemesi için yaptık! Bak beni sevmemeni anlarım... ama buna katlanamam ben Berzan. Sen başkasını seviyorken seninle evli kalamam!" Aylin daha fazla orada duramayıp ordan ayrılırken Berzan arkasından sadece bakmıştı. Aylin bir kez daha haklılığını konuşturmuştu.
****
Kapıya diktiği bakışlarını çekemiyordu bir türlü. Aklında sürekli boşa geçirdiğini düşündüğü üç yıl dönüp duruyordu. Hata mı etmişti sever diye beklemekle? Belki unutur diye beklemekle... Tamam evlenmeden önce Berzan onu karşısında alıp başkasına aşık olduğunu ve onu asla sevmeyeceğini söylemişti. Ama o, bir ümitle beklemişti. Belki severdi? Ama artık fark etmişti, Berzan asla o gözleri ve gülüşü unutmayacaktı.
Halbuki kendisi ilk andan beri onu kalbinin en baş köşesine koymamış mıydı? Beş yıldır tanıdığı bu adamı öyle bir sevmişti ki, kimsenin onu böyle sevebileceğini düşünmüyordu. Belki de aptallık ediyordu. Kendisini artık bu hastalıklı durumdan kurtarmalıydı.
"Aylin?" Aylin ismini duyunca bakışlarını diktiği kapıdan çekip koridorda ona doğru gelen arkadaşını görünce oturduğu yerden kalktı.
"Murat." Onun gibi psikolog olan arkadaşının kliniğine gelmişti. İçindekilere birine anlatmazsa patlayacaktı. "Konuşalım mı biraz?" Murat başını sallayarak biraz önce Aylin'in diktiği kapıyı gösterdi eliyle. Aylin kapıyı açarak içeri girdi arkasından da arkadaşı Murat.
"Bir sorun yok değil mi?" Aylin, koltuğuna geçerken arkadaşının sorduğu soruya karşılık derin bir iç çekti, üçlü koltuğa geçip uzandı. Ellerini karın boşluğunda birleştirip bakışlarını tavana dikerken, Murat henüz oturduğu yerden kalkıp, ortada ki sehpaya ilerlemişti.
"Sorun ne?" Aylin yüzünde buruk bir gülümseme belirirken, gözünden akan yaşı hissetti.
"Ondan... Ayrılacağım..." Murat çattığı kaşlarla arkadaşına bakarken Aylin devam etti. "Sen de biliyorsun zaten kaç yıl oldu belki beni sever diye bekliyorum ama olmuyor. Neden zorlayayım ki? Hem... ben onu seviyorum diye onun da beni sevmesi gerekmiyor ki..."
"Bir şey mi yaptı sana?" diye sordu Murat. Aylin'in gözlerinden bir damla daha akarken, başını olumlu anlamda salladı.
"Beni diri diri toprağa gömdü o... En acısı da ne biliyor musun Murat? Bunu bile isteye yaptı." derin bir iç çekip gözlerini yumdu. "Ben ona ne yaptım ki Murat? Onu sevmekten başka ne yaptım? Niye bu kadar canımı yakıyor?" diye sorularını bir bir sıraladı. "Beni sevmiyor diye canımı yakması mı gerekiyor?" diyip sustu.
"Aylin eğer iyi olmak istiyorsan onu unutmalısın. Sadece ayrılınca sen iyi olmayacaksın, onu unutmadan sen iyi olmayacaksın." Murat'ın söylediklerini düşündü bir süre. Onu nasıl unutacaktı ki? Bunu becerebilir miydi?
"İyi de Murat, ben onu nasıl unutacağım ki? Sanki... Sanki ondan önce ki hayatım hiç yokmuş gibi... Onu unutursam kendimi unuturmuşum gibi hissediyorum... O olmazsa ne yapacağımı bile bilmiyorum ki ben. Bu çok tuhaf, hastalıklı bir durum öyle değil mi?" bir iç çekti Aylin. "Hani arada gelir ya hastalar, onsuz yaşayamam edemem diyen saplantılı aşamasına gelen hastalarımız. O olmadan ne yapacağını bilmeyip soluğu bizde alan hastalarımız. Kendimi onlar gibi hissediyorum işte. Sanki onlardan biri gibiyim, Berzan olmasa yaşayamam gibi geliyor..." duraksadı yine. Gözlerini açıp Murat'a çevirdi bakışlarını "Şimdi de yok zaten, sadece cismen var bunun farkındayım ama bu bile bana yetiyor. Onun gece eve geleceğini bilmek, sabah beraber kahvaltı yapacağımızı bilmek, arada gittiğimiz aile davetlerinde elimi tutacağını bilmek bile bana yetiyor. Ama onu bir daha göremeyeceğim düşüncesi var ya..." derken eliyle kalbini işaret etti Aylin. "Burayı çok acıtıyor..."
****
Aylin'in de hikayesini ucundan bir öğrendiniz. Peki beğendiniz mi? Düşünceleriniz neler? Söyleyin bileyim yahu! Öpüldünüz. 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler de Ölür
Ficción General"Sonra bir gün balkondan sarkan küçük bir kız çocuğu kalp ritmimi değiştirdi." Bakışlarını üst üste duran ellerinden çekip, Bahar'ın yüzüne dikti. "Ama ben ona dokunamıyorum bile." Dolunayın aydınlattığı gecede Bahar'ın gözünden akan bir damla yaş...