uzun uzun yazmayacağım gencolar... kusuruma bakmayın yeter
*
Aylin duyduklarına bir anlam yüklemeye çalışıyordu. Ne diyordu bu adam? Aklını kaçırmış olmalıydı.
"Hiç komik değil! Böyle bir şeyi yapamam ben!" diye söylendi sinirle. Berzan bu tepkiyi bekliyordu kesinlikle.
"Aylin, sen zoru başardın farkında mısın? Sen o kızı adana'dan kaçırıp taa mersine getirdin bunu mu yapamayacaksın?" Aylin kaşlarını çatıp sinirle konuştu.
"Evet! Bunu yapamayacağım. Hiç kusura bakma Berzan ben böyle bir şey yapamam!"
"Yaparsın!" Berzan'ın kendinden emin sesi Aylin'in delirmesine neden oluyordu.
"Yapmayacağım. Yapmıyorum. Başka birini bul, cidden uğraşamam ben yapamam böyle bir şeyi."
"Aylin lütfen. Senden başka güvenebileceğim kimsem yok!" Berzan'ın ani çıkışını beklemiyordu Aylin. Söylediği şeyle kaşlarının çatılmasına engel olamamıştı.
"Benden başka güvenecek kimsen yok öyle mi?" diye tekrar etti Berzan'ı. Berzan başını salladı usul usul. Aylin'in yüzünde manidar bir gülümseme belirdi. "Öyle mi?" dedi bir süre bekledi. Birazdan söyleyeceği şeyler için üzgündü belki ama bunu yapmak zorundaydı.
"Oysaki bana kimseye güvenmemem gerektiğini öğreten kişi sendin."
*
Yıllarca acı çekmesine neden olan adamın yanına gelmek Bahar için gerçekten çok zordu. Bir insanı kendine hem bu kadar yakın hem de bu kadar uzak hissetmek onu çok yoruyordu. Neden böyle bir şey yaptığın sormak, sorgulamak istiyordu. Şimdi geldiği bu evde yıllardır görmediği dedesinin yanına gelmesinin de başka bir açıklaması var mıydı o da bilmiyordu. Şuan tek odak noktası bütün bunları neden yaşamak zorunda kaldığıydı. Titreyen ellerini sıkıp derin bir nefes aldı ardından yumruk yaptığı eliyle kapıya vurdu sertçe. Kapının ardında nelerin olacağını bilmeden, büyük bir korkuyla çaldı. İçindeki endişeyi, korkuyu, stresi bit yere koymayı denedi ama başaramadı. Elini üzerinde ki pantolonunun sert yüzeyine sürtüp başını olabilidiğince dik tutarak kapının açılmasını bekledi. Söyleyeceklerini asla kafasında belirlememişti. Ama sayıp sövecek, tüm kinini kusacaktı. Buraya gelmesinde ki tek amaç kesinlikle buydu. Dakikaların ardından ahşap kapı tiz bir gıcırtıyla açıldı. Bahar kalbinin ağzında attığını hissetti bir an. Kapının ardında beklediği kişi dedesiydi fakat karşısında halası vardı. Derin bir nefes almadan edemedi. Aldığı nefes genzini yakmıştı.
"Hala." diye mırıldandı. Gözlerinde ki hayal kırıklığı fark ediliyor muydu? Merak ediyordu.
"Bahar." Halasının yüzünde onu beklemediğini belli eden bir ifade vardı. Bahar eliyle ensesini kaşıyıp gülümsemeye çalıştı fakat dudakları titredi. Karşısında ki kişiye ne diyeceğini bilemedi. 'Bi kere bile beni görmeye gelmedin hala! Burda o adama mı bakıyordun cidden?' Söyleyecekleri yutup konuştu;
"Dedemi görmek için gelmiştim." Meral hanım anladığını belli eder gibi başını sallayıp kapının ardından çekildi. Bahar halasına kısa bir bakış atıp adımını eve attı. Annesinin öldüğü o lanetli eve yıllar sonra ilk defa adımını attı.
"Salonda." diye arkasından ikaz eden halasının ardından adımlarını salona doğru attı. İçinde ki bu şey de neyin nesiydi? Onu görecek olmanın korkusu? Heyecanı? Bir kaç adımdan sonra işte tam da ordaydı, salonda. Yakup bey her zaman ki yerinde değildi şimdi. Pencerenin önünde ayakta durmuş dışarıyı seyrediyordu. Gördüğü bu görüntü içinde ki öfkenin artmasına neden oldu. İyiydi işte! Beklediği gibi değildi. Sapasağlam karşısındaydı. Öfke dolu bir nefes alıp ona doğru öfkeli bir kaç adım attı, adımlarının sertliği yerdeki ahşap zeminde tiz bir ses yankılanmasına neden olmuştu. Sese dönen Yakup beyle duraksadı Bahar. Yakup bey gördüğü kişi karşısında mutlu olmuş gibi gülümserken, Bahar kaşlarını çattı.
"Beni görmeye geldin?" Yakup beyin soru şeklinde sorduğu soruya karşılık Bahar'ın yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.
"Senden hesap sormaya geldim!" diyip ona doğru adımlarını attı. Yakup bey başını sallamakla yetindi. Bahar, gözleriyle dedesini süzdü. Sinan'ın dediği gibi sol elini kullanamıyor olacaktı ki külçe gibi yere doğru sarkıyordu kolu. Uzun süre bakışları orada takılı kaldı. Yakup bey bundan rahatsız olmuş olacak ki boğazını temizleyip kolunu diğer eliyle sımsıkı kavradı. Bahar'ın bakışları anında dedesini buldu tekrar.
"Sor!" dedi kendinden emin bir ses tonuyla. "Hesabını sor. Ben asla hesabını veremeyeceğim bir şey yapmadım!" Yakup beyin bu sözleri Bahar'ı çileden çıkarmaya yetmişti.
"Neden yaptın?" sesinde ki o ince tınıyı Yakup bey çok bariz bir şekilde anlamıştı. Nefret! "Neden yaptın bana, abime, bize... neden yaptın? Bunu bize neden yaptın?" söylediği her kelimesini vurgulamıştı. Gelecek cevabı bekliyordu.
"Yapmak zorundaydım!" Bahar'ın kılı oynamamıştı. Söylediği bu şeyin bi devamı olmalıydı. "Yapmak zorundaydım." diye tekrar etti kendini Yakup bey.
"Neden?" diye sordu Bahar. kesinlikle dedesi onu çıldırtmaya çalışıyordu.
"Çünkü baban tehlikedeydi." Bahar duyduklarını anlamaya çalışıyordu. Yakup bey devam etti; "Eğer o odadaki belgeleri alamasaydık babanı... Ahmet'i öldüreceklerdi." Bahar alayla dedesine bakıp başını salladı sinirle. Elini kaldırıp işaret parmağıyla tehdit edercesine salladı.
"Kendini haklı çıkarmaya çalıma! Babamla o belgelerin ne alakası var?" diye bağırdı. Geldiğinden beri ilk defa sesi bu kadar yükselmişti.
"O belgeler neydi biliyor musun Bahar?" diye sordu Yakup bey tüm ciddiyetiyle, Bahar sesini çıkarmayıp sadece dedesini izliyordu. "O belgelerde annenin babanla evlenmeden önce yaptığı ahlaksızlıklar vardı. Sadece o da değil, annenin babanı musallat ettiği yasa dışı işlerin belgeleri vardı!" Bahar duyduklarına inanmak istemiyordu. Gözünden akan tek damla yaş yavaş yavaş çenesine yol alırken başını iki yana salladı sertçe.
"Yalan söylüyorsun." dedi tüm gücüyle. "Sen zaten annemi hiç sevmedin ki!" diye bağırdı tüm gücüyle. "Sen hiç sevmedin annemi! Şimdide ona iftira atıyorsun! Sırf kendin haklı çıkarmak için anneme iftira atıyorsun!" Gözlerinden akan yaşları sertçe silip tekrar konuştu. "Yapma bunu." Yakup bey başını salladı büyük bir üzüntüyle.
"Üzgünüm kızım ama öyle." Yakup bey Bahar'a doğru bir adım atacakken Bahar kendini geri çekti.
"Sana asla inanmıyorum. Sen ne annemi ne de bizi sevdin!" diye konuştu Bahar. Başını sertçe iki yana sallayıp devam etti. "Bize yaptığın onca şeyden sonra sana asla inanmam. Böyle bir şeye asla inanmam. Benim annem kötü biri değildi ama sen kötüsün! Sen bu hayatta gördüğüm en kötü insansın. Yaptıklarının haddi hesabı yok! Böyle bir şeye asla inanmam. Bana doğruları söyle!" diye bağırdı.
Salonda bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. "Bunları bize neden yaptığını anlat. Ben neden her gece kabuslarla uyandım anlat, neden her aynaya baktığımda o adamı gördüm ben, neden her banyoya girdiğimde o adamın iğrenç nefesini ensemde hissettim bana bunun nedenini anlat!" Bahar duraksayıp bakışlarını dedesine çevirdi bakışlarını.
"Ben bu kadar şeyi bunun için yaşamış olamam. Annem yüzünden yaşamış olamam. Ben bunca şeyi senin yüzünden yaşadım senin! Başka kimse değil anladın mı?"
"Üzgünüm Bahar ama tüm gerçek bu!"
"Değil!" diye bağırdı Bahar. Bu gerçek olamazdı. Bu gerçek olamayacak kadar kötü bir şeydi.
"Senin kötülüklerinden bıktım ben anlıyor musun? Senden nefret ediyorum Yakup Güngör! Annemden değil senden nefret ediyorum!"
*
Bölümü nasıl buldunuz??
Finale adım adım yaklaşıyoruz gençler haberiniz olaaa:)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler de Ölür
Ficción General"Sonra bir gün balkondan sarkan küçük bir kız çocuğu kalp ritmimi değiştirdi." Bakışlarını üst üste duran ellerinden çekip, Bahar'ın yüzüne dikti. "Ama ben ona dokunamıyorum bile." Dolunayın aydınlattığı gecede Bahar'ın gözünden akan bir damla yaş...