*Zayn'in ağzından ;*
Kapı kilidinin bu kadar vuruşa dayanma olasılığının olmasını bir taraftan düşünürken diğer taraftan ne olup olmadığını kavrayamamıştım. Çaresizlik içinde ona yalvarmaya başladım. Ama beni karanlığa sürükleyen Louise 'nin kolundan tutup " Şuraya bak ! " deyip yeri göstermesiydi. O an orada yalnızdım yerdeki kanı görünce daha hızlı olmam gerektiğini anladım. Bağırışlarım daha da yükselmişti belki. Sesimi duyan Harry Louis Liam içeri hızlıca girdi , dördümüz aynı anda vurunca kapıya, kapı yavaş bir gıcırtı ile açıldı.
Kafasını duvara yaslamıştı ,gözleri kapalıydı.
Korktum.
Bi yandan " Seli! Hadi güzelim ! Kalk! " derken kendimi kaybettim. Onu kucakladığımda kanayan avucunu gördüm. Sanırım bir yere yırtırtmıştı. Elbisesinin alt tarafı kırmızı olmuştu. Koşarak lavabodan çıkarken önden koşan Harry bile benden çok işe yarıyor diye düşündüm. Aptalcaydı biliyorum.
Arabanın arka koltuğuna yatırdık , Harry sürücü koltuğuna sağa geçti. Bende Seli'nin başına yastık görevi yapıyordum. Saçlarına dokundum ilk defa bu kadar fazla. Konuşmak yada ağlamak bile gelmiyordu içimden. Ne olmuştu birden bire , mutluydu. Bunu kurcalamak bile istemiyordum artık.
O belki de benim yüzümden acı çekiyor diyebildim kendime. Olma ihtimali benim ona aşık olma ihtimalimden geriye kalmış bir kaç yuzdelikti sadece.
Benim yüzümden bir kaç gün önce hastaneden çıkması yetmezmiş gibi şimdi bu yaşadıkları , anlam veremiyorum.
Halbuki o hayatımdaki tanıdığım ve tanıyabileceğim en hassas , en duygusal en mükemmel en güzel kişi. Bunu önceden kendime söylemeye bile çekiniyordum ama bu doğru. Hayatımı normalden farklı yapan , gülüşü ve bakışları ile beni yıpratan olgun biri yapandı o. Tam tamına 2 gün sonra bir yıl olacaktı biz çarpışalı.
Harry arkasını döndü sanırım kırmızı ışıktaydık.
-Dostum bunu sen taşımalısın , emin ol o iyileşecek. İyileştiği zaman bunu sen parmağına takarsın .Sana söz veriyorum ki bu ortamı ben yaratacağım. Hatta düğün için maddi herşey benden hem o 18 oldu bugün. Sevinmelisin !!
dedi gülümsemeye çalışarak.
Doğru söylüyordu aslında bi bakıma mutluydum. Yüzüğü elinden alıp ceketimin cebine koydum.
Hastaneye vardığımız da aceleyle götürdüm onu acil odasına. Hemşireler onu bi sedyeye yatırdıktan sonra beni dışarı çıkardılar. Otomatik kapı açıldıkça ,arabayı parkedip gelen Harry ile ne yaptıklarını izledik. O arada Harry'nin telefonu çaldı.
"-Evet Lou hastanedeyiz."
derken Harry ayaklarım tutmadı.Karşıdaki sandalyeye oturup düşünmeye başladım.
Nedendi bu?
Ellerimle kafamı sıvazlarken , saçlarımı asılıp onu hissetmeye çalıştım. Harry uzun konuşmasını bitirip yanıma geldi.Omzuma dokundu ve;
- Sanırım olay , bir arkadaşı ölmüş.
-Kimmiş ?
dedim onun fırsat vermesine engel olarak.
-Aaaah sanırım Ezara yada Azrae gibi birşeydi.
-Azra mı ölmüş?
dedim ister istemez. Başını salladı.
-Şimdi anladım.
dedim sessizce. O dostunu kaybetmişti. Belki yanında kendi sözlerini veya anılarını da gözden çıkarmıştı. Bu ona acıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unforeseen Boy (Beklenmeyen O) [z.m]
FanfictionBeklenmedik hayaller , beklenmeyen O .. Yer ; hayallerin başkenti Londra! Her şeyin onunla başlayıp onunla bittigi yer.. İstediğim tek şey burada mutlu olmak , belkide onunla .... ....... *** UYARI; Hikayeye başlarken o zamanlarda 16 yaşında olmam...