Üzgün olma nedenini öğrenmiştim. Müslüman karşıtı bi köşe yazarı onu teenage bölümünü olumsuz etkilemekle suçlayıp , söylenmeyecek laflar etmiş. Terörist kelimesi ile Zayn 'i tanımlamıştı . Bu aslında o kadar acı verici ki , o an ki hali iyi hali olmalıydı. Hangi insan sevmediği birisi bile olsa büyük bir hüküm giydirirdi ki? Bunu anlayamıyorum.
Şu an Japonya 'da olmaları herşeyi alt üst etmişti. Aradaki saat farkı konuşmamızı fazlasıyla etkiliyordu. Günde bir kez , tam olarak bir kez.
Louise ile evde durup film izlemek , temizlik yapmak iyi geliyordu özlem duygusunu bastırmaya.
Yarın sabah annemgilde toplanıp , sürprizi söyliyeceğiz. Louise benden fazla heyecanlı. Giyeceklerim , giyecekleri hepsi hazır. Onun kıyafetlerini bile sipariş edip evine yolladım. Siyah bi takım fazla mı ciddiydi ? Öyle olmalıydı.
Telefonu alıp Jack Butland ı tuşladım. Uzun dııt seslerinden sonra açtı.
-Alo ... Selam Jack.
-Selam. Nasılsın ? Doğrusu beni aramana şaşırdım.
-İyiyim sağol. Bende öyle.
dedim ve ardından hemen lafı toplamaya çalıştım.
-Yani ben de, herneyse eğer yarın akşam müsaitsen bi kaç arkadaş kutlama yapacağız.
Güldü. Komik ne vardı?
-Maç izlemediğin çok belli. Yarın akşam maçım var.
-Gelmeni istiyordum.
Yalnız olmadığımı bilmesini istiyordum .
-Peki ne kutlaması ?
Aynı anda arkadan gelen sesi duydum. Arayan Zayn'di.
-Üzgünüm sana tekrar geri döneceğim.
deyip kapadım. Onu bi daha aramayacaktım.
*****
Odamda olmak iyi gelmişti. Aynadan kendime bakıp gülümsedim. Üzerinde küçük bir kısmı beyaz pullarla işli , siyah uzun elbisem farklı duruyordu. Doğru olmalıyım ki bunu ilk teklif aldığım gün hissetmiştim. Bu ikinci ve yine daha kadınsı olduğunu düşünmekten nefret ediyorum.
Anneme yemeklerinde yardımcı olamasamda getir götür işlerini yapamayı özlemiştim.
- Büyük masayı açmak iyi fikirdi !
diye sarıldım anneme. Yüzündeki gülümsemenin gitmesini hiç istemiyordum. Babam televizyon karşısındayken bağımlı gibi olurdu. İlk kez o haldeyken bizi farkedip baktığını gördüm. Gülüyordu. Bunu görmek güzeldi çünkü onun beni umursadığını bilmek her küçük bi kızın babasından görmek istediği şeydi. O küçük kız her ne kadar babasına bugün , hayatını mutlu yapan bi adamla evleneceğine karar verdiğini söyleyecekte olsa o hâla babasının küçük kızı hissediyordu. Belki de tek fark babamın saçlarında artık belli olan ak saç telleriydi.
Aslı merdivenlerdeyken ondan gözümü alamadım. Ne kadar da büyümüştü . Sahi bu ay kaç olmuştu , 15 ,16 ? Giydiği siyah elbise dizinin hemen yukarısındaydı. Bacakları uzundu ve bu elbise onu mükemmel yapmıştı. Kendinden emin duruşu ise benim mutlu olmamı sağlıyordu. Eli belinde inerken onu alkışladım. Saçlarını salmıştı. Tüm dişleri ortadayken güldü. O çok güzeldi.
Aslı' da anlayamadığım tek şeyse onun yaşıtındakiler Harry 'e Louis'e ne kadar aşık ve hayransa , Aslı o kadar ilgisizdi. Onun ilgisini sadece ve sadece okulundaki adını hatırlamadığım grup ve paramore çekiyordu. Nedeni ben miyim diye kendimi sorgulamadan edemiyorum. Okuldaki arkadaşlarının onun tek arkadaşları olduğunu biliyorum. Onlar her eve geldiğinde benim odamı kitli tutması , sırrımızı yani Zayn ve beni gizli tutması hoşuma gidiyordu.Özellikle son gelişlerinde dedi annem. Çerçevenin birinde bizi görmüşlerdi. Sonunu daha dinleyemeden kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unforeseen Boy (Beklenmeyen O) [z.m]
FanfictionBeklenmedik hayaller , beklenmeyen O .. Yer ; hayallerin başkenti Londra! Her şeyin onunla başlayıp onunla bittigi yer.. İstediğim tek şey burada mutlu olmak , belkide onunla .... ....... *** UYARI; Hikayeye başlarken o zamanlarda 16 yaşında olmam...