Hayatım eksiklerden ve eskilerden ibaretti. Yalnız bir yolda ilerlemeye çalıştım hep. Zararlar bana dokundu , ben burada öğrendim kendimi. Burası bana beni yansıttı. Geçmiş yanlış yönlerimle beni eleştirip durdu. Bu sayede belki daha tedbirli ve durgun oluyordum.
Azra gideli bir kaç gün oluyor ama anladım ki bir şey değişmedi.
"Geçmişim geçmiş , geleceğim de gelecek " diye kendimi avuttum. Annesi ile konuşmak beni rahatlattı vede Azra 'nın bana hazırladığı kutuyu göndereceğini duymak belkide acılarımı dindirdi. Emin olamadığım duygular , kafamda boşluklar var gibi hissettiriyordu. Hayallerim daha boş , hislerim daha acısızdı.
Şanslı olmalıyım ki şu kafayı yediğim bir kaç gün Zayn hep yanımdaydı. Teselli ediyor ve sarılıyordu. Yapabileceği tek şey buydu.
Annem ve babama gelirsek ; Azra 'nın cenazesinde bulunmayı istediğimi yüzlerce yada binlerce söyledim , babam kısa ve net "hayır! " derken annem yumuşakça " bunu babanında benimde istemediğimi biliyorsun kızım , senin için bu kadar endişe ederken sende bize karşı biraz mütevazi ol ." dedi. Ben sordukça tabiki cevaplarda sertleşti. Konuyu kapatmaya karar verdiğim gün , anladım ki ; bu hayat ben , benim değer verdiklerim ve veremediklerim içerisinde gidip geliyor. Ve kaybetmek istemediğim bir çok kişi var. Bu şeylere fazla kafayı takarsam kaybetmek istemediğim bi kişi daha kayıp giderse elimden. Bu yüzden mutlu olup , gülmem lazımdı. Yani Louise böyle istiyordu. Ama benim denemekten başka çarem yoktu.
Uykularım duzene girmeye başlamıştı ve daha çok yemek yiyordum. Verdiğim 3 kiloyu geri almıştım hemde üç günde ?!
Yatar vaziyette Friends 'in son sezonunu izlerken , Louise Jessica 'nın esprisine gülerken resmen ağlıyordu.
Zayn stüdyoda , annemgil kayak tatilindeydi. Sonunda onlara iyi olduğumu kanıtlayabilmiştim. Zaten Louise başına bela olacak türden bir doktor gibiydi.
"*Şu ilacını ictin mi ?
*Ahh bunu da mı ben yapayım !!
*Aferin sana güzel kız ! "
Kapının çalması , birinin bu diziyi kaçırması demekti. Louise ;
- Eğer iyiysen git simdi kapıyı aç güzelimmm !
- Ahh Louise!
deyip kapıyı açmaya gittim. Bu bir kargoydu ve elinde ayakkabı kutusundan biraz büyük bir kutu vardı. Üzerinde bir ton sayı ve isim yazılı mahvolmuş bir kutu.
- Sallın hanım burada mı oturuyor ?
dedi 35 yaşına yaklaşmış göbekli adam.
-Hayır Selin hanım burada oturuyor.
-Şirketimizin kusuruna bakmayın , şu telefon üzerinden iş almaya bayılıyorlar. Şuraya bi imza lütfen.
-Önemli değil ! Peki buyrun .
deyip elinden hızlıca kutuyu alıp içeri geçtim.
Louise tv 'ye kitlenmişti , eski yerime geçip kutuyu evirip çevirip durdum. Bunun o kutu olduğunu biliyorum. Ağlamamak için kendimi tutsamda fayda etmemişti. Bu sessizdi ; ağlamayı öğrenmiştim artık. Ellerim titremeye başlayınca kutuyu yavaşça alıp odama ikiledim. Yatağa oturup " kafamda bağırıp çağıran yabancının sesi " ni dinledim. Bana anıları çağırıyordu. Tek nefeste bağlı kutuyu açtım. İçinde bir sürü resmimiz yaptığımız çiçek taçlar , bileklikler , mektuplar , notlar vardı. Ve büyük mavi bir kağıtta son notu olacağını sanmadığı bir not.
![](https://img.wattpad.com/cover/16489434-288-k185974.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unforeseen Boy (Beklenmeyen O) [z.m]
Fiksi PenggemarBeklenmedik hayaller , beklenmeyen O .. Yer ; hayallerin başkenti Londra! Her şeyin onunla başlayıp onunla bittigi yer.. İstediğim tek şey burada mutlu olmak , belkide onunla .... ....... *** UYARI; Hikayeye başlarken o zamanlarda 16 yaşında olmam...