Seninle atıyor bu kalp

57 6 0
                                    

Mutfağa girdiğimde kapının hızla çarpma sesi geldi. Açık bir dolap ve yerde parçalanmış tabaklardan başka bir değişiklik yoktu. Ellerim buz kesmiş şekilde masanın üzerine beyzbol sopasını koyup sandalyeye oturdum. Yerdeki kırıklardan başka bir zarar yoktu. Hırsız değildi. Korkutmak için yapılan bir dağıtma operasyonuydu diye düşündüm sadece. Hızlıca toplamaya başladım.

Çerçevelerin camları paramparçaydı.Hızlıca yapılmıştı belliydi. Bu önemsiz bir şeydi , kimseye anlatmak zorunda değildim. Masanın üzerindeki not ise bunların hayranlar olabileceği düşüncesini beklenmedik bi anda destek vermişti.

" O başkasının ; sen başkasının ."

Toplama bitince televizyonu açıp oturdum. Kumandayla birbirimizi sevmiyorduk. Ortadan kayboluyor yine ve yine yastıkların altından çıkıyordu. Kumandayı yastıkların altından alıp Mtv ' yi açtım. Şansıma mı şanssızlığıma mı bilmiyorum son iki dakikasına denk gelmiştim." One Direction 'la sorular " ın bölümüne.

Diğer çocuklar ve Zayn , tamamen saf eğlence ve seviyeli saygı ile bürünmüştü. Zaman geçtikçe onları tanımak kolay olmuştu. Eğer onları tanımayan biri olsam da bu zor değildi onlar kamera önünde yada arkasında farketmez ;aynıydı. Zayn'in bi adım geri de duruşu hep dikkatimi çekiyordu. Evet o müslüman ve bende öyleyim. Ama bu onu biraz endişeli hale sokuyor. Sırf kötü insanlar diğerlerinin adını da zehirliyor diye. Bunu biliyorum ve burada Ingiltere de bunu hissetmemek imkansız . Onu korkutan şeyse onun yüzünden gruba bir lafın gelmesi. Bunun olacağını pek sanmıyorum çünkü çocuklar özellikle bu konu da hassaslar , Zayn 'e bir söz edilmesinden yada ezilmesinden en kötü yoksayılmasından onu koruyorlar. Eğer böyle bi olay başına gelirse şarkıcı yönünden umutlu bakış açısından onu kaybedebilirim. Bunun olması bazı şeylerin felâketi olabilir.

Zayn diğerlerinden farklıydı. Gülüşü gerçekten saf ve bazen abartıydı. Bakışları her genç kızın kalbini delecek gibiydi. Sessizlik onun en güzel yanıydı. O susar gözleri konuşurdu. Ses tonu seni etkilemede bir numaraydı hep. Geçen yıla göre sesi yerine oturmuştu. Ergen değildi artık. Sakalları çıkmaya başlamıştı. Kullandığı parfüm ve traş losyonu beni her zaman etkiliyordu.Bu ara değişme konusunda level atlamıştı. Nike takılsada kolej ceketlerine biraz elveda demişti. Kötü çocuk tsortlerini tercih ediyordu. Ailemle arası gayet iyiydi. Bende sanıyorum ki annesi, Wali ve Safaa yakındım. Söylediği sözler , şarkılar bi yetenekti. Bi anda uyduruyor ve söylüyordu. Eminim ki o daha da değişecek ve yol katedecekti. Bu onun yoluydu... Mutlu olmayı istediği , hayalini gerçekleştirdiği , yanında bir kaç kişi ve binlerce hayranı ile bu uzun ince ve maratonlu yolu geçebileceğini biliyorum çünkü ona inanıyorum. O boş değil.

O bu sebeplerle gülünce karnıma bi ağrı saplanıyor geçenlerde bunu Louise'ye söyledim. Beni şaşırtarak " Biz ona aşk diyoruz midenin üstünde bi yerde sızı yapıyordur. Ama dikkatli ol bu insanı hastada eder , kör de! Sen aşkın için kör ol , gözün onu görsün sadece. Zaten sen ona aşık olduysan o senin her türlü mutluluğundur. Eğer o da sana aşıksa bu güzel bi piyes olur !!"

diye kahkahayı basarak önemli bi cümlenin sonunda.

Telefon titremesi ile irkildim.

" Ayaklarını kösüp , yinede onu izlemek ne mantık ?!? Siz iki farklı insansınız. Hele ki onun sana sarılışı ve senin onu öpüşün , bunu özlemiş olmalıyım. Evet belki olabilir , herneyse seni sonunda buldum. Mutluyum ve de seni iyi gördüm , güzelliğine güzellik katmış burası."

demişti bilinmeyen numara. Beni görüp yazıyordu bunu , görme umuduyla pencereyi açıp baktım. Kimsecikler yoktu. Sadece ileride ağacın arkasında , sırtını dönmüş bir adam. Siyah adidas eşofmanlarını giymiş bekliyordu.Sinirli bi şekilde çıkıp adamın yanına gittim.

Unforeseen Boy (Beklenmeyen O) [z.m]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin