48. Bölüm

818 68 20
                                    

- Hadi kalk mikrop kapmasın tendirdiyot falan sürelim.

Kafasını sallayarak bana tutunup kalktı.

- Canım?

Hızlıca kolunun altına girdim.

- Hım?

- Sence Mida'ya biraz fazla yüklenmedin mi?

- Belkide. Ama her yanlışın bir cezası vardır elbet. Hele benim çocukluk arkadaşım, kardeşim beni benden iyi tanırken bunu yaptı. Benim mutluluğumda yanımda olan değil zor günümde yanımda olan insanlara ihtiyacım var. Benimde belki pek çok kez yanlışım oldu. Ama ben bunların cezasını hayat zaten benden fitil fitil aldı.

- Sen bilirsin son karar senin tabii ki ama bilirsin Mida'da benim bacım, kardeşim gibidir. O şerefsize layık değil.

- Kimse melek değil Bulut.

- Doğru. Ama ne bileyim işte.

Gözlerimi devirip işime döndüm.

Bulut'un pansumanını yaptıktan sonra daha fazla oyalanmadan eve geçtik.

Odaya çıkıp valizleri hazırlamaya başladım. Bulut'ta yardıma gelince hızlı bir şekilde bitirmiş olduk.

Bulut odadan çıktı ve 10 dakika kadar sonra elinde iki kupa bardağıyla geri döndü.

- Kahve?

Uzandığım yataktan kalkıp odadaki camın yanındaki koltuğa oturdum. Karşıma geçip kupa bardağı küçük yuvarlak beyaz masaya bıraktı.

Kahveden bir yudum içip Bulut'ta baktım.

- Araf'la konuştun mu hiç?

Kafasını salladı.

- Gayet mutlu sıpa.

Güldüm. Sonra Nil geldi birden aklıma. Tereddütte kaldım bir an. Sonra kardeşi bilmesi gerek diye düşünüp söylemeye karar verdim ve konuştum.

- Bulut?

- Efendim bebeyim.

- Nil.

- Ne olmuş Nil'e?

Dudağımı ısırıp elimdeki kupayı bıraktım.

- Uyuşturucu kullanıyor. Tedavi olması lazım.

- Bir bu eksikti! Sen nasıl anladın? Ya ben bu kızı ne yapayım şimdi! Buraya gelmesi başından beri kötüydü zaten.

- Bulut! Sakin ol. Olmuş bir kere. Daha fazla uzamadan ne yapabiliriz en kısa sürede ne yapabileceğimize bak.

- Tamam ben halledeceğim.

Kafamı salladım.

- Yavuz'dan alıyormuş. Ben haber uçurdum bizimkilere ama sen yine bir bak.

Düz yüz ifadesiyle kafasını salladı sadece.

- Tamam.

- Hadi erken uyuyalım. Uçağı gecenin dördüne almak nasıl bir kafaysa.

Güldü.

- Kadına sabaha doğru varsa ona kes dedim. Bana bakmaktan dörte kesmiş. Öğle on iki uçağı varken hemde.

Kaşlarımı çatıp gözlerine baktım.

- Sen gittiğimizde gösterirsin şu kızı.

Ellerini havaya kaldırıp yatağa atladı.

- Ben suçsuzum iç işleri bakanım. Yakışıklı, boylu poslu, mükkemelsem benim suçum ne.

Bende yatağa geçerek yanına uzandım.

SİYAHIMA BEYAZ OLUR MUSUN? (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin