40. Bölüm

1.2K 89 55
                                    

Başım dönmeye başladı. Elimi burnuma götürdüm. Elim tekrar kanla bulanınca daha fazla ayakta kalamadım.

Bulut'tan

Oğlum... Allah beni kahretsin! Ne diye evde yalnız bıraktım onu.

Alya'ya baktım. Eli burnundaydı. Dengesini kaybedip düşecekken hemen tuttum. Burnundan kan akıyordu. Mida hemen yanımıza geldi.

- Tamam ben Alya'yı hastaneye götüreceğim. Sende Araf'ı bul getir.

- Tamam. Haber ver ama bana Mida.

Mida kafasını salladı. Alya'nın başından öpüp koşarak çıktım evden.

Yerde yatan adamlara baktım. Dikkatlica baktığımda adamın suratında -ARAF- yazıyordu. Adamlara yaklaştım. Lan bunlar burada çalışan adamlar değil!

Adamın yanağında ki yazıya dikkatlice baktım. Adamın ceplerini karıştırınca bir kağıt buldum. Kağıdı açtım.

Anne bu kağıdı senin bulacağına eminim. Bu adamlardan kurtulmayı başardım. Fazla vaktim yok büyük ihtimalle birazdan diğerleri gelecektir. Anne adamlardan Demir diye birinin ismini duydum. Beni 'depo' diye adlandırdıkları bir yere götürüyorlar. Bana bir şey olursa üzülme anne. Babama söyle oda üzülmesin. Seni çok seviyorum anne. Beni bulacağından eminim. Belki ölü belkide yaşar bir şekilde. Seni ve babamı çok sevdiğimi unutma. Araf.

Gözümü silerek hızla ayağa kalktım.

Demir ha? O orospuçocuğuna bütün demir sopaları sokup at koşturacağım.

- Oğlumun kılına zarar gelsin bu hayatı sana zindan edeceğin DEMİR!!!

Kapının önüne gelen korumalara baktım.

- Nerdesiniz lan siz?! Oğlumu kaçırıyorlar siz yine ortalıkta yoksunuz!

- Abi biz adamların peşinden gittik ama izlerini nasıl olduğunu anlamadan kaybettirdiler.

- Gözünüzü dört açıyorsunuz! Kuş uçurtmuyorsunuz!

Cebimi yokladım. Arabanın anahtarı yoktu. Doğruya Mida'da.

Adamların birtanesine baktım.

- Arabanın anahtarını ver.

Cebinden çıkarıp verdi ve başını eğdi.

- Şurayıda temizleyin. Adamları konuşturamazsanız sizde konuşmayın direk bu ülkeyi terk edin.

Koşarak bahçeden çıktım ve elimdeki anahtarı açan arabaya bindim. Telefonumu çıkarıp 42 kişilik bir konferans görüşmesi yaptım.

Herkese Demir'in haberini yolladıktan sonra. Depo diye adlandırdıkları yerin eskiden herkesten sakladığı yer geldi.  Bütün herkesin pis işlerini yaptığı depolar diye bir arazi vardı.

Arabayı en hızlı şekilde kullanarak oraya sürmeye başladım.

Trafiği görünce direksiyona yumruk attım. Torpidoyu açıp silahı çıkardım. Camı açıp iki el ateş ettim. Yol anında açılınca son gaz bastım.

İstediğim yere araba görünmeyecek şekilde park edip torpidodan diğer silahlarıda alıp belime yerleştirdim.

İki tane silah alıp koşmaya başladım.

Birinci depodan kız çığlık sesi geliyordu. Arkasındaki depoda erkeklerin bağrış sesleri üçüncü en arkadaki depoya doğru koştum.

- Demir! Bulacaklar yerimizi!

SİYAHIMA BEYAZ OLUR MUSUN? (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin