Mutluluk. Neydi mutluluk? Tanımını bilen var mıydı? Bence yoktu. Mutluluk, soyut bir kelimedir, sınıflandırıladabilir. Aşıksan mutlusundur kişiye göre değişsede, sevdiklerinleysen mutlusundur, gülebiliyorsan mutlusundur. Mutluluğun gerçek bir tanımı olmasada sebepleri bunlardır. Mutlu olmak iyidir. Mutlu olun.
Sabahın ilk saatlerinde soğuk olan havaya, kış ayına inat baş kaldıran güneş hem ısıtıyor hemde aydınlatıyordu.
Narin bacaklarımı yataktan sarkıttım. Hayvanca bir esneme yapıp ayağa kalktım. Hemen karşımdaki dolabın aynasından kendime baktım. Baştan aşağı süzdüm. Dile kolay Altı yıl boyunca dada da güzelleşmiştim. Bunu söylemekten çekinmedim çekinmem. Gerçekleri söylemek ne zamandan beri kötü hissettirdi? Her neyse.
Hızlıca hazırlanıp odamdan çıktım.
Salonun ortasına inen merdivenin korkuluklatına tutunma gereği duymadan seri şekilde indim.
Salonun köşesinde bulunan masada bulunan abim, Mirza ve İrem. Beni beklememiş üstüne haber verme gereği duymamış olan iki kardeşcağzlarıma baktım. İkiside hayvan gibi yemekten başka bişey yapmıyordu.
Sandalyeyi çekip oturdum. İrem'e baktım.
- Hişt? Ne oluyor? Barıştı mı bunlar? Ayrıca niye kimse beni uyandırma gereği duymuyor? Hayırdır biz eşek başımıyız?
- Walla Alya abla ben odana geleyim dedim ama senin abin hiç deneme bile deyince. Korktum biraz.
- Sabahları uyandırılmaktan hoşlanmamda o yüzden. Neyse bunlar niye böyle peki?
- Abin elini Mirza'nın omsuna atmış konuşuyorlardı. Hiç bir fikrim yok.
Kafamı salladım. Konuşurken bile eli titriyor lan bu kızın.
- Benden korkma İrem. Adam öldürmüyorum. Yani... öff öldürüyorum da seni niye öldüreyim kızım sen ne yaptın bana? Ayrıca istesem şuan yaşamazdın zaten. Daha fazla korkmaya devam edersen sinirlerimi zorlamaktan başka bişey yapmazsın.
Kafasını salladı. Tabağımı doldurup bende kahvaltıya başladım.
Abim masadan kalktı. Yanıma gelip yanağımdan makas aldı.
- Ben gidiyorum sarı bomba. Hadi görüşürüz güzelim. Sen gelme bu gün takıl şu ikiliyle. Özlem falan giderin. Ben hallederim. Zaten büyük bir işi hallettin.
- Görüşürüz abi.
Abim evden çıktıktan sonra bende kahvaltıma devam ettim.
Doyana kadar bòyle sürdü. Artık doymuş olduğumda masadan kalktım. Bir ben kalmıştım zaten.
Alt kattaki banyodan çıkan İrem'i gördüm. Süzdüm. Güzel kızdı aslında. Beyaz ten kısa siyah saçlar. Hafif çekik gözler. Kendine mi alacaksın kızım süzmesene kızı.
Tam mutfağa gireceğim sırada kolumdan tutuldum. Önce kolumu tutan ele sonra tehdit edercesine kolumu tutan şahsa baktım.
İrem taşlı olan halin telaş katarak elini çekti. Dikleşip ellerimi eşofman altımın cebime soktum. Kafamı hayırdır der gibi salladım.
- Abla bir şey konuşabilir miyiz?
- Konuşalım. Konuş hadi.
- Ayak üstü olmaz bir oturalım.
Ofladım ve adımlarımı koltuğa doğru götürüp oturdum. Cebimde olan ellerimi koltuğa yaslayıp bekledim.
İrem, çaprazımda bulunan bir metre uzaklıkta ki koltuğa oturup elleriyle oynamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIMA BEYAZ OLUR MUSUN? (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilArgo vardır, sadist kitabıdır, işkence sahneleri olacaktır. Alya Derin büyük bir mafya. GOLD olarak tanınan bu kızın hayatı karmakarışık bir labirent gibi. Çok zeki olan Alya hikayenin sonunda aslında ne kadar salak olduğunu öğrenecektir. Yalanlarl...