Duygular ve hisler değişkendir. Bir dakika önce hissettiğiniz bir şeyi bir dakika sonra hissedemeye bilirsiniz. Zaten böyle de olması gerekliydi. İnsan hayatı boyunca üzgün veya mutlu olamazdı. Her duyguyu belli zamanlar da tatmalı ve yaşamalıydık. Benim hislerim ise yanlış bir zamanda çıkmıştı.
Ceyda konusunu açmamam gerekirdi. Ben hangi hakla Alkan'a bunu sorabilmiştim? Bana sanane dese ne diyebilirdim? Bazen üstüme vazife olmayan işlere karışıyordum ve bu beni daha çok utandırıyordu. Şuan olduğu gibi.
Alkan şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Benim ise utançtan yanaklarım kızarmıştı. Resmen onu kıskanmış gibi duruyordum. Oysaki benim ki sadece sinirdi. Alkan'ı kıskanmam için ona bir şeyler hissetmem lazımdı. Benim Alkan'a karşı bir duygum yoktu.
Başımı iki yana salladım ve tekrardan yanından geçmeye çalıştım ama Alkan beni durdurmasını yine bilmişti. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kırpıştırdım. Kustuğum için biraz halsiz hissetsem de iyi sayılırdım.
"Bunu sana kim anlattı?"
Kolumu Alkan'ın elinden çektim. Elini çekmesi ise sanki elektrik akımı birden durmuştu da kendimi gelebilmiştim. Cidden onun yanında tuhaf hissediyordum.
"Fark eder mi?"
Alkan kaşlarını çattı. "Evet, fark eder."
Gözlerimi devirdim. "Kapatalım mı konuyu?"
Alkan tekrardan uzanarak elimi tuttu. Bu sefer elimi geriye çekmedim. "Ceyda defterini kapayalı çok oldu. Bunu kim söylediyse senin aklına karıştırmaya çalışmış olmalı. Bir şey merak ediyorsan bana sor. Başkalarına değil."
"Seni aldattığında üzülmüş müydün?"
Pat diye bu soruyu sormuştum. Biraz patavatsızlık gibi olmuştu ama merak ediyordum. Acaba Alkan Ceyda'nın arkasından yas tutmuş muydu? Ceyda'yı affetmeye çalışmış mıydı? Bunun gibi sorular aklımda dönüp duruyordu.
Alkan bakışlarını kaçırdı ama yine de cevap verdi. "Evet, beni baya üzmüştü."
"Peki, onu seviyor muydun?"
Alkan bakışlarını gözlerimde sabitledi. Yeşil gözleri çok hoş ve güzeldi. İnsanın sabaha kadar bakası geliyordu.
"Onu seviyordum ama bu eskidendi. Artık benim için bir şey ifade etmiyor."
Kaşlarımı çattım. Ayrılalı çok olmamıştı ve uzun bir ilişkiyi unutması gerçekten tuhaftı. İnsan aşkı kolayca atlatamazdı. Ozan beni kullanmaya kalkmıştı ama hala onu düşünmekten duramıyordum. Yanlış bir şey olsa da insanın umurunda olmuyordu.
Ozan'ın benle bir geleceği yoktu ama olmasını çok isterdim. Çünkü ben onu seviyordum ama bana karşı amacını öğrendikten sonra yüzsüz gibi ona gidemezdim. Çok kırılmıştım ve kalbimin tamir olması biraz zordu.
"Üzüldüm senin adına."
Alkan gülümsedi. "Üzülmeni gerektiren bir şey yok. Artık biz varız."
Biz? Söylerken bile tuhafıma gidiyordu. Alkan, ben ve bebeğimiz. Bunları söylemek oldukça zordu. Hiç tatmadığım bir duyguydu bütün bunlar.
"Gidelim mi buradan? Kendimi pek iyi hissetmiyorum."
"Sen nasıl istersen."
Alkan beni yanına doğru çekti ve kolunu omzuma attı. Birden tuhaf bir şekilde sıcak basmıştı. Sanki üstüme kat kat giymişim de sıcaktan bunalmışım gibi hissediyordum.
Beraber evden ayrıldık. Derin kalmamız için fazlasıyla ısrar etse de Alkan bunu geri çevirmişti. Derin ile tekrar buluşmak için sözleşmiştik. Bu zor olsa da imkansız değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluksuz Tutku
Teen Fictionİki yanlıştık biz. Olmayacak şeyler yaşamış ve umulmayacak hatalar yapmıştık. Baştan sona yanlışlara bulanmışken doğru yolu bulabilir miydik? Gözlerimdeki akan yaş ruhumun derinliklerin de birikiyordu. Onu kırmak istemiyordum ama başka bir seçeneği...