Kadere inanır mıydınız?
Hayatımızdaki olaylar örümcek ağı gibi birbirleri ile bağlantılıdır. Bunun farkında olmasak da hayat bunu bir şekilde gözümüze sokmasını bilirdi.
Kadere inanan bir insan değildim. Bence çoğu sonuç insanın seçimlerinden doğardı. Peki seçim yapamadıklarımız?
Bebeğimi düşürmeyi ben mi seçmiştim? Yoksa kaderin bana karşı oynadığı acımasız bir oyun muydu? Aklım bazı olayları kabullenemiyordu. Yaşadıklarım benim için fazlasıyla zordu. Artık neye üzüleceğime şaşırmıştım.
Ben bunları hak etmemiştim! Bu saatten sonra ne yapacaktım? Alkan ile eskisi gibi olamazdık. Beni aldatmamış olsa bile bunca zamandır bana yalan söylemişti. Güvenim bir hayli sarsılmış ve yıpranmıştı. İşler böyle olunca Alkan ile birlikte olmamı kimse bekleyemezdi.
Artık hayatıma yeni bir sayfa açmalıydım. Biraz kendim için çabalamalı ve geleceğime bakmalıydım. Bundan önce kendimi düşünecektim ve hayatıma bu doğrultuda yön verecektim. Artık bu konuda emindim.
Sanırım...
Ben kendi kendime düşünürken gözlerim Batuhan'ın üzerindeydi. Onu ilk ve son defa o gece görmüştüm. Lavabonun yerini bana göstermişti. Buna takiben Simge'yi bulamadığım için onunla ayak üstü biraz konuşmuştum.
Benimle tekrar görüşeceğini söylemişti. Ben ise Batuhan'ı ciddiye almamıştım. Şimdi ise karşımda durmuş ciddi bir ifade ile bana bakıyordu. Hayat benimle uğraşmayı seviyordu. Batuhan ile karşılaşmak zorunda mıydım?
Kardelen çatık kaşlarla bana bakıyordu. Daha sonra dudaklarını yaladı ve o bilindik soruyu dile getirdi.
"Siz tanışıyor musunuz?"
Omuz silktim. "Simge'nin sevgilisi."
Batuhan elini havaya kaldırdı. Yüzünde tuhaf bir sırıtış vardı. "Eski sevgilisi diyelim."
Kardelen bir bana bir Batuhan'a bakıyordu. Ben ise bulunduğum ortamdan rahatsız olarak kıpırdandım. Batuhan'dan negatif bir elektrik alıyordum ve bu hoşuma gitmiyordu. Onunla göz göze gelmek bile rahatsız ediciydi.
"Ayrıldınız demek ki."
Batuhan'ın sırıtışı yüzünden büyüdü ve eşofmanını düzelterek ayağa kalktı. Eşofmanı bacaklarını sıkı sıkıya sarıyordu. Üstüne giydiği tişört vücuduna tam oturmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse yakışıklı birisiydi.
"Uzun zaman oldu. Simge bunu sana nasıl söylemedi ki?"
Gülümsedim. "Demek ki bizim için önemli birisi değilmişsin."
Batuhan'ın sırıtışı bozulsa da ifadesini toparladı. Kardelen ise resmen olaya Fransız kalmıştı. Ağzı hafif aralıklıydı ve dikkatle bizi dinliyordu.
"Simge için değil ama senin için önemliyim." Ellerini iki yana açtı. "Baksana, hayat bizi tekrar karşı karşıya getirdi."
Ona doğru eğildim. "Şimdide hayat bizim yollarımızı ayırıyor. Çünkü ben gidiyorum."
Kapıya doğru adım atacağım sırada Kardelen kolumu tuttu ve yalvarır gözlerle bana baktı. "Bu salağı umursama lütfen. Ders çalışalım biz."
Batuhan kaşlarını çattı. "Ben buradayım Kardelen."
Kardelen fevri bir hareketle ondan tarafa döndü. "Odana gitsene. Biz Tutku ile ders çalışacağız."
Batuhan kalktığı koltuğa tekrar oturdu ve ellerini ensesinde birleştirerek koltukta yayıldı. Bir yandan da pişkince bana bakıyordu.
"Şansa bak, benimde televizyon izleyeceğim tuttu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluksuz Tutku
Teen Fictionİki yanlıştık biz. Olmayacak şeyler yaşamış ve umulmayacak hatalar yapmıştık. Baştan sona yanlışlara bulanmışken doğru yolu bulabilir miydik? Gözlerimdeki akan yaş ruhumun derinliklerin de birikiyordu. Onu kırmak istemiyordum ama başka bir seçeneği...