Hayat bize bazen güzellikler getirirdi. Bizde bunları kimi zaman değerlendirir kimi zaman değerlendiremezdik. Ben dün gece hayatın güzelliklerini tatmıştım ve Alkan ile beraber güzel bir gece geçirmiştim. Onunla birçok kez beraber olmuştum. İkimiz de birbirimizin tenine bir türlü doyamıyorduk. İnsanın sevdiği ile beraber olması harika bir şeydi. Hele aramızda geçen tutkulu kelimeler. Aklıma geldikçe kendimi kaybediyor gibi oluyordum.
Bazen kelimelerle iletişime geçmiştik bazen de hislerimizle. Hayatım boyunca bu geceyi unutmayacaktım. Her zaman benim için özel kalacaktı.
Alkan sabah erkenden evden ayrılmıştı. İşe gitmesi gerekiyordu. Her ne kadar yanımda kalmasını istesem de bencillik yapmamıştım. Onunda kendine göre bir hayatı vardı. Bencillik yaparak onu yanımda tutamazdım.
Güzelce yıkanmıştım. Hemen ardından üstümü giymeden bir ağrı kesici içmiştim. Kasıklarım inanılmaz derecede ağrıyordu. Güzel bir gecenin acısı demek ki böyle çıkıyordu. Gözlerimi kapattım ve sıkılgan bir şekilde derin bir nefes verdim.
Ardından okul üniformalarımı üzerime giydim ve saçlarımı kurutarak açık halde bıraktım. Bugün okula gitmek zorundayım. Okulların kapanmasına çok kısa bir süre kalmıştı ama benim devamsızlığım almış başını gitmişti. Herkes evde kalıp deli gibi soru çözüyordu. Ben ise ne yemek yiyeceğimi düşünüyordum. Kesinlikle bu sene bir yeri kazanmam zordu. Seneye şansımı denemek zorundaydım.
Kendime hızlıca tost yaptım ve süt eşliğinde yedim. Dişlerimi fırçaladım ve çantama rastgele birkaç kitap attım. Hemen ardından şarj aletimi ve kulaklığımı çantanın ön gözüne sıkıştırdım. Ayakkabılarıma giyerek evden ayrıldım. Bu sırada elimdeki telefon titremeye başladı.
Evde sessize alma alışkanlığım devam ediyordu ve bu yüzden telefonu titreşimde kullanmaya başlamıştım. İnsanlara bana ulaşması adına bunu yapmak zorundaydım.
Ekrandaki Kardelen yazısıyla ilk önce şaşırdım. Daha sonra ise kendimi toparlayarak aramayı yanıtladım. "Alo?"
Kardelen'in nefes nefese kalmış sesi duyuldu. "Tutku, çıktın mı?"
"Şimdi çıkıyordum."
"İyi, bizi kapının önünde bekle geliyoruz."
Bir şey söylememe fırsat vermeden telefonu yüzüme kapattı. Şaşkın bir şekilde telefonun ekranına bakakaldım. Kardelen telefonu yüzüme kapatmıştı.
Başkası bu davranışta bulunsa kaba olarak tabir ederdim ama bu hareketi Kardelen yapınca nedense kızasım gelmiyordu. Ona kızmak bana tuhaf geliyordu. Çünkü bugüne kadar birbirimizin kalbini kırmamıştık ve bundan sonra da böyle bir olayın gerçekleşmesini istemiyordum.
Aşağı indim ve kaldırama oturarak Kardelen'i beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra önümde bir araba durmuştu. Bu arabayı gayet de iyi biliyordum.
Bu adam her zaman bir yerlerden fırlamak zorunda mıydı? Erkek arkadaşım var dediğim halde Kardelen'i peşine takarak yanımda bitiyordu. Aslında Kardelen'i kullandığını biliyordum. Tek amacı bana yaklaşmaktı ama Kardelen bunun farkında olamayacak kadar saftı. Hele Batuhan'a bakarken kısılan gözleri ve utangaç bakışlarına da ne demeliydi? Umarım Batuhan'a karşı bir duygu içerisinde değildir. Çünkü Kardelen gibi utangaç bir kızın Batuhan gibi birisiyle olması fazlasıyla saçmaydı. İkisi birbirlerine oldukça zıtlardı ve eğer yarın bugün bu hikaye sonlanacak olursa kesin üzülen Kardelen olacaktı. Umarım ben hislerimde yanılıyorumdur. Kardelen'in üzülmesini istemiyordum.
Ayağa kalkarak eteğimin arkasına buluşan tozu silkeledim ve arabadan gülerek inen Kardelen'e sıcacık bir şekilde gülümsedim. Kardelen kollarını uzatarak sıkıca bana sarıldı. Bende sarılışına güzelce karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluksuz Tutku
Teen Fictionİki yanlıştık biz. Olmayacak şeyler yaşamış ve umulmayacak hatalar yapmıştık. Baştan sona yanlışlara bulanmışken doğru yolu bulabilir miydik? Gözlerimdeki akan yaş ruhumun derinliklerin de birikiyordu. Onu kırmak istemiyordum ama başka bir seçeneği...