48

6.1K 360 108
                                    

Şaşkınlık...

Şuan hissedebildiğim tek şey buydu. Şaşırmaktan başka ne yapabilirdim ki? Belki sevinebilirdim? Sonuç olarak hislerimde haklı çıkmıştım ama bu benim işime yaramazdı. Haklı olmak ne kadar önemliydi ki?

Kardelen Batuhan'ı sevdiğini söylemişti. Bu da bazı şeyleri açıklıyordu. Durmadan Batuhan'a kayan gözleri, onun yanında kelimeleri şaşırması, kızaran yanakları, utangaç hareketleri...

Bunlar aklıma gelen bazı şeylerdi. Daha bu kadar sayabilirdim. Aslında Kardelen sevdiğin açık bir şekilde göstermişti. Sadece ben anlamak istememiştim ya da yakıştırmak.

Batuhan Kardelen gibi birisini hak etmiyordu. Kardelen onun için çok saf ve masumdu. Hem onun Kardelen'e o gözle bakmadığına emindim.

Kaldı ki onlar üvey kardeşlerdi. Aileleri bu duruma ne derdi ki? Kesinlikle onaylamazlardı. Bu yolun sonu hiçbir şekilde yoktu.

Kardelen ağlayarak konuşmasını sürdürdü. "Onu çok seviyorum. Umurunda değilim biliyorum ama bu benim için sorun değil. Ben sessiz bir şekilde sevmeye devam edeyim yeter."

O böyle anlattıkça kalbim parçalanıyordu. Ufak omuzlarında taşıdığı yük fazlasıyla ağırdı. O temiz kalbiyle birisine tutulmuştu. Hayat ona tokadı erken göstermişti. Kardelen ise ufak bedeni ile bu tokadı göğüslemeye çalışıyordu.

"Senin gibi kızların yanında hiç şansım yok ama bu haldeyken bir insanı sevemem mi? Güzel değilim diye birini sevemem mi?"

Gözlerim az kalsın yuvalarından dışarı fırlayacaktı. Kardelen'in kendini beğenmediğini bilmiyordum. Aksine kendisiyle barışık bir insan sanıyordum. O kendini beğenmese de bence güzel bir kızdı. Bunu arkadaşım olduğu için söylemiyordum. Sadece biraz fazla kiloları vardı ama bu güzel olmadığı anlamına gelmiyordu.

"Saçmalama lütfen, sen çok güzelsin."

Kardelen gözlerini bana doğru çevirdi. Yüzünden umutsuzluk akıyordu. "Bir sana bak birde bana. Senin yanında hiç şansım yok."

Kaşlarımı çattım. "Benim yanımda şansın olması gerekmiyor ki. Herkesin kendine has bir güzelliği vardır."

Kardelen ayağa kalktı ve avazı çıktığı kadar bağırdı. "Gerekli! Hem de çok gerekli! Batuhan senden hoşlanıyor Tutku! Nasıl gerekli olmaz bu. Senin yanında şansım olamaz."

Nutkum tutuldu. Ne diyeceğimi bilemedim. Kardelen o kadar çok kendini kaybetmişti ki! Sanki şuan her şeyi yapabilirdi. O tatlı yüzünün ardında bu kadar sinirli birisinin saklandığını bilmiyordum.

"Batuhan benden hoşlanmıyor. Kafanda neler kuruyorsun Kardelen?"

Yalandı. Onu kandırmak istemiyordum ama bu denli üzülmesini de içim rahat etmiyordu. Yalan söylesem de onun mutlu olmasını istiyordum.

Kardelen göz yaşlarını elinin tersiyle sildi. "Salak değilim ben. Batuhan'ın durmadan sana baktığını biliyorum. Evde bile durmadan seni sorup duruyor. Hatta birkaç kere telefonundan senin fotoğrafına bakarken yakaladım onu."

Kendimi tutamayarak bağırdım. "Ne!"

Bu kadar ileriye gidemezdi. Yoksa Batuhan bana kafayı mı takmıştı? Hoşlanmak bu kadar yüksek bir duygu muydu?

Kekeleyerek cevap verdim. "Sen yanlış görmüşsündür. "

Neden bunu sürdürüyordum ki? Batuhan'ın benden hoşlanması benim için ne ifade ediyordu? Aslında benim tek düşündüğüm kişi Kardelen'di. Onun gözünde küçük düşmek istemiyordum. Ben yanlış anlasın istemiyordum.

Soluksuz TutkuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin