Güzel bir günün başlangıcıydı.
Hava kışın ortasında olmamıza rağmen ılık ve güzeldi. İzmir'in denizi önümüzde dalgalanıyordu. Alkan ile beraber sahilde oturmuş sadece denizi izliyorduk. O kolunu omzuma atmıştı ve bende biraz ona yaslanmıştım.
Hoş parfüm kokusu arada burnuma doluyordu. Kısık nefes alış verişlerimiz birbirine karışıyordu. Alkan huzurlu ve mutlu gözüküyordu. Onun adına seviniyordum doğrusu.
Gece beraber uyumamıştık. Alkan ilk başta bozulsa da daha sonra anlayışla karşılamıştı. Bu hareketleri sayesinde yavaş yavaş ona ısınıyordum.
Sabah beraber güzelce kahvaltı etmiştik. Birbirimizi tanımaya çalışıyorduk ve bu hoşuma gidiyordu. Ondan bir şeyler dinlemek çok güzeldi. Sanırım Alkan'a alışıyordum.
"Bir daha ne zaman görüşürüz?"
"Bilmem."
Uzun parmakları omzumu okşadı. Titredim.
"Beni özler misin?"
Gözlerimi kırpıştırdım. Onu özlememi mi istiyordu? Alkan bu kısa zaman da bana bu kadar bağlanmış olamazdı.
"Alkan!"
"Tamam, bir şey demedim."
Ondan ayrıldım. Alkan bozulsa da yine bir şey dememişti. Sanırım fazla sabırlıydı. Onu o kadar reddetmeme rağmen bana ufak bir yanlışı dahi olmamıştı.
Dağılan saçlarımı düzelttim. Ardından Alkan'ın omzuna dokundum. Anında benden tarafa dönmüştü. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Sana bir şey söylemem lazım."
Tek kaşını kaldırdı. Bu halinde bile havalı olmayı başarıyordu. Ben yapsam kesin can çekişen iguanaya benzerdim.
"Ne söyleyeceksin?"
Gülümsedim.
"İzmir'e taşınabiliriz."
Alkan ufak bir kahkaha attı. Bende istemsizce kaşlarımı çattım. Neye gülmüştü ki? Halbuki ben gülünecek bir şey söylememiştim.
"Dalga geçme kızım benle."
"Dalga geçmiyorum ki?"
Bu sefer Alkan kaşlarını çatmıştı. Şükür ki ciddi olduğumun farkına varmıştı. Yalan söylememi gerektirecek bir sebep yoktu. Hem bu konu hakkında hayatta yalan söylemezdim.
"Neden taşınıyorsunuz?"
Gözlerimi devirdim. "Taşınacak olmamıza sevinmedin herhalde. Bilseydim söylemezdim."
Alkan uzandı ve baş parmağı ile yanağımı okşadı. "Öyle söylemek istemediğimi biliyorsun."
Yüzümü geriye çektim. "Boşver. Zaten önemli bir şey değildi."
Alkan uzandı ve ellerimi tuttu. "Lütfen benden kaçma. Böyle yaptıkça deli oluyorum."
"Ne yapayım kucağına mı oturayım?"
Sırıttı. "Bu da güzel olurdu ama senden bunu istemediğimi gayet iyi biliyorsun."
Ellerimi geri çektim ve bankta biraz ondan uzaklaştım. Ne bekliyordu ki? Birden onla beraber olabileceğimi mi? Ben uzun bir aşkın kalıntılarını taşıyordum. Zaten ona ısınmak yeterince zorken birde bana böyle davranıyordu.
"Eve gitmem gerekiyor."
Alkan gözlerini kırpıştı. Güneş yüzüne vurduğu için gözleri olduğundan daha parlaktı. Dudakları hafif şişmişti ve kırmızıya yakın tonlardaydı. Kusursuz bir yüzü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluksuz Tutku
Teen Fictionİki yanlıştık biz. Olmayacak şeyler yaşamış ve umulmayacak hatalar yapmıştık. Baştan sona yanlışlara bulanmışken doğru yolu bulabilir miydik? Gözlerimdeki akan yaş ruhumun derinliklerin de birikiyordu. Onu kırmak istemiyordum ama başka bir seçeneği...