Montumun fermuarını yukarıya doğru çektim ve soğuktan korunmak amacıyla beremi aşağı doğru çekiştirdim. Havalar iyiden iyiye soğumuştu ve ben üşütüp hasta olmak istemiyordum.
Gözlerim uyku için adeta bana yalvarıyordu. Dün gece geç saate kadar Alkan ile mesajlaşmıştım ve ikimizde uykusuz kalmıştık. Onu tanıdıkça daha çok hoşuma gidiyordu ve ben istemeden de olsa ona alışıyordum. Buna bir itirazım olduğunu söyleyemeyecektim.
Dudaklarım iki yana kıvrıldı. Alkan beni oldukça önemsiyordu ve elinden geldiğince beni alttan alıyordu. Bende bundan sonra onu kırmamaya çalışacaktım ve onu tanıma konusunda daha istekli olacaktım. Çocuğum ve bizim için bu gerekliydi.
"Keşke otobüse binseydik."
Ceren'in burnunun ucu kızarmıştı ve konuşurken çenesi titriyordu. Yanakları al al olmuştu ve bu onu çok tatlı gösteriyordu.
"Geldik zaten. Az kaldı okula."
Ceren gülümsedi. "Benim için önemli değil. Sana bir şey olmasın. Çift canlısın sen."
"Şöyle deyip durmasana! Hala bebeğe alışamadım zaten."
Ceren omuzlarını silkti ve şeytanca gülümsedi. "Alkan bey ile aranız da iyiye gidiyor. Oh! Mis gibi valla."
Bakışlarım istemsizce düştü. Ben böyle bir arkadaştan ayrı kalacaktım. "İyi gitse ne olacak? İki gün sonra taşınıyoruz. Yarın okuldaki son günüm."
Ceren bakışlarını kaçırdı ama ne yaptığını anlamış olacak ki daha sonra benden tarafa geri döndü. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı.
"Orada yanında Alkan ve Simge olacak. Yokluğumu aramazsın."
Simge'nin ismini söylerken istemsizce yüzünü buruşturmuştu. İkisi de birbirlerinden hoşlanmıyordu ve bunu göstermek konusunda fazla ısrarcıydılar.
"Onlar senin yerini tutmaz ki."
Ceren beni kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı. Bende anında sarılışına karşılık verdim. Yakın arkadaş gibisi yoktu. Ceren beni hayata bağlayan bir dosttu. Onu asla kaybetmek istemezdim. Ona bir şey olsa yaşayamazdım.
"Sen çok iyi birisin Tutku. İnanıyorum ki çok güzel bir geleceğin olacak."
Benden ayrıldıktan sonra bunları söylemişti. Kahve saçları ışıl ışıldı ve ela gözleri hafif buğulanmıştı. Ah benim güzel arkadaşım!
"Seninle beraber güzel bir geleceğimiz olacak."
Ceren başını salladı. "Ben kırtasiyeden bir şeyler alacağım. Gelecek misin?"
Başımı iki yana salladım. "Yok, ben sınıfa çıkayım. Sende hızlıca alacağını al ve okula gir. Hava çok soğuk."
Ceren sırıttı ve arkasını dönerek hızlı adımlarla kırtasiyeye girdi. Bende sırtımdaki çantayı düzelterek okula girdim.
Evden şişeme su doldurmayı unutmuştum ve maalesef kantinden su almak zorunda kalacaktım. Bu saatte marketlerde açık olmuyordu. Kantin kazığı yememek gibi bir seçeneğim yoktu.
Adımlarımı kantine yönlendirdim ve yavaşça kapısını ittirerek içeri girdim. Sıcak hava anında bütün vücudumu ısıtmıştı. Şuan sıcak ortamlara muhtaçtım.
Saliha ablanın hal hatırını sordum ve fazla oyalanmamaya çalışarak bir şişe su aldım. Arkamı döndüm ama istemediğim birisiyle karşılaştım. Yeşim sinirli bir şekilde karşımda duruyordu. Saçları biraz dağılmıştı ve gözaltı torbalarını buradan bile seçebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluksuz Tutku
Teen Fictionİki yanlıştık biz. Olmayacak şeyler yaşamış ve umulmayacak hatalar yapmıştık. Baştan sona yanlışlara bulanmışken doğru yolu bulabilir miydik? Gözlerimdeki akan yaş ruhumun derinliklerin de birikiyordu. Onu kırmak istemiyordum ama başka bir seçeneği...