Birkaç ay sonra
“Tatlım, ceketim nerede?”
“Askıya baktın mı?” Tony kravatını düzeltip kocasının yanına gitti “Baktım ama yok.” esmer olan askının yanına gidip bakındı. Ceketi bulup kocasına gösterdi “Yok mu?”
“Az önce yoktu.”İkisi de hazırlandıktan sonra verandaya çıkıp arabaya doğru yol aldılar. Kırmızı arabaya ilk binen Tony oldu. Kemerini bağladı ve eşini bekledi.
Steve de arabaya bindi ve hiçbir şey söylemeden çalıştırdı. Garip bir sessizliğin hâkim olduğu araba yetimhaneye gidiyordu.
“Gergin misin?”
“Ha-hayır. Her şey yolunda.”
“Ben gerginim.” Steve eşine baktı “Normal mi bu?”
“Dürüst olmak gerekirse ben de. Normal sanırım.”Bu aralarında geçen en saçma konuşma olabilirdi. Saçma da olsa sessizliği kısa bir süreliğine bozmuştu. Tony ayaklarıyla ritim tutuyor, parmaklarını ısırıyordu.
Gereğinden uzun süren yolculuk sonrası yetimhaneye vardılar. Tony, Steve'e dönüp elini tuttu ve dudaklarına götürdü “Hayal görmüyorum değil mi?”
“Görmüyorsun. Hadi şimdi in.”•
“Bizim ailede önem verdiğimiz şey budur.” Tony karşılarındaki kadını dinleyemeyecek, dinlese bile anlayamayacak kadar stresliydi. “İyi misiniz?” kadının yumuşak ses tonuyla düşüncelerinden koptu “İyiyim. İyiyim, sadece biraz gerginim.”
“Buraya gelen tüm çiftler öyledir. Endişelenmenize gerek yok.” kadının sıcak gülümsemesi biraz da olsa içini rahatlatmıştı.Kadın yine bir şeyler anlatıyordu. Steve dikkatle dinliyor gibiydi. Kafasını kocasına çevirdiğinde arkadan geçen adamı gördü. Kadından özür dileyerek ayağa kalktı ve adamın yanına gitti.
“Sizin mi?” kucağındaki pembe battaniyeye sarılmış bebeğe baktı. Çok büyük değildi tahmin ettiği üzere 5 veya 6 aylık olmalıydı. “Hayır. Ben burada çalışıyorum.”
Masada oturan kadın ayağa kalkıp Tony'nin yanına geldi “Birkaç gün önce kapımıza bırakılmış. Ne bir isim ne bir şey. Buraya alıştırmaya çalışıyoruz.”
“Biraz zayıf görünüyor. Yanakları dışında tabii. Yemek yemiyor mu? Anne sütüne mi ihtiyacı var?”
“Verdiğimizde kabul etmedi. İster istemez yabancı hissediyor. Pek yemiyor.”Tony elâ gözlerini Steve'e çevirdi. Steve yerinden kalkıp kocasının yanına geldi “Çok tatlı.” bebek elini yumruk yapmış ağzına sokmaya çalışıyordu.
“Onu evlat edinme şansımız var mı?” kadın kafasını kaldırıp Tony'e baktı “Daha çok küçük. İlgilenebileceğinizden-”
“İlgilenebiliriz.” Steve söze atıldı “Sizi böldüğüm için özür dilerim. Ama ilgilenebiliriz. Hem yardımcılarımız da var.”Kadın gözlerini diğer adama çevirdi. Görevli adam hissetmişçesine kafasını salladı. “Peki. İşlemleri başlatalım o zaman.” Tony'nin yüzüne sıcak bir gülümseme yayıldı.
•
“İnanabiliyor musun, Steve? Baba oluyorum!” Tony kollarını iki yana açıp gökyüzüne bağırdı. Yaklaşık on dakikadır bunu söyleyip duruyordu. Steve gülüp kocasını öptü.
“Nat! Onu arayalım! Ve-ve Clint! Çok istiyordu değil mi?” Steve yerinde duramayan kocasının elini tutup arabaya bindirdi “Dışarda biraz daha bağırırsan birisi bize kızacak. Ve evet arayalım. Haberi sen vermek ister misin?”
Tony telefonunu çıkarıp Natasha'nın numarasını buldu ve aramaya bastı. “Benim favori kızılım ne yapıyor?” Wanda Natasha'nın yanından çıkıp “Hey!” Tony güldü “Senin saçlarını boyattığını bilmiyordum. Artık sen benim favorimsin.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
moondust | stony
Fanfiction«they love eachother, they just have some stuff to work out.»