the baby

1K 71 8
                                    

“Uyan, Steve! Geç kalacağız!” Steve gözlerini ovuşturup başında dikilen Tony'e baktı. Yatağın kenarındaki saati eline aldı “Saat sabahın 5'i Tony! Aklını mı kaçırdın sen?”
“Morgan'ı almaya gitmeliyiz.”
“Daha çok erken, sevgilim. Hadi gel, kocana sarıl ve biraz daha uyuyalım.”
“Ama-”
“Ama falan yok.”

Tony pes ederek kocasının göğsüne yattı “Kaçta gideriz peki?”
“Öğlen.” Tony elini Steve'in beline dolayıp iç çekti. Gözlerini kapatıp Steve'in saçlarıyla oynamasına izin verdi. Kısa bir süre sonra uykuya daldı.

“Tatlım. Hadi kalk.” Steve kocasının yanağına öpücük kondurup gülümsedi. Tony yerinden sıçradı “Geç mi kaldık?! “Hayır, hatta erken bile. Kahvaltı hazırladım.” Esmer, gülümseyip yerinden doğruldu.

“Sence bize alışacak mı?” Steve kafasını yemekten kaldırıp ona endişeyle bakan kocasına döndü. Çatalını kenara bırakıp peçeteyle dudaklarını sildi. “Alışacaktır, Tony. Hem de onu oraya öylece bırakanlardan daha çok sevecektir. Cidden nasıl bir kalpsiz bunu yapabilir?”
“Bilmiyorum.” dudaklarını büzdü.

“Her şeyde harika olduğunu söyleyen sen değil miydin? Harika bir baba da olacaksın. Artık kabul et bunu.” masadaki ele uzanıp dudaklarına götürdü.

“Çanta gibi olan şey, aldın mı?”
“Ona puset deniyor ve aldım. Arka koltukta.”
“Peki bezleri?”
“Aldım.”
“Biberon?”
“Aldım, Tony. Yeter artık bence.”
“Özür dilerim.”
“Özür dileme. İstersen müzik dinleyebilirsiniz.” radyoya ulaşıp açtı.

Tony usulca şarkıya eşlik edip kafasını ritme göre sallıyordu. Biraz da olsa kafasını dağıtmaya yetmişti. Aile kurmak bir yıla kadar çok uzak görünse de şuan en çok kendisi can atıyordu. Eşine bakıp tebessüm etti. Steve de ona bakıp güldü “Neye gülüyorsun?”
“İstediğim zaman gülemez miyim?”
“Gülebilirsin. Hatta her zaman gülsen bile olur.”
“Aptal.”

“Hoşgeldiniz. Size bir şeyler ikram etmemizi ister misiniz?” Tony yavaşça kafasını sallayıp gülümsedi. Steve sabırsız bir şekilde “Bebek nerede? Onu görebilir miyim?”

Kadın adamın isteğine güldü “Tabii ki. Bakım odasında. Bay Stark sizin burada kalmanızı isteyeceğim.” yerinden kalkıp Steve'e bakım odasını gösterdi. “Teşekkür ederim.”
“İyi eğlenceler.”

Steve yavaş adımlarla beşiğinde uzanan bebeğin yanına gitti. Şansına uyanıktı. Steve'i gördüğü anda gülmeye başlayıp ellerini havada salladı. “Sen kucağıma mı almamı istiyorsun? Öyle olsun bakalım.” beşiğe eğilip çocuğu nazikçe kucağına aldı.

“Benim küçük Morgan'ım nasıl? Nasılsın?” çocuğu göğsüne yaslayıp sırtına hafifçe birkaç kez vurdu. Bebeğin geğirmesini duyduğunda güldü “Bunu ne zamandır biriktiriyordun?”

Kollarına yatırıp kendisine bakmasını sağladı “Baban seni seviyor. İkisi de.” kucağında hafifçe salladı ve bir şarkı mırıldanmaya başladı.

“İşlemler bittiğine göre kocanızın yanına gitmek isterseniz?”
“Harika olur.” ceketini düzeltip yerinden kalktı ve kadının elini sıktı “Yardımlarınız için çok minnettarım.”
“Biz de küçük kızımıza yuva olduğunuz için.” sıcak bir gülümseme ile Tony'e baktı.

Esmer adam odaya doğru yol alırken aklından düşüncelerin akmasına izin verdi. Alışma mevzusunu çok kafasına takmamaya çalışıyordu, takarsa Steve'i kızdıracağından emindi. Odanın kapısını yavaşça aralayıp içeri girdi.

“Neye gülüyorsun öyle?” Steve kucağındaki çocuğun gülüşüne gülüp sallamaya devam etti. Kapı açılınca o yöne dönüp ona bakan kocasıyla karşılaştı “Bak, baban da burada.” Tony gülümseyerek kucağındaki bebekle daha da harika görünen adamın yanına gitti ve başını omzuna koydu.

“Kucağına almak ister misin?”
“Hayır, hayır. Rahat görünüyor, bunu bozmak istemiyorum.”
“Eve gidelim mi?” Tony kafasını sallayıp kapıyı Steve'e açtı. Aşağıya inip puseti aldı ve bebeği yavaşça içine yerleştirdi.

Ağlamaya başlayan çocuk susmayacak gibiydi “Hey, hey.” Tony bebeğe bakarak “Her şey yolunda. Buradayım ben. Baban da öyle. Sakin ol küçük prenses.” kucağındaki pusetle yavaşça arabaya bindi. O arka koltukta Morgan ile ilgilenirken Steve onları izliyordu.

“Gitmiyor muyuz?”
“Sana alışmayacağını söylüyordun. Morgan pek öyle düşünmüyor anlaşılan.” Tony gülüp kızına baktı “Baban biraz kıskanmış gibi.”

Tony üzerinden tonlarca yük kalkmış gibi nefes verdi ve eve adımını attı. “Uyuyor mu?”
“Evet, arabanın sallantısı yüzünden olmalı.” Steve eşinin yanına gelip yanağını öptü “Ağlamak istemem normal mi?”
“Ben de istiyorum.” kucağındaki bebeğe baktı “Çok tatlı.”
“Niye sana benziyor?”

Morgan'ın da Tony gibi iri elâ gözleri ve pek çıkmamış olsa da kahverengi saçları vardı. “Hiç düşünmemiştim. Cidden benziyor.” etrafa yayılan kötü koku ve sesle ikisi de yüzünü buruşturdu “Bu da-” ağlamaya başlayan bebeğin sesiyle lafı yarıda bölündü.

“Kendi kendinden mi korktun sen?” Steve tek kaşını kaldırıp Morgan'a baktı. Morgan durmaksızın ağlamaya devam ediyordu. “Tamam, tamam.” koltuğa yatırıp Steve'e seslendi “Tatlım, odadaki çantayı getirir misin?” bebeğe dönüp güldürmeye çalıştı.

Çanta eline ulaştığında açıp bebeği göğsüne koyup örtüyü serdi. Bebeği tekrar yatırıp bezini çıkardı. Steve şaşkınlıkla onları izliyordu. “Ne oldu?”
“Ne zamandır bez değiştirmeyi biliyorsun?”
“Birkaç ay oldu.” Tony gayet düzgün bir şekilde bezi değiştirip bebeği kucağına aldı “Seni canavar, nasıl yapabildin o kadar?” Morgan anlıyormuşcasına güldü.

“Ağlamamasını beklemiyordum doğrusu.” Steve yanındaki adamın ona sokulmasına izin verdi “Ben de. Demek ki ailelerin uydurduğu mitlerdenmiş.”
“Bence-” cümlesini tamamlayamadan yandaki beşikten gelen ağlama seslerini duydu “Görev çağırıyor.” yerinden kalkıp kızını kucağına aldı.

Göğsüne yaslayıp hafifçe sırtına vurdu ve ovaladı. Sallanarak odada dolaşırken yatakta uzanan kocası onu izliyordu. “Tatlım, sorun ne? Bak ben buradayım. Sallanıyoruz.” hafifçe bir şarkı mırıldandı.

Morgan'ın ağlaması yavaşlasa da kesilmemişti. Steve yerinden doğruldu “Burası çok karanlık.” ayağa kalkıp gece lambasının düğmesine bastı. Lambanın ışığı sayesinde duvarda yıldızlar yavaşça dönüyordu. Morgan kafasını usulca çevirip yıldızlara baktı.

Hıçkırıkları biraz daha dindiğinde baş parmağını dudaklarına götürüp emmeye başladı. Tony'nin kolları ağrımış olsa da bozuntuya vermeyip kucağındaki bebeğe baktı “Emziğini mi istiyorsun, küçük hanım? Al bakalım.” parmağı yavaşça çekip emziği yerleştirdi.

Bir ninni söylemeye başlayıp usulca sallandı. Kısa süre sonra uykuya yenik düşen bebek, emziğini dudaklarından düşürdü. Tony eğilmeyip biraz daha sallandı ve uykunun derinleşmesini sağladı. Morgan'ı beşiğine yavaşça bıraktığında gülümsedi.

Yatağa uzanıp usulca fısıldadı “Uyudu.” Steve'in de kızından farkı yoktu. Ninni ona da yaramış gibiydi. Esmer, kollarını kocasına sarıp ensesine öpücük kondurdu. Etrafta dönen yıldızların odayı daha da güzel gösterdiğini düşünüp uykuya daldı.

moondust | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin