daughter

853 79 33
                                    

Tam kitaba daldığı anda telsizden duyduğu sesle yerinden fırladı. Nolur Tony uyanmasın. Hızla üst kata çıkıp Morgan'ı kucağına aldı “Hey, sorun yok. Buradayım.”

Morgan hıçkırarak kafasını babasının omzuna koydu “Kâbus mu gördün yoksa? Babasının kızı. Korkma, her şey yolunda. Babacığın seni korur.” sesini kısık tutmaya çalışarak aşağı indi ve mutfağa girdiler.

Kızını mama sandalyesine oturtmak istese de Morgan onu bırakmak istemedi. Çok korkmuş gibiydi. Minik kalbinin atışlarını göğsünde hissedebiliyordu.

Vazgeçip salona gitti ve sallanan koltuğuna oturdu. Morgan'ın yüzünü kendine çevirdi “Benim küçük prensesimi kim korkuttu? Endişelenme, ben onların gitmesini sağlarım. Seni hep korurum.” alnına hafif bir öpücük bıraktı.

Bu sebeple kokladığı kafasının harika koktuğunu öğrendi. Neden daha önce farketmemişti ki bunu? Birkaç öpücük daha bırakıp kızına baktı. Morgan yanan ateşe etkilenmiş şekilde bakıyordu. Bir süre çıtırdayan ateşi izlediler.

Steve burnuna gelen kokuyla kızına baktı “Kaka mı yaptın?” bezine eğilip kokladığında yüzünü buruşturdu “Kaç yıl biriktirdin bunu?” kalkıp beraber bez almaya üst kata gittiler.

Tekrar aşağı indiklerinde Steve kızını koltuğa yatırıp bezini açtı ve altını temizledi. Morgan'ın ellerinden tutup ayaklarının üzerinde durmasını sağladı. Eliyle sırtını destekledi ve adım atmaya çalışan kızını izledi “Önce emeklemen gerekmez mi, hayatım?”

Morgan'ın ellerinden tutup kendine doğru yürümesini sağladı. Küçük kız tombul kollarını babasının boynuna sardı ve kendini bıraktı. Steve kollarını nazikçe kızına sardı ve öptü.

“Yemek yiyelim mi? Sen acıkmışsındır benim küçük canavarım.” Morgan'ı kucağına alıp mutfağa gitti. Kızını mama sandalyesine oturtup yüzüne eğildi ve dil çıkardı. Morgan ellerini sallayarak Steve'e ulaşmaya çalıştı.

Sarışın adam yüzünü kızına getirip sıkmasına izin verdi sonra da tezgaha gidip mamayı yerinden çıkardı. Biraz sütle karıştırıp kızının yanına sandalye çekti.

“Iron Man geliyor!” kaşığı ağzını açan çocuğa götürüp gülümsedi. Ne kadar şanslı biriyim. Kızının ve hayatının aşkının bir gülüşü için canını dahi verebilirdi.

Maması bittiğinde ağzını silip kaseyi lavaboya bıraktı. Morgan kollarını Steve'e uzatıp bir şeyler demeye çalıştı. “Keşke seni anlayabilsem, tatlım. Gel bakalım babana.” çocuğu sandalyeden çıkarıp kucağına aldı.

Bugün banyo etmesi gerekiyordu ama Tony'i uyandırmaması gerekti. “Bana zorluk çıkarmayacaksan banyo edelim mi?” Morgan yine bir şeyler söylemeye çalıştı bir yandan da dişliğini kemirdi. “Bunu evet olarak kabul ediyorum.”

Steve suyun sıcaklığını kontrol etmek için dirseğini suya soktu. Uygun sıcaklıkta olduğunu düşünüp kızını kucağına aldı. Önce eliyle vücuduna yavaşça su gezdirip alışmasını sağladı daha sonra da ayaklarını soktu.

Morgan küvetine girdiğinde ellerini suya vurup sıçrattı ve babasını ıslattı. “Bir prenses böyle yapmaz.” Morgan ne olduğunu anlamaz şekilde babasına baktı. Onda Tony'nin bakışları var. “Şaka yapıyorum. Prensesler her istediğini yapabilir.”

Şampuanı avucuna döküp masaj yaparak kızının saçına uyguladı. Morgan baloncuklarla oynamakla çok meşguldu. Steve kızının saçlarını dikip kendi kendine güldü.

“Ağlamak yok tamam mı?” Steve suyu yavaşça bebeğin kafasından döktü ve saçlarını duruladı. Yıkanma ve durulanma işlemleri bittiğinde küçük bornozunu giydirmek için yerinden çıkardı.

“Şimdi çıkmamız gerek.” Morgan'ın dudakları titremeye başlamıştı bile. Banyo etmeyi çok seviyordu ve banyodan ayrılmak mı? Hayır, o bunu kabul edemez.

Steve kızına baktı “Ama bana sorun çıkarmayacağını söylemiştin.” Morgan ağlamaya başladığında Steve de yüzünü düşürdü. Elindeki bornozla öylece bekliyordu.

Morgan, bir prensesin babasını üzmemesi gerektiğini düşünmüş olacak ki ağlamayı kesip burnunu çekti. Steve kafasını kaldırıp kızına baktı ve bunu fırsat bilip bornozu giydirdi ve banyodan çıkardı.

Odasına ulaştıklarında Morgan bir şeyler bulmuş kemiriyor, Steve onu giydirmeye çalışıyordu. “Ama bana yardımcı olmuyorsun.” zar zor olsa da giydirdiği küçük çoraplar sonrası Morgan hazırdı.

Bu sefer minik bir elbise giyiyordu. Steve ellerini tutup ayağa kaldırdı ve kendisine adım atmasını sağladı. Ayağı yere değdikçe yeni bir şey keşfetmiş heyecanıyla bakıyordu Morgan. Steve gülüp kızına sarıldı “Seni çok seviyorum, kızım.”

“Dikkatli olmalıyız çünkü harika görünüyorsun. Kimse benim biricik kızımı alamaz.” kucağındaki bebeği öpüp markete daldı. Aldığı arabaya Morgan'ı oturtup alışverişe başladı.

“Onu mu istiyorsun?” kızın tombul elleri ile bir şeyler gösteriyor ve konuşmaya çalışıyordu. Steve hepsini arabaya atıp yoluna devam etti.

“Baban bunları çok sever.” birkaç kraker alıp arabaya attı. Morgan çok eğleniyor gibiydi. Kendi kendine bir şeyler söyleniyor, bazen dili ile sesler yapıyordu. Kasaya geldiklerinde sıkılmış olacak ki kollarını kaldırıp Steve'in onu almasını istedi.

Herkese her istediğini yaptırma gücü vardı. Şimdiden marketin gözdesi hâline gelmişti bile. Tabii yakışıklı babası da. “Sizin çocuğunuz mu? Çok genç duruyorsunuz.” öndeki kadın Steve'e bakıp gülümsedi.

Steve yüzük taktığı elini biraz daha göz önüne soktu ve “Evet. O babalarının göz bebeği.” kadın mesajı almışçasına önüne dönüp aldıklarını ödedi.

“Yorulduk değil mi, Morgan?” Steve poşetleri mutfağa bırakıp kızıyla salona döndü. “Şimdi üzerimizi değiştirmemiz gerek.” kızıyla odasına çıkıp Captain America pijamalarını aldı.

Steve, Morgan'ı giydirmeye çalışırken küçük kız maymunluklar yapıyor ve babasını güldürüyor bir yandan da işini zorlaştırıyordu.

“Benim kızım pijamalarını giyerken bile harika görünüyor.” bebeğin yüzüne eğilip burnunu burnuna sürttü. Morgan gülerek Steve'in saçlarından tuttu.

Steve kızının boynuna eğilip gıdıklamaya başladı “Seni yiyeceğim.” Morgan gülerek babasına vuruyordu. Steve kafasını kaldırıp kızını kucağına aldı.

Alt kata inip kızını yere bıraktı ve etrafa saçılmış yastıkları topladı. Daha sonra kanepeye uzanıp televizyonu açtı ve göğsünde yatan Morgan ile izlemeye başladı.

Çok uzun süre sonra değil ikisi de uykuya dalmıştı. Steve elini kızının üzerine atıp onu tutuyordu. Morgan ise babasına sarılırcasına kollarını iki yana atmıştı.

moondust | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin