now or never

1.2K 84 29
                                    

yaklaşık üç ay sonra

O günü merakla bekliyorum. En çok da gecesini. Aylar boyunca Steve'in aklından çıkmayan, zihninin duvarlarına çarpıp çarpıp geri dönen sözlerdi bunlar. Bunları söylerken ciddi miydi yoksa içkiyi mi fazla kaçırmıştı emin olamıyordu. Her gün o gün bugün değil deyip vazgeçmişti. Bu düşünceler zaman geçtikçe çoğalıyor ve sıkıntı yaratıyordu.

Yerinden kalkıp sevgilisini öptü “Biraz dışarı çıkacağım. Gelmek ister misin?” Tony esnedi “Sanırım biraz daha uyuyacağım. Başka bir zaman beraber çıkarız. Seni seviyorum.” öpücük attı ve yorganı üzerine çekti. Sarışın adam gülümseyerek odadan çıktı ve arabasının yolunu tuttu.

Esmer kadın kapıyı açtı “Joyce yardıma ihtiyacım var.” Karşısında doğru düzgün uyumadığı belli olan ve gelmesini hiç ummadığı adamı gördü, kapıyı iyice açtı ve içeri davet etti.

“Ne oluyor bilmiyorum ama iyi görünmüyorsun. İçecek bir şey ister misin?” Steve koltuğa oturdu ve ellerini önünde birleştirdi “Kahve alabilirim. Belki de birkaç bardak.” Joyce mutfağa gidip kahveyi hazırlamaya başladı.

“Anlat bakalım neler oluyor?” elindeki kupayı arkadaşına uzattı ve kenardaki koltuğa oturdu. Steve kahveden bir yudum aldı ve önündeki sehpaya bıraktı. Derin bir nefes verip söze atıldı.

“Tony ile alakalı. Biliyorum sen aşk uzmanı değilsin ama- Şu birlikte takıldığımız gün. Bana evlilik gelmişti hani. İşte o gece evliliği merakla beklediğini söyledi.” gülümsedi ve devam etti “Ben de bunu çok istiyorum. Tüm kalbimle. Ama-” zorlandığını belli edercesine yutkundu “o gece sarhoş muydu bilmiyorum. Gerçekten demek istedi mi bilmiyorum.” gözlerini Joyce'unkilere kitledi “Ben onunla evlenmek istiyorum Joyce.”

Esmer kadın iç ısıtan bir gülümsemeyle yanıtladı “Sen gerçekten Tony'nin duygularından emin değil misin? Sana nasıl baktığını gördüm. Hepimiz gördük. Siz birbirinize çok aşıksınız, Steve. Aranızda inanılmaz bir bağ var.” arkadaşının elini tuttu ve devam etti “Bunlara ne kadar inanıyorsun bilmem ama siz ruh eşisiniz.”

Steve, Tony'e açılmasında da ona yardım eden dostunu dikkatle dinledi ve güldü. Gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu. Joyce heyecanla yerinden fırladı “Ona evlenme teklifi edeceksin! Hem de bu gece!” Steve şaşkınca Joyce'a bakıyordu “Ne? Bu-bu gece mi? Hayır! Hayır be-”
“Sızlanmayı kes ve sakin ol! Her şey iyi olacak. Sana yardım edeceğim. Şimdilik senden tek istediğim dediklerimi yapman. Bana güven.”

Kadın böyle konuşurken ona inanmamak mümkün değildi. Steve pes edip Joyce'u dinlemeye başladı. “Öncelikle o göreve gittiğiniz arabayı bulman gerek. Her şey orada başladı değil mi?” heyecanla evde dört dönüyordu “YÜZÜK! YÜZÜK GEREK! GİT VE YÜZÜK AL! ARABAYI BEN HALLEDECEĞİM!”
“BANA SAKİN OLMAMI SÖYLEDİN! ASIL SEN SAKİN OL!”
“BANA BAĞIRMAYI KES!”
“SEN BAŞLATTIN!” kadın güldü ve kendini koltuğa bıraktı “Özür dilerim. Git ve yüzüğü al. Akşama kadar sana saati ve planı mesaj atarım. Çabuk, çabuk!” adamı kapıdan geçirdi. Daha doğrusu kapı dışarı etti ve telefonuna ulaştı.

“Teşekkür ederim. İyi günler.” gülümseyerek dükkandan çıktı. Oturabileceği bir yer buldu ve yüzüğün kutusunu açtı. İçi hâlâ korkuyla dolu olsa da olumlu şeyler düşünmeye çalışıyor ve Joyce'un dediklerini hatırlatıyordu kendi kendine.

Telefonunu çıkardı ve Tony'nin numarasını buldu. Derin bir nefes alıp telefonu kulağına dayadı. “Selam, tatlım. Nasılsın? Uykunu alabildin mi?” Tony esneyerek yanıt verdi “Sanırım biraz daha uzanacağım. Sensiz pek uyku tutmuyor.”

Steve gülümsedi “Birazdan geleceğim. Sana bir şey sormam gerek.” duraksadı “Bu akşam dışarı çıkalım mı?”
“Senin tüm zamanını geçirmek istediğin tek yer yatağımızdı diye hatırlıyorum. Ama eğer istiyorsan seni kırmam. Tek bir şartla! Şimdi buraya geliyorsun aksi takdirde kafayı yiyeceğim.”

Steve güldü, içi biraz da olsa rahatlamıştı “Tamam, geliyorum. Olduğun yerde beni bekle. Seni seviyorum.”
“Ben de seni.” telefonu öpücük gönderip kapattı.

“Ben geldim!” odanın kapısını itti ve ellerini iki yana açtı “Kim beni özl-” gözleri sevgilisini göremeyince etrafına baktı “Tony?” duyduğu sifon sesleriyle koşarak odanın banyosuna gitti.

Tony'nin rengi atmış, klozetin başında duruyordu. Terler içindeydi ve kusmaktan harap olmuştu. “Tony! Tony iyi misin?” koşarak sevgilisinin yanına gitti. Elini çenesine koydu ve kendine çevirdi “Tony sen-” Esmer adam yüzünü tekrar klozet çevirdi ve kustu.

Steve kenardaki peçeteliğe uzandı. Bir parça koparıp Tony'nin ağzını sildi ve çöpe attı. Esmer olan biraz daha sakinleştiğinde Steve tişörtünü çıkardı. “Tanrım, ne oldu sana?” ayağa kalkmasına yardım etti ve kendine çekti.

Alnını öptü “Çok ateşin var, tatlım. Gel benimle.” koluna girip duş kabinine yöneltti. Pantolonunu da çıkarıp boxerı ile kalmasını sağladı. Suyu açtı.

“Stev- üşüyorum. Ço-çok üşüyorum.” Tony titriyor sevgilisine yanaşmaya çalışıyordu. Sarışın adam kollarını açtı ve ona sarılmasına izin verdi “Biliyorum, sevgilim. Ama bunu senin iyiliğin için yapıyorum. Biraz daha dayan olur mu?”

Tony'nin vücudunu tamamen ıslattıktan sonra çıkmasına yardım etti. Ayakta duracak hâli dahi olmayan adamın yanından ayrılıp havlusunu almaya gitti. Havluyu aldıktan sonra sevgilisini sıkıca sardı ve odalarına götürdü.

Yatağa yatırıp giydirmek için bir şeyler aldı. Giyinmesine yardım etti ve üzerindeki örtüyü açtı. “Ama ben üşüyorum.”
“Hâlâ ateşin var, Tony.” dudaklarını alnına koyup ateşine baktı “Öncekinden daha az ama bu iyileştiğin anlamına gelmez.” Tony pes edip uzandı.

Saat neredeyse gecenin bir yarısı olmuştu. Steve hâlâ uyanık Tony'den gelecek bir şeyi bekliyordu. Tony sıkça ateş içinde uyanıyor, Steve ise ateşini düşürmeye çalışıyordu.

“Steve? Dışarı ne zaman çıkacağız?” Steve güldü “Saat 3, Tony. Sanırım bugün değil.”
“Peki bana söyleyeceğin şey?”

Steve telaşla unutmuştu. Şimdi yapıp yapmaması gerektiğini düşündü “Steve? Orada mısın?” gerçekliğe tekrar ışınlandığında gülümsedi. “Beni bekle.” yerinden kalkıp ceketine ulaştı. Kutuyu eline aldı ve arkasına sakladı.

Tony'nin doğrulmasına yardım etti “Seni dinliyorum.” Sarışın derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı “Nasıl başlarım bilmiyorum. Belki- belki de sana göre aceleci davranıyorumdur. Ama seni gördüğüm andan beri bana özel bir şeyler ifade edeceğini anlamıştım. İlk tanışmadan ilk öpücüğe kadar her an aklımda. Ve emin ol hepsi benim için çok değerli ve- onlar beni bu berbat ruh hâlimden kurtarıyor. Sen kurtarıyorsun. Demek istediğim şu ki- Seninle yaşlanmak istiyorum, Tony. Son nefesimi senin yanında vermek...”

Tony gözlerindeki yaşları hissedebiliyordu “Anthony Edward Stark, benimle evlenir misin?” Tony şokla olduğu yerde kalmıştı “Cevap vermeyecek misin?” Esmer adam kollarını sevgilisinin boynuna doladı “Steven Grant Rogers, seninle evlenirim.” ikisi de hıçkırıyor ve birbirlerine sarılıyorlardı. “Seni öpmek isterdim ama hastalanmanı istemiyorum.” aniden kafasını çevirip hapşırdı.

Steve elindeki yüzüğü Tony'nin parmağına taktı. “Tony Stark-Rogers. Hiç fena değil aslında.” Steve güldü “Steve Rogers-Stark da kötü sayılmaz.”

kurgu çok hızlı ilerliyor farkındayım ama artık bir yerlere bağlamak belki yenilerine başlamak istiyorum o yüzden sizi soft şeylerle başbaşa bırakıyorum

moondust | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin