9

151 59 151
                                    

Merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Geçen bölüm sonu için sevgili Ecrin bölümleri daha ''akılda soru bırakmayıcı'' bitirmemi istedi. Tabii ki onu dinlemedim :) Bir son yazmışııım. Üfff....

Neyse okuyun hadi çok uzatmayayım. Düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar!

Bu arada şarkı Duman'dan Haberin Yok Ölüyorum. Bu aralar fena taktım. Hele bu konser videosu ef-sa-ne. Dinleyin tamam mı? Adam yürüyen karizma ya... Neyse neyse hadi bölümü okuyun. Öptüm.


''Dur!'' diye bağırıyordum peşinden koşarken. Öylesine hızlıydı ki ben bu kadar yorulmuşken ona yetişmem imkansızdı. Soluklanmak için durup avuç ilerimi dizlerime koydum ve eğilip derin nefesler aldım. Hava o kadar soğuktu ki ağzımdan çıkan buğu görüş alanımı kısıtlıyordu. Belki de bunu yapan sisti. Kadını gözden kaçırmak üzereydim. Ciğerlerimin ''Artık dur!'' feryatlarını görmezden gelip koşmaya devam ettim. Sisi yararak, bana karşı koymaya çalışan kuvvetli fırtınayla savaşarak ilerliyordum. ''Umarım burada donarak ölmem,'' diye düşündüm ayaklarım yoğun karı döverek ilerlerken. ''Umarım o kadını yakalamadan ölmem.''

Dürüst olmak gerekirse neden o kadının peşine takılmış tüm gücümle koştuğumu bilmiyordum. Sadece yapıyordum işte. O an burada olma amacım o kadını yakalamakmış gibi hissettim. Gözlerimin kararmasına, eklemlerimin yanmasına aldırmadan, yılmadan koştum. Ben ne kadar hızlanırsam hızlanayım o aramızdaki mesafeyi katlayarak ilerliyordu. İçime derin bir umutsuzluk çöktü.

Aniden karnımda minik bir acı hissettim. Daha sonra bu acı büyüdü, büyüdü. Dayanamayacağım bir hal aldı. Beni durdurdu. Kadını yakalamam gerekirken kendimi yerde buldum. Başım feci dönüyor, üzerine yattığım kar bedenimi uyuşturuyordu. Kalkmaya çalıştım. Yüzüstü yatıp kendimi ittim ve dizlerimin üzerinde durmaya çalıştım ama karnımdaki dayanılmaz acı beni tekrar yere serdi. Bin bir güçlükle başımı kaldırıp karnıma baktığımda beyaz kazağımın simsiyah olduğunu gördüm. Yavaşça sıyırdım onu. Karnıma üç harf kazınmıştı: H, K ve M. Yaramdan siyah kan sızıyor ve kokusu burnuma geldikçe öğürmeme sebep oluyordu.

''İzin verme!''

Arkamdan gelen ve bu derin sessizliği aniden bozan ses, irkilmeme neden oldu. Ani bir hareketle doğruldum. Bir yandan yarama bastırıyor, bir yandan da dizlerimin üstünde dengemi korumaya çalışıyordum.

O kadındı. Peşinden koştuğum kadın. Birkaç metre uzağımdaydı sadece. Onu yakalamıştım. Ya da o beni yakalamıştı.

''Kimsin sen?'' dedim acı içinde kıvranarak. Karnımdan sızan siyah kan, karın üzerine damlamaya başladı. Acı, tüm bedenimi sarmıştı artık. Karnımdaki yaranın acısına bir de soğuğun bedenimde yarattığı acı eklendi. Uykum gelmeye başlamıştı.

''Önemli olan benim kim olduğum değil,'' dedi kadın zümrüt gözlerini kocaman açarak. ''Senin kim olduğun.''

Yüz ifadesi oldukça ürkütücüydü. Gözleri fazla vahşiydi. Hareket edersem bana zarar vermekten çekinmezmiş gibi bir his vardı içimde. Öyleyse o hissi dinlemeliydim. Uzun süre hiçbir şey söylemedim. Kadın ortalığı inleten, korkunç bir kahkaha patlatana kadar gayet iyi gidiyordum ama o kahkaha, sonrasında zangır zangır titrememe neden oldu. Biraz korkudan, biraz da soğuktan...

''Kimsin sen?'' dedi kadın yine gözlerini kocaman açarak. Deli olabilir miydi? Bana zarar verir miydi? ''Kimsin?'' dedi ve bana doğru bir adım attı. O adım attıkça yaram daha fazla acıyordu ve daha fazla kan boşanıyordu. Bir adım daha yaklaştı. ''Kimsin?'' Kimim ben? Eylül. Eylül'üm.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin