37

36 15 19
                                    

Selaaaam!

Bu bölüm kısa diye bunu da atayım dedim. Çünkü neden olmasın?

Bu bölümü yazarken beklemediğim şeyler yaptım. Ben de devamını merakla bekliyorum awhgdsh.

Ama şöyle söyleyeyim, hikayenin bitmesine iki gün kaldı. Yani iki gün derken, oradaki iki günden bahsediyorum. Tabii araya Gözde ve Derin de girecek ama tahminimce 5- 6 bölüm sonra biter. Umarım sizi sıkmaya başlamamışımdır. Ama ben çok eğleniyorum.


Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar...

İyi ki doğdun, Zehra bebeğim... Bu bölümü sana hediye ediyorum :) İyi ki benim hayatımdasın ve iyi ki dostumsun. Seni çoook seviyorum.





''Eylül? Uyan.''

Kulağıma gelen tanıdık sesle birlikte gözlerimi açtım.

''Burak?'' dedim yüzümü buruşturarak, ayılmaya çalışırken. ''Senin burada ne işin var?''

''Yeni kurban... İsmi Mehmet Özsoy.'' dedi nefes nefese. Hızlıca doğruldum.

''Nasıl yani? Şimdi mi?''

Başını salladı.

''Diğerleri nerede?''

''Onlar yoklar,'' dedi gözlerini kaçırarak. ''Ben... Eee... Ege'yi görmeye gelmiştim. Sonra beni kahvaltıya davet ettiler. Televizyon izliyorlardı. Sonra da yeni bir kurban olduğunu öğrendim.''

İlk önce yüzüne boş boş baktım.

''Sen sapık mısın?''

''Ne sapığı ya?'' dedi gözlerini kocaman açarak. ''Ayıp oluyor ama.''

Gözlerimi kısarak yüzünü inceledim.

''Yalan söylüyorsun.''

''Ne?'' dedi gözlerini kaçırarak. ''Yalan değil. Yeni bir kurban var.''

''O konuda yalan söylemiyorsun,'' dedim başımı iki yana sallayarak. ''Ege'yi görmeye geldiğinle ilgili yalan söylüyorsun.''

''Ha- hayır. Ne- neden yalan söyleyeyim,'' dedi kekeleyerek. Sonra tekrar gözünü kaçırdı benden. Yalan söylüyordu, biliyordum. Yalan söylediğinde hep böyle yapardı çünkü.

''Neden buradasın Burak? Neden diğerleri de gelmedi?'

''Şu an tartışmamız gereken daha önemli şeyler var,'' dedi kaşlarını çatarken. ''Mesela, bunu konuşmak yerine adres yazılı kağıdı bulabiliriz.''

Osman'ın dolabını açtı ve karıştırmaya başladı. Ben de kabullendim ve yatağın yanında duran çantamın içini aradım.

Sıkıntıyla bir iç çektim ve Burak'a baktım.

''Yok.''

''Burada da yok.''

''Hey! Siz ikiniz orada ne yapıyorsunuz? Kapı neden kilitli?''

Ege'ye cevap vermeden Burak'a bakmayı sürdürdüm. Fakat onun gözleri bende değildi. Bana bakamıyordu. Yalan söylediği kesindi.

''Cevap versenize be!''

Sıkıntıyla iç çektim ve Ege'ye seslendim.

''Geliyoruz.''

Yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Kilidi çevirip dışarıya çıktım. Hızımı azaltmadan banyoya yollandım. Biraz ağlamaya ihtiyacım vardı.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin