Tüm hayatınız birkaç saniye içinde değişebilir mi? Peki ya siz birkaç saniye içinde değişebilir misiniz?
Ben değiştim.
Hem de çok değiştim.
Önceden masum ve mağdur olanken, birkaç saniye içerisinde katil oldum.
Mert beni belimden kavramış, sürüklüyordu. Üzerimdeki ve elimdeki kanlara bakıyordum.
''Güzelim lütfen kendine gel,'' diye inledi Mert. Cevap vermedim. Veremedim.
''Siktir! Ne yapacağız?'' dedi Deniz başını iki elinin arasına koyarken. Siren sesleri oldukça yaklaşmıştı ve panik büyüyordu.
Banyoda bir pencere var. Oradan çıkın.
Gözde'ye öfkeliydim, hatta ondan nefret ediyordum. Ama o an arkadaşlarımı düşünmeli ve onları kurtarmalıydım.
Mert'ten ayrıldım ve banyoyu aramaya başladım. Arkadaşlarım da peşimden geldiler.
''Nereye gidiyorsun Eylül?''
''Sus Sude.''
Nihayet banyoyu buldum ve pencereye doğru ilerledim. Yeterince büyüktü ve rahatlıkla sığabilirdik. Ama o kadar yüksekteydik ki, oraya sığsak bile sağ çıkamazdık.
''Dördüncü kattayız Eylül,'' dedi Burak imalı bir sesle.
Sırayla atlayın Eylül. Bana güven.
Ona güvenmiştim. Ona güvendiğim için bu haldeydim. Ona güvenmek istemiyordum ama güveniyordum.
''Sırayla atlayacağız.''
''Ne!'' diye bağırdılar aynı anda.
''Çabuk olun,'' dedim ve pencereyi açtım. Oraya tırmandım. ''İlk ben atlıyorum.''
Arkamdan ''Hayır!'' diye bağırdılar ama atlamama mani olamadılar. Kendimi boşluğa bıraktım. İlk başta son sürat yere iniyordum ve öleceğimi sandım. Gözde'nin beni yarı yolda bıraktığını sandım. Ama sonra yüzümde şiddetli rüzgarı hissettim. Hava beni yavaşlattı ve yere sanki bir tüymüşüm gibi indim.
''Hadi!''
Benim iyi olduğumu gören arkadaşlarım, sırayla atladılar. Biraz sonra hepimiz aşağıdaydık.
''Ege?'' dedi Burak şaşkınlıkla.
''Ne Ege'si?'' dedi Sude anlamaz bir sesle. Başımı çevirdiğimde, duvarın arkasında gizlenmeye çalışan Ege'yi gördüm. Onu gördüğümüzü fark edince yanımıza geldi.
''Ben... Evden çıktığınızı gördüm,'' dedi kanlı ellerime bakarak.
''Ona daha sonra açıklarız,'' dedi Burak ve Ege'nin elini tuttu. ''Gitmemiz lazım.''
Tam koşmaya başlayacaktık ki bir araba önümüze geldi ve durdu. Şoför koltuğundaki adam camı açtı ve konuştu.
''Atlayın.''
''Ne?''
''Başka şansınız yok,'' dedi adam. ''Polis arabaları kapının önünde.''
Binin.
''Biniyoruz,'' dedim ve arka kapıyı açtım ve oturup kaymaya başladım. Arkadaşlarım da iç çekip bana uydular. O sırada yanımda birinin oturduğunu fark ettim.
''Ama sen...''
Konuşamıyordum. Gerçekten o anı yaşıyor olabilir miydik?
''Merhaba Eylül,'' dedi kadın gülümseyerek. ''Ne kadar büyümüşsün demek isterdim ama seni hiç görmedim, yeğenim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam Ben Hiç Kimse - 2020
Teen FictionKim tarafından bırakıldığı belli olmayan adres kağıtları, bu adreslerde işlenen ve çözülemeyen cinayetler, kusursuz bir katil ve katili bulmaya çalışan bir grup genç... Eylül, arkadaşları ile bir seri katili yakalamaya çalışırken, bir yandan da k...