33

35 14 10
                                    

''Annenle konuştun mu?''

Başını iki yana salladı Gözde. Onunla konuşmayı denememişti bile.

''Konuşacak mısın peki,'' diye sordu Derin. Hangisinin arkadaşı için daha iyi olacağını bilemiyordu. Eğer konuşursa, annesi ona yeteneklerinden bahsedebilirdi. Bu da hiç iyi olmazdı. Ama eğer konuşmazsa da vicdan azabı çekerdi. Mutsuz olurdu. Kızın kafası epey karışmıştı.

''Konuşacağım sanırım,'' dedi Gözde omuz silkerek. Tezgahın üzerinden çatalı aldı ve salatayı karıştırmaya başladı.

''Salatayı hazırladınız mı kızlar?'' diyerek içeri girdi Derin'in annesi.

''Evet Betül Teyze,'' dedi Gözde alçak sesle. Burada olduğu için kendini kötü hissediyordu. Daha ne kadar kaçabilirdi annesinden?

Babasını ziyaret ettiği günün üzerinden iki hafta geçmişti. Ve o zamandan beri annesini bir kere bile görmemişti. Onu özlüyordu.

''Gözdeciğim,'' dedi Betül Hanım, çorbaları koyarken. ''Annenle aranı düzeltebildin mi?''

''Pek sayılmaz. Ama_''

Aniden kapı yumruklanmaya başlayınca cümlesini tamamlayamadı Gözde.

''Ne oluyor be?'' dedi Gözde'nin babası korku dolu bir sesle.

''Ben bakarım,'' dedi ve ayaklandı Derin. Betül Hanım tek elini kaldırarak kızı durdurdu. Yavaşça kapıya doğru yürümeye başladı. Yumruklar daha da sertleşmeye başlamıştı.

Betül Hanım kapıyı açar açmaz üç adam içeri daldılar. Gözde ve Derin korkuyla çığlık attı. Diğerlerine göre daha uzun boylu olan adam, Betül Hanım'ı yakalamış, boğazına kocaman bir bıçak dayamıştı.

''Ne yapıyorsunuz siz?'' dedi Derin'in babası, dehşet dolu bir sesle.

''Selam, Tarık. Ne yaptın görüşmeyeli?'' dedi alaycı bir sesle, en kısa boylu olan kirli sakallı adam. Gülümserken çirkin, çarpık dişleri gözüküyordu.

''Hemen annemi bırak yoksa polisi ararım,'' dedi Derin telefonunu havaya kaldırarak.

''Hayır, aramazsın küçük hanım,'' dedi Betül Hanım'ın boğazına bıçak dayayan uzun boylu adam. ''Eğer böyle bir şey yaparsan annen geberir.''

Bıçağı kadının boğazına biraz daha bastırdı adam. Kadının boğazından kan sızmaya başlamıştı.

''Ne istiyorsunuz bizden?'' dedi Tarık. Sesindeki çaresizlik hissedilebiliyordu.

''Buraya bir şey istemeye gelmedik,'' dedi kirli sakallı adam. ''Senden bir şey istemiştik zaten. Ama sen isteğimizi yerine getirmedin. Kardeşimizi hapse attırdın. Bu da hiç hoşumuza gitmedi.''

''Kardeşiniz masum bir kızı öldürdü,'' dedi Tarık hiddetle. ''Bunu yanına bırakamazdım.''

''Peki,'' dedi kirli sakallı adam ve Tarık'a doğru yürümeye başladı. ''Biz de bunu senin yanına bırakamayız avukat.''

Gözde o an hatırladı. Camlarına taş atarak onları tehdit eden adamlardı bunlar. Demek dava sonuçlanmıştı ve sonuç istedikleri gibi değildi. Şimdi kendilerince ceza kesiyorlardı.

Bir şeyler yapmalıydı. Onları korumalıydı. Ama nasıl?

Betül'e baktı. Arkasındaki adamın tek bir hareketiyle ölebilirdi. İlk önce o adamı halletmeliydi. Arkasındaki yemek masasına baktı. Aradığı şey oradaydı. Bir bıçak... Yeterince keskin görünüyordu. Öyle olmasını umuyordu.

Çaktırmadan bıçağı aldı ve eteğinin arkasına soktu. Zamanı geldiğinde onu oradan alacaktı.

Tarık'a doğru yürüyen adama baktı. Ceketinin altındaki silahı görebiliyordu. Tekrar masaya baktı. Çorba hala sıcakmış gibi duruyordu. Dumanı üzerindeydi.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin