24

37 12 0
                                    

Gözlerimi araladığımda, başımda korkunç bir ağrı vardı. Sonra aklıma içinde bulunduğum durum geldi. Bakışlarımı karnıma çevirdiğimde, ellerimin bir halatla arkadan bağlı olduğunu gördüm. Tahminimce yine eski bir binadaydık. Etrafımda onlarca büyük koli vardı. İçlerinde uyuşturucu olduğunu tahmin ediyordum.

''Kraliçemiz uyanmış.''

Arkamdan gelen bu alaycı sesi tanıyordum. Bana uyuşturucu satan adama aitti ses. Adı Sinan ya da Selim gibi bir şey olmalıydı. Ama s harfiyle başladığına emindim.

Yavaş adımlarla yanıma gelip çenemi tuttu.

''Merak etme, birazdan hepsi bitecek.''

Kaşlarımı çatıp adama öldürücü bakışlar attım. Sonra ağzımda oluşturabileceğim en büyük tükürük topunu oluşturup, onu adamın suratına fırlattım.

Birkaç saniye gözlerini kapatıp bekledikten sonra elinin tersiyle yüzünü silip bana sağlam bir tokat attı. Yanağımdaki acıya aldırmamaya çalışarak adamın apış arasına bir tekme savurdum. Adam acıyla kıvranırken, sersemlemesinden faydalanıp, karnına bir tekme daha savurdum. Adam bana bir kez daha vurmak için hazırlanıyordu ki, arkamdan gelen ses onu durdurdu.

''Sakın öyle bir hata yapayım deme.''

''Mert?''

Heyecanla ciyakladım. Mutluluğum dışıma taşıyordu. Onun sesini duyduğuma hiç bu kadar sevinmemiştim.

Adam elinin tersiyle sağlam bir tokat daha attı.

''Demek arkadaşın da buradaymış,'' dedi sırıtarak. Sonra sandalyemi Mert'e doğru çevirdi. Şimdi patlamış dudağı ve kanayan burnuyla karşımda dikiliyordu.

Adam belinden silahını çıkarıp önce Mert'e, daha sonra şakağıma doğrulttu.

''Buraya nasıl geldin, bilmiyorum. Sanırım kendime daha az gerizekalı adamlar bulmalıyım. Her neyse. Ama madem buraya kadar yoruldun, sana küçük bir gösteri sunmak, boynumun borcudur.''

Silahı biraz daha bastırdı şakağıma. Canım yanıyordu ve korku tüm bedenimi sarmıştı.

''Para getirdik,'' dedi Mert korkuyla bağırarak. ''Yeterince paramız var.''

Adam silahı kafamdan çekti ve düşünür gibi bakışlarını tavana dikti.

''Maalesef o çok kötü bir şey yaptı. Cezasını çekecek. Çok mal kaybettik. Hepsi polisin eline geçti.''

''Hepsini, hatta daha fazlasını karşılayabilirim.''

''Mert, saçmalama istersen.''

Adam silahı tekrar kafama bastırınca mecburen sustum. Mert'in o kadar parasının olmadığına emindim.

''Birazdan arkadaşım çantayı getirecek,'' dedi ve saatine baktı. Yüzündeki huzursuz ifadeyi görebiliyordum.

Arkadaşların gerçekten çok beceriksizler, küçük melek. Yapmamaları gereken tek şey aptal olmaktı. Maalesef beceremediler.

Sen, dönmüşsün.

Senin için döndüm, küçük melek. Ama maalesef arkadaşların batırdılar.

Neyi batırdılar?

''Sude?'' dedi Mert yüzü kadar huzursuz bir sesle. ''Nerede kaldın hayatım?''

''Hayatım mı?'' diye bağırdım şaşkın bir sesle. ''Sen ciddi misin?'' Ne kadardır burada olabileceğimi düşündüm. Ne zaman bu hale gelmişlerdi?

Adam silahı tekrar şakağıma koyunca, bir kez daha susmak zorunda kaldım. Birkaç saniye sonra Burak, Sude ve Deniz içeri girdiler. Elleri havadaydı ve arkalarında silahlı üç adam duruyordu.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin