3 yıl önce, 2 Ocak
Peruğunu çıkarıp dikkatlice eskimiş sehpanın üzerine yerleştirdi. Kalbi hala korkuyla çarpıyordu, sanki yaklaşan tehlikeyi seziyormuş gibi. O adamlar kimdi ve kızlardan ne istiyordu. Belki de sıradan insanlardı ama Derin o adamların sıradanlıktan çok uzak olduklarından neredeyse emindi.
Birkaç dakikada bir perdeyi yavaşça aralayıp dışarıyı kontrol ediyordu. Eve geldiğinden beri neredeyse yarım saat geçmişti. Dışarıda kimse yoktu ama yine de kendini dışarıyı kontrol etmekten alamıyordu kız.
''Neye bakıyorsun?''
Gözde'nin uyku mahmuru sesi Derin'i ürkütmüştü. O kadar korktu ki üzerine çıkıp dışarıyı izlediği tekli koltuktan düşüyordu neredeyse.
''Uyanmışsın,'' diyebildi sadece, bu cevabın ne kadar aptalca olduğunu bilse de. Ardından toparlamak için ekledi. ''Karı izliyordum.''
Gözde bu cevabı beğenmemiş gibi yüzünü buruşturdu. Sonra önemsemeye değmeyeceğini düşünmüş olacak ki omuz silkip mutfağa döndü. Derin de pencereye... Birkaç dakika daha izledi etrafı ama hiçbir hareketlilik yoktu. Belki de abartıyorum, diye düşündü yeniden. Bunu her deyişinde iç sesleri birbirine karışıyor ve bir taraf abarttığını, bir taraf da kesinlikle bir tehlike olduğunu söylüyordu ona. Şimdilik düşünmeyi bıraktı ve mutfağa, Gözde'nin yanına yollandı.
''Alışveriş yapmışsın,'' dedi Gözde onun geldiğini duyunca. Gözde'nin arkası dönük olmasına rağmen başını salladı Derin.
''Dolapta hiçbir şey yoktu. Şeyden başka_''
''Benim değil,'' dedi Gözde kızı bölerek. Sesini olabildiğince sakin tutmaya çalıştı. ''Sen sormadan ben söyleyeyim dedim.''
''İyi yapmışsın,'' dedi Derin ve bu konuşmanın hiçbir yere gitmeyeceğinden emin olduğu için sustu. Gözde'nin kahvaltıyı hazırlamasını seyretti. Biraz sonra önünde kahvaltı demeye bin şahit gereken birkaç tabak vardı. Evde olsaydı ziyafet çekiyor olurdu belki. Bunu düşündüğü için kendini suçlu hissetti.
''Listeni ne zaman göreceğim?'' dedi Gözde sonunda sessizliği bozarak. Derin ağzındaki lokmayı yutana kadar bekledi.
''Ne zaman görmek istiyorsun?''
Gözde omuz silkti. ''Şimdi.''
Derin biraz bekledi ve Gözde'nin yüzünü inceledi. Gözlerinin içine baktı ve aklından neler geçtiğini anlamaya çalıştı. Başaramayacağını anladığında başını aşağı yukarı salladı yavaşça ve yerinden kalkıp kanepenin üstüne fırlattığı montunu almaya gitti. Geldiğinde Gözde tabağındakileri çöpe dökmekle meşguldü. Bir lokma bile yemediğinden emindi. Bununla daha sonra ilgileniriz, diye düşündü. Anlaşılan bu kızın tek sorunu acınası sevgisizliği değildi. Bir de o sevgisizlikten doğan acılar vardı ve bunlar çok daha güçlüydü. Kızı ölüme sürükleyecek kadar güçlü...
Montunun cebinden birkaç kere katlanmış kağıtları çıkarıp Gözde'ye uzattı. Kız gülümseyerek kağıtları aldı.
''Üşenmeyip yazdın mı?'' dedi hayretler içindeymiş gibi.
''Neden üşeneyim?'' dedi Derin ve yüzünden kırıldığı belli oluyordu.
''Haklısın,'' dedi Gözde boştaki elini havada af dilercesine sallayarak. ''En iyisi susayım,'' dedi ve katlanmış kağıtları özenle açtı. Gözlerini muazzam bir el yazısıyla yazılmış maddelerin üzerinde gezdirdi. Görünüşe göre Derin işini fazlasıyla ciddiye almıştı. Bir başkası bu kağıtları görse Derin'in biraz çatlak ve kesinlikle aptal olduğunu düşünebilirdi. Ama Gözde kesinlikle öyle olmadığını biliyordu. Tamam, belki çatlak olabilirdi ama aptal değildi. Gözde bu kızın içindeki yaşama arzusunu görebiliyordu. Bu kız nefes almaktan çok daha fazlasını istiyordu.
''Neden hiçbirinde tik veya herhangi bir işaret yok?'' dedi Gözde kaşlarını çatarak.
''Çünkü hiçbirini gerçekleştirmedim?'' dedi Derin. Sesi daha çok soru soruyormuş gibiydi.
''Ne?'' diye bağırdı Gözde dehşet içinde ve şaşkınlıkla. ''Neden?''
''Sana söylemiştim. Bu listeye başlamam için kanseri yenmem gerekiyordu,'' dedi ve kollarını iki yana açtı, sanki ''Gördüğün gibi yenemedim,'' dermiş gibi. Gözde anlayışla salladı başını.
''Başlayalım o zaman,'' dedi ciddi ve kararlı bir ses tonuyla.
''Ne?'' dedi Derin yüzünü buruşturarak.
Gözde sandalyesinden kalktı. Büyük bir ciddiyetle önüne düşen sarı buklelerini kulaklarının arkasına attı. Kağıdı kat izlerinden tutup ellerini üzerinde gezdirdi. Bir yandan da maddeleri yeniden okuyordu.
''Kuralları yeniden koyuyorum,'' dedi düz bir sesle. Derin onun bu ciddi halini görünce nerdeyse gülecekti. ''Bu liste artık sadece sana ait değil. Madem yaşamamı istiyorsun, madem en azından denememi istiyorsun, yaşayacağım. Ama önce bana bunu öğretmen lazım. Bana yaşamanın nefes alıp vermekten ibaret olmadığını öğret.''
Derin bir müddet bekledi. Gözde'den bunları duymayı beklemiyordu. Biraz şaşkın ve fazlasıyla mutluydu. Dudakları iki yana kıvrılmadan duramadı. Ellerini usulca masaya uzattı ve tıpkı Gözde gibi onları kağıtların üzerine yerleştirdi.
''Sanırım bunu beraber öğreneceğiz.''
İkisi de uzun süre başka hiçbir şey söylemedi. Sadecegülümsediler birbirlerine. Gözde uzun zamandır bu duyguyu tatmamıştı. Hattabelki de hiç tatmamıştı. Ne olduğundan bile emin olamıyordu. Ona o kadaryabancıydı ki o an hissettikleri, bunun sadece bir rüya olabileceğini biledüşündü. Yaşadıkları uyanmak istemeyeceği bir rüya gibiydi. Her şey bittiderken yeniden başlamak harika hissettiriyordu. Asla uyanmamayı diledi.Uyanmayacaktı da. Ta ki bu rüya, kahrolası bir kabusa dönüşünceye kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam Ben Hiç Kimse - 2020
Teen FictionKim tarafından bırakıldığı belli olmayan adres kağıtları, bu adreslerde işlenen ve çözülemeyen cinayetler, kusursuz bir katil ve katili bulmaya çalışan bir grup genç... Eylül, arkadaşları ile bir seri katili yakalamaya çalışırken, bir yandan da k...