22

24 12 0
                                    

Ertesi gün okul çıkışına kadar arkadaşlarımı çağırıp çağırmamayı düşünüp durdum. Ama daha sonra çağırmamaya karar verdim. Eğer buluşmaya onlarla gitseydim muhtemelen Koray bana güvenmezdi. Ben de mantıklı bir yalan uydurup tek başıma gitmeye karar verdim.

''Sude,'' deyip kolundan tutarak durdurdum Sude'yi. ''Ben bugün halamlara gideceğim. Siz eve dönün.''

''Peki,'' dedi ve yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu. ''Sonra görüşürüz o zaman.''

''Görüşürüz.''

Koşarak Deniz'e yetişip koluna giren Sude'yi izlerken telefonum çaldı.

Şapşal arıyor...

''Alo?''

''Arka kapının önündeyim.''

''Hemen geliyorum,'' diyerek koşar adım arka kapıda beni bekleyen Koray'a gittim. Küçük selamlaşmamızdan sonra arabaya bindim.

''Seni çok güzel bir yere götürüyorum.''

Onaylar gibi başımı salladım ve bir müddet bekledikten sonra konuştum.

''Ben de bugün seni arayacaktım aslında.''

''Öyle mi?'' dedi kaşlarını kaldırarak. ''Neden? Buluşmak için mi?''

''Hem evet, hem hayır.''

İyi gidiyorsun küçük melek.

''Eee? Neden arayacaktın, söylesene.''

''Şey... Aslında bu nasıl söylenir bilmiyorum. Açıkçası biraz utanıyorum,'' dedim başımı öne eğerek. Yanlış anlamamasını umuyordum, eğer yanlış anlasaydı ağzına çarpabilirdim.

''Hadi söylesene.''

''Benim şeye ihtiyacım var.''

''Neye?'' dedi kaşlarını çatarak.

''Uyuşturucuya.''

Birkaç saniye, arabaya sessizlik hakim oldu. Ardından büyük bir kahkaha patlattı Koray.

''Uyuşturucu mu? Sen ciddi misin?'' dedi gülmeye devam ederken. Gözlerimi kısıp, ona sağlam bir tokat atabilmeyi umdum.

''Evet, gayet ciddiyim. Artık kontrol edemiyorum. Krizlerim tutuyor.''

Kaşlarını çatıp dikiz aynasından beni süzdü. Tüm oyunculuk becerilerimi kullanmaya çalışarak gözlerinin içine baktım.

''Ah, tamam,'' dedi omuz silkerek. ''Yanlış anlama ama çok temiz bir kıza benziyordun. Bir de, yaşın biraz küçük sanki.''

''Kimse göründüğü gibi değildir,'' dedim ve sıktığım yumruğumu rahat bıraktım.

''Seni bizimkine götürebilirim istersen,'' dedi anlayışla başını sallayarak.

''Çok iyi olur,'' dedim heyecanla. ''Ne zaman gidebiliriz? Param var.''

Koray birkaç saniye cevap vermedi. ''Şimdi gidebiliriz,'' dedi sonra gülümseyerek. Ben de gülümsedim ve onu başımla onayladım.

Bahsettiği yer terk edilmiş, eski bir binaydı. Böyle bir yeri sadece dizilerde görebileceğimi sanıyordum, ama meğer o kadar şanslı değilmişim.

Binanın girişinde, kafalarının güzel olduğunu tahmin ettiğim birkaç genç oturuyordu. Beni biraz ürküttükleri için Koray'a sokulmak zorunda kaldım. Bunu yaptığım için içimden kendime birkaç küfür savurdum.

''Korkma, onlar zararsız,'' dedi kulağıma yaklaşıp fısıldayarak. Nefesini ensemde hissedebiliyordum ve bu ona yumruk atma isteğimi daha çok canlandırıyordu.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin