17

73 22 21
                                    

Selaaaam nasılsınız zorla hikayemi okuttuğum güzel dostlarım? Ben de iyiyim sağ olun. Çok uzun oldu bölüm o yüzden bu kısmı uzatmayacağım hemen okuyun ve oy atıp yorum da yapın lütefn :) Hiç yorum yapmıyorsunuz bak. YAPIN! 

İyi okumalaaaaar!



Üşütmeyen ama kuvvetli esen ılık rüzgar, turuncu saçlarımı uçuruyordu. Belime bağladığım hırkamı çözüp kollarıma geçirdim. Adımlarımız yavaştı. Acelemiz yokmuş gibi yürüyorduk. Kafamın içindeki ses bana bir saat içinde evde olmam gerektiğini söylemişti. Cebimden telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim. Yaklaşık yarım saatim vardı. Belki de o an her şeyden vazgeçip eve dönmeliydik.

Okulun yakınlarına geldiğimizde durduk. Duraktan bu yana yalnızca birkaç adım atmıştık. İkimiz de tedirgindik. Mert'in ellerini sürekli hareket ettirdiğini fark ettim. Yumruklarını bir sıkıp bir bırakıyordu. Ne kadar stresli olduğunu bunu görmeden de anlayabilirdiniz gerçi.

''Sen burada kal,'' dedi Mert. Yüzüme bakmadan doğruca karşıya dikti bakışlarını. ''Muhtemelen güvenlik seni tanır. Bu günkü olaydan sonra okuldaki en popüler kız sensin de.''

''Tamam,'' dedim duyulması güç bir sesle. Mert bana bakıp başını salladı. Ardından tekrar karşıya dikti gözlerini. Bunu yapıp yapmaması gerektiğinden emin olamadığı kesindi.

''Geri dönebili_''

''Hayır,'' diye böldü beni. ''Gidiyorum. On dakikaya dönerim.''

O hızlı adımlarla okul bahçesine ilerlerken, ben de sıkıntılı bir nefes alıp sırtımı duvara dayayarak beklemeye başladım. Buraya gelmeden önce yaptığı şeyin ne kadar manasız olduğunu yüzlerce kez söylemiştim ona fakat o kütüphaneye gidip etrafa bakmayı kafasına koymuştu. Ne dedimse ikna edemedim. Mecburen onun peşinden buraya geldim.

Dakikalar birbirini kovaladı fakat Mert'ten ses seda yoktu. Söz verdiği gibi on dakikaya döneceğini sanıyordum ama o on dakika yarım saate uzadı. Fakat gelen giden yoktu. Endişelenip endişelenmemem gerektiğini bilemiyordum.

Eylül.

Biliyorum bir saat içinde dönmem gerekirdi ama yetişmem mümkün değil. Mert'i burada bırakamam.

Eylül bunu tartışmanın sırası değil. Mert'in başı dertte.

Ne?

Koş.

Endişeyle çarpan yüreğim ağzımdaymış gibi hissettim. Korkudan tir tir titreyen bacaklarıma rağmen koşmaya başladım. Buraya hiç gelmememiz gerektiğini biliyordum işte. Mert'in anahtarı bulamayacağını da biliyordum.

Bahçeyi çevreleyen demirlere ulaştığımda güvenliğin olması gereken yerde olmadığını gördüm. Kapıyı yavaşça yana çektiğimde tekerlekleri hareket etti ve açıldı. Geçmeme yetecek bir aralık oluşturup koşmaya devam ettim.

Mert kütüphanede saklanıyor. Acele et.

Ben ne yapacağım? Neler oluyor?

Sen sadece koş. Vakit yok.

Söylediği şeyi yaptım. Koşarak okul merdivenlerini çıktım. Kapıyı ittiğimde gıcırtıyla açıldı. Bu saatte okulda hala birkaç öğrenci, öğretmen, hademe ya da güvenlik olmalıydı ama okul bomboştu. Buna rağmen hiçbir yer kilitli değildi.

Koridorun sonundaki yangın söndürme tüpünü görüyor musun?

Başımı iki yana çevirip kontrol ettim.

Selam Ben Hiç Kimse - 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin