Sabah uyandığımda saat 10.07'di. Dün geç yatmama rağmen bugün erken kalkabilmiştim çünkü heycandan uyuyamamıştım. Hemen kalkıp soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım. Uykum biraz olsun açılmıştı. Uykum olmasına rağmen kendimi enerjik ve heycanlı hissediyodum.
Odama geçip pijamalarımı çıkarıp altıma siyah bacağımı saran mini şortumu giydim. Üzerime hemen göğüs kafesimin altından bağlanan gene siyah üstünde beyaz yazıları olan bi tişört giyip ayağıma beyaz converslerimi giydim. Yolculukta rahat olmalıydım. Tamamen hazır olduğumda saat 11'di. Yola 12'de çıkcağımız için valizimi sürüklüye sürükleye aşağı indirdim. Annem erkenden çıkmıştı. Bende kahvaltım hazırlanana kadar bahçeye çıktım ve Eva'yla oynama başladım. Tam içeriye girecekken telefonumun çalmasıyla tekrar bahçeye yöneldim. Arayan annemdi.
"Efendim anne ?"
"Çıktın mı evden ?"
"Hayır kahvaltımı edip çıkıcam şimdi."
"Tamam ben sabah odamdaki çekmecenin üzerine biraz nakit ve bi para kartı bıraktım. Yanında ne olur ne olmaz biraz nakit bulunsun. Kartında şifresini biliyosun ihtiyacın oldukça çek. Kendi paranı harcama."
"Tamam anne. Saol."
"Hadi hayırlı yolculuklar. Dikkat et kendine oralarda. Ben toplantıya giriyorum. Görüşürüz. Varınca beni ara."
dedi ve kapattı. Bende cüzdanımdan paramı çıkarıp odama koydum. Annemle para konusunu hiç açmamıştık çünkü kendi param vardı. Annemin verdiği harçlığı pek harcamazdım. Yani harcardım ama tümünü bitirmek için özel bi çabam olmazdı. İhtiyacım olduğunu harcar geri kalanını biriktirirdim.
"Görkem hanım kahvaltınız hazır."
diye seslendi birisi aşağıdan. Hızlıca kendi odamdan çıkıp annemin odasına gittim. Para ve kart annemin bıraktıgı yerdeydi. Hızlıca alıp cüzdanıma koydum. Aşagı inip masaya oturdum. Kahvaltı harika gözüküyodu ve ben çok açtım. Oturup bir güzel kahvaltımı ettim. Ardından valizimi ve güneş gözlüğümü alıp evden çıktım.
Kapının önünde annemin benim için gönderdiği şöför vardı. Ben taksiyle gitcektim ama annem ısrar edince kabul etmek zorunda kalmıştım. Arabaya binip Mervegile varana kadar dışarıyı izledim. Vardığımızda teşekkür edip arabadan indim. Valizimide yanıma alıp zile bastım. Açan Merve'nin annesi Sergül teyzeydi.
"Hoşgeldin kızım. İçeri geç Mervegil gelene kadar."
dedi gülümseyerek. Gülümseyerek içeri girdim. Valizimi kapının kenarına koyup salona geçtim.
"Görkem odama gel."
diye bagırdı Merve odasından.
"Tamam."
diye karşılık verip odasına çıktım. Hazır gibi duruyodu. Yani valizi hazır kenarda duruyordu. Giyinmiştide.
"Hazırsan inelim."
"Dur gözlüğümü ve çantamı sen alır mısın ? Bende valizimi indiriyim."
"Tamam."
diyip eşyalarını aldım. Aşağı inerken Seren ablada bizle birlikte indi. Sergül teyzeyle vedalaşıp arabaya bindik. Normalde Merve öne binicekti ama yolda uyuyacağı için arkaya bindi. Seren ablanın arabası maviydi. Küçük gözüksede içi gayet genişti. Arabasının üstüde açılıyodu. Harika bi arabası vardı. Merve arkada uyukluyodu. Bizde Seren ablayla muhabbet ediyoduk. Bana okuduğu okulu falan anlattı ve o sırada beklenmedik soruyu sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERYÜZÜ GÖKYÜZÜ'NE AŞIK
Novela JuvenilOnların aşkı farklıydı. Kız ; Gökyüzü'ydü. Herkesin hayran olduğu , kimsede olmayan güzelliğe sahipti. Ama kimsenin ulaşamayacağı kadar uzaktaydı. En çokta ona. Yeryüzü'ne ... Erkek ; Yeryüzü'ydü. Kimsenin bilmediği , kimseye anlatmadığı ama içinde...