Ben şaşkınlıkla karışık heyecanla ne yapacağımı bilemez halde etrafa bakınırken Doruk fotoğrafımıza bakıyordu.
İlk fotoğrafımız !
Belki son olucak ama bunun garantisini Allah dışında kimse veremezdi.
"Güzel çıkmış." dediğinde bu şok halinden çıkıp sonunda konşabildim
"Bakayım." deyip telefona uzandım.
Şu an Doruk'a o kadar yakındım ki...
Bir insanın parfümü bu kadar güzel olamaz. Telefonun bana uzatıp ayağa kalktı.
"Ben lavaboyagidiyorum. Sen bakarsın."dedi ve telefonu elime tutuşturdu.
Tam kapıdan çıkıyordu ki dönüp "Ha bu arada lavabo nerede ?"
"Sağdan 3. kapı." dediğimde kafasını salladı ve gözden kayboldu.
Bende kafamı telefona gömüp fotoğrafımızı incelemeye başladım. Aniden çekmiş olmasına rağmen çok güzel çıkmıştım. Zaten fotoğrafı çekmeden hemen önce koltuğa gülerek oturduğumdan fotoğrafta da gülerek çıkmıştım. Doruk ise ona çok yakışan gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti. Öyle tatlı çıkmıştık ki. Hemen fotoğrafı kendi telefonuma da gönderdim. Bu fotoğrafı çıkartmayı düşünüyorum.
Fotoğrafa iki kere dokunup yakınlaştırmaya çalışırken yanlışlıkla diğer fotoğrafa geçtim. Berke ve KIZLARLA birlikte çekilmiş bir fotoğraftı. İçimden bunlardan hangisi Rüya acaba ? diye düşündüm. O değilde kızların hepsi hoştu. Özellikle de biri vardı MaşAllah ! Esmer ve çok hoştu.
Diğer fotoğraflarına bakmamak için kendimle savaş verirken aklıma mesajlar geldi ama ben Doruk bana güvenip telefonunu verdi güvenini boşa çıkarmamalıyım triplerine girip ikimizin fotoğrafına geri döndüm. Fotoğraf benim telefonumda da olduğundan ve kendimi telefonu karıştırmamak için daha fazla frenleyemeyeceğim için telefonunu kitleyip yanıma koydum. Sonrada kendi telefonumdan ikimizin fotoğrafını Merve'ye yolladım.
O sırada Doruk içeri girince hemen ekranı kapatıp telefonu ters çevirdim. "Görkem ben artık gitsem iyi olacak. Hem annenin de işleri var sanırım." diyerek telefonunu aldı.
Ben onu geçirmek için ayağa kalktım. Kapıya varmadan önce anneme "Doruk gidiyor anne !" diye seslendim.
Kulağında telefonla kapıya geldi. Telefonda konuştuğu kişiye -ki büyük ihtimalle sekreteri Mehtap ablaya- "Bir dakika." dedi ve telefonu kulağından uzaklaştırıp yanımıza yaklaştı.
"Kusura bakma Dorukcum seninle de ilgilenemedim." dedi ve vedalaştılar.
"Bu gece pek konuşamadık. Bu yüzden seni en kısa zaman da akşam yemeğine bekliyorum. Numaran zaten Görkem de vardır. Ordan ne zaman müsait olursan konuşursunuz. En kısa zaman da bekliyorum." diye sözlerini devam ettirdi ve tekrar telefonla konuşmaya başladı.
Doruk dönüp bana bakınca "Yapabileceğim bir şey yok." bakışlarımı yollayıp masumca omuz silktim.
"Yemekleri inşallah sen yapmazsın." derken kapıdan adımı attı.
Benimde bir an boşluğuma geldi ve "Neden ?" dedim.
"Zehirlenerek ölmek için çok gencim."
"Ben şu an seninle aynı havayı soluyorak zaten zehirleniyorum." diye karşılık verince yüzünde kısa süreli bir şaşkınlık belirdi.
GOL !
"Peki. İyi geceler Küçük Yalancı."
Hadi ama hala Yalancı mevzuunu kapatmadık mı !? Az yürümüştü ki arkasından seslenip yanına koşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERYÜZÜ GÖKYÜZÜ'NE AŞIK
Novela JuvenilOnların aşkı farklıydı. Kız ; Gökyüzü'ydü. Herkesin hayran olduğu , kimsede olmayan güzelliğe sahipti. Ama kimsenin ulaşamayacağı kadar uzaktaydı. En çokta ona. Yeryüzü'ne ... Erkek ; Yeryüzü'ydü. Kimsenin bilmediği , kimseye anlatmadığı ama içinde...