FİNAL

365 10 27
                                    

Her şey bitti. Benimle birlikte bu hikayeyi, bu hayatı yaşayan herkese çok teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz.

*Chiristina Aquilera - Hurt

*Demi Lovato - Father

Sizden ricam şarkıları dinleyerek okumanız. Cemre'nin hislerini paylaşmak beni her zaman daha iyi hissettirdi. İyi okumalar.

Ağır, hayır çok ağır! Bu olamaz böyle olmamalı! Ben bu yükü kaldıramam! Hayır!
Her şey çok güzel olacaktı. Her şey yoluna girecekti! Lanet olsun! Ben, ben kendime yeni bir hayat kurmuştum. Ben mutlu olacaktım, bunu hakediyordum. Bunca yaşanan olaydan sonra ben mutlu olmalıydım. Babama verdiğim sözü tutmalıydım.
Özür dilerim baba. Özür dilerim, hiçbir zaman sana layık bir evlat olamadım. Artık buna son veriyorum. Hasreti bitirip senin yanına geliyorum...

***
"Hadi be kızım!"
Son olarak çantamı elime alıp kapıda beni bekleyen ve sürekli isyan eden Bekir'in yanına gittim. "Tamam, hazırım gidelim." Dedim gülümsemeye çalışarak.
"Sonunda." Diyerek çelik kapıyı açtığında gözlerimi devirip botlarımı ayağıma geçirdim.
Aşağı indiğimizde binadan çıkıp otoparka ilerledik.
"Benim arabayla gidelim. Çıkışta yürüyerek gelebilirsin değil mi?" Dedi alayla. Onun egosunu okşamak istemediğim için sessizce kapıyı açıp arabaya bindim.
O da arabaya bindiğinde motoru çalıştırıp sitenin otoparkından çıktı.
"Kalacak mısın?" Dedim bugün de provaların olduğunu belirterek.
"İşim var. Yarışma günü gelirim."
"Bugün hocayla konuşacağım. Güzel bir şarkı buldum. Tam da beni anlatıyor." Dediğimde ufak bir kahkaha atıp bana baktı.
"Cemre acıklı şarkıların hepsi seni anlatıyor." Dedi.
"Nedenmiş o?"
"Çünkü acınası bir hayatın var. Sende tam bir yıkıksın." Bunu dedikten sonra tekrar gülüp kısa sürede geldiğimiz okulun önünde durdu.
Elimi kapıya atıp başımı ona çevirdim. "Dün saçlarımı okşarken pek öyle demiyordun da neyse." Diyerek arabadan indim. Yüzümdeki gülümsemenin yok oluşunu görmek bana yeterdi.
Çantamı omzuma asıp ilerde bana bakan Ada'nın yanına ilerledim.
"Günaydın." Diyerek sarıldığında bende ona karşılık vererek sarıldım.
"Günaydın. İyi misin?"
"İyiyim." Yüzündeki o solgun ifade pek öyle söyleniyordu ama ne olduğunu da anlayamamıştım.
"Provalar varmış yine. Müdür izin verdi, bugün isteyen herkes sizi izleyebilecekmiş." Ceketimin cebinden bir sigara çıkartıp yaktım. "Ee güzel haber. Berk'e de şov yapacak an çıktı işte." Dedim bir nefes daha çekerken.
"Berk yarışmadan çekildi." Dedi ileride oturan çocukları göstererek.
Kaşlarım çatılmıştı. Berk neden böyle dengesiz ve gelişigüzel kararlar veriyordu ki?
"İyi işte. Eğlencenin içine etmemiş olur." Diyip elimdeki sigarayı yere attım. "Sende bir haller var. Ne oldu Ada?" Diyerek Ada'ya baktığımda kaçamak bir bakış atarak Salim'i gösterdi. Yüzündeki o ifade aklıma kazınacaktı. Kırgın, üzgün ve pişman...
"Hemen bulmuş birisini." Dedi sakince. "Ben daha fotoğrafları silemedim ama o başka birisini kollarına almış."
"Onlar arkasından üzülebileceğin kişiler değil Ada. Üzme kendini, gel sana bir çay alayım." Diyerek koluna girdim. Onun yüzünde oluşan o ufak tebessüm içimi ısıtmaya yetmişti.
Benim hayatım bok gibi olabilirdi ama Ada için aynısı geçerli olmamalıydı. Salim onun hayatını mahfeden kişi olamazdı.
Kantine girdiğimizde bize bakan birkaç kişiyi görmezden gelerek arka köşedeki masaya geçtik.
"Cemre buraya oturmasak mı? Biliyorsun olay çıkabilir." Diyerek tereddütte kalan Ada'ya gözlerimi devirip çantamı masanın üzerine koydum.
"Rahat ol. Sen geç bende çayları alıp geliyorum." Diyerek onu orada bıraktım.
Kantinci abladan iki çay ve iki simit isterken yan masadaki kızların sohbetlerine kulak kesildim.
"Hayır, hayır bana baktı." Diyen kıza karşısındaki arkadaşı "Senin neyine bakacak kızım, bana baktı." Diye cevap vermişti. Gerçekten bunu arkadaşına mı demişti?
"Kader sözlerine dikkat et. Bana baktı diyorum uzatma."
"Uzatırsam ne olur? Tuvalette anlattıklarını Cemre'ye söylememi istemiyorsan sus." O Cemre ben değilimdir herhalde.
"Kes sesini!" Kızlarla göz göze geldiğimde maalesef o Cemre'nin ben olduğuma ikna olmuştum. Yine ne oluyor anasını satayım!
Masadaki kızlar gözlerini benden kaçırırken umursamadan önüme dönüp kadının bana uzattığı küçük tepsiyi aldım.
"Duydu mu acaba?" Dedi kızlardan birisi onların masasının önünden geçerken. Bunu da duymamazlıktan gelip Ada'nın yanına ilerledim. Karşısına geçip oturduğumda çekinmeden bana bakan kızları gösterip "Ne geveliyor bunlar?" Dedi.
Ada'nın da onları işaret etmesiyle kızların hepsi önlerine dönerken elimi boşver dercesine sallayıp simitten bir ısırık aldım.
"Bak ya hala bakıyorlar." Diye yüksek sesle konuşan Ada'ya bakıp sonra başımı o kızlara çevirdim.
"Anlarız şimdi." Diyerek kızlara gelmeleri için işaret ettim.
İlk başta şaşkınca birbirlerine bakıp dururlarken aralarından biri ayağa kalkınca hepsi kalkıp bizim yanımıza gelmişti.
"Ne oldu?" Dedi önümde duran kız.
"Siz söyleyin bakalım. Ne oldu?" Dedi ada arkasına yaslanıp sinsice gülümserken.
Bu gibi olayları özlemiştim. O kadar saçma olaylarla uğraşıyordum ki okuldaki kız kavgaları ve diyalogları bana çok uzak kalmıştı.
"Hiç, hiç bir şey olmuyor." Adının Kader olduğunu öğrendiğim kız ukala bir tavırla bunu söylerken ağzımdaki lokmamı yutup ona döndüm.
"Sen neyi söyleyeceksin bana?" Dedim.
"Neyi söyleyecekmişim?" Dedi beni sinirlendirecek bir ses tonuyla. İçimden sabır dilenerek vücudumu da ona çevirdim.
"Arkadaşın olduğunu düşündüğüm bu kızı tehdit ederken aklından hangi olay geçiyorsa onu." Sanırım kız bunları duyduğumu sanmıyordu. Endişeyle bir bana bir de bahsettiğim kıza bakarken Ada "Konuşsana kızım!" Diye seslendi.
"Ay kız kavgası mı? Hemde sabah sabah!" Asu'nun sesi kantinin girişinden duyulduğunda kafamı masaya vurmak ve bu sesi unutmak istedim. Lanet olası kız!
"Ah, tam da tahmin ettiğim gibi. Ada ve Cemre!" Diyerek kızların arasından karşımıza geçtiğinde Ada'ya bakıp hınzırca gülümsedim. Bana anlamayan bir bakış attığında ona açıklama yapmak yerine Asu'ya döndüm.
"Simidin yanına kaşar eksikti tam oldu." Dedim gülümsemem yüzümde yayılırken.
"Sevgilini elinden aldım, arkadaşlarını elinden aldım. Okulda bir popülerliğin kalmadı ama özgüven tavan. Gurursuz musun kızım?" Dedi kırmızı rujuyla eğip büktüğü dudaklarıyla. Gözlerimi onun gözlerinden bir an bile ayırmadan "Bendeki gururun yarısı sende olsa babanı herkesin önünde döven bir adama sevgilim diyip yanında gezmezdim." Dedim. Dediğim şey üzerine kaşları çatılırken dudağının kenarı hafifçe yukarı kalktı. "Çok büyük konuşuyorsun. O kadar emin olma." Diyerek arkasını döndü ve gitti.
"Afiyet olsun." Diyen Kader'i neredeyse unutuyorduk. "Dur bakalım!" Dedi Ada tam ben diyecekken.
"Sizin derdiniz ne? Anlatın bakalım." Dese de kızlar mırın kırın yapınca sinirle kovmuştu.
"Bunların hepsi gerizekalı anasını satayım! Bir akıllı da gelsin bizi bulsun!" Diyerek ılıyan çayından bir yudum aldı.
"Valla yıllardır beni bulamıyor." Dedim arkama yaslanıp.
"Gel bi sigara içelim. Canım sıkıldı." Dediğinde bu anı bekliyormuş gibi ayağa kalktım.
Bahçeye çıktığımızda gözümüze kestirdiğimiz ilk banka ilerleyip oturduk. Aslında ben gidip söğüt ağacının altındaki banka oturmayı teklif etmiştim ama Ada onlarla uğraşmak istemediğini söyleyerek beni vazgeçirmişti.
"Çakmak versene." Dedi hala ceplerinde ellerini gezdirirken.
Sigaramı yaktıktan sonra uzanıp onun sigarasını da yaktım.
"Berk geliyor." Dedi bakışlarıyla bina kapısını gösterirken.
"Ne olurdu şunları görmeden bir gün geçirsem." Diyerek isyan ettim. Bu dediğim Ada'yı güldürürken Bakışlarımı Berk'e çevirdim.
O çocukların yanına ilerlerken benim dikkatimi çeken şey yüzündeki morluklardı.
"Dayak yemiş." Dedim sigarayı dudaklarıma yerleştirmeden hemen önce. Ada da neyden bahsettiğimi anlamış Berk'e bakıyordu.
"Kim yaptıysa ellerine sağlık." Dediğinde hafifçe gülümsedim.
Zilin çalmasıyla bahçedeki öğrenciler yavaş yavaş binaya girerken bizde sigaraları söndürüp müzik sınıfına ilerledik.
Bizimle birlikte içeri giren birkaç öğrenci daha vardı.
Ada ön taraflarda bulduğu bir yere otururken bende sahne arkasına geçmiş müzik hocasının yanına gidiyorken arkamdan bana seslenen kişiye döndüm.
"Konuşabilir miyiz?" Dedi ben onun suratına bakarken. Berk yavaş adımlarla karşıma geçip durduğunda
"Hayır." Diyerek tekrar önüme döndüm. Sahne arkasında bizim dışımızda müzisyen arkadaşlar, müzik hocası ve müdür vardı.
Berk'le konuşmanın ne yeri ne de zamanıydı. Şuan sadece şarkıyı söyleyip bir an önce eve gitmek istiyordum.
Evet Berk her şeyi bugün anlatacağını söylemişti ama kendimde bunu dinleyecek gücü göremiyordum.
Bir yandan her şey hemen bitsin ve ne olacaksa olsun diyordum bir yandan da hiç bir seyi bilmemek en iyisi diyordum.
Bende ne istediğimi bilmiyordum ki.
"Cemre önemli, dinle." Dese de onu duymamazlıktan gelerek müdürle konuşan hocanın yanına ilerledim.
"Günaydın hocam." Dedim sahte bir tebessümle.
"Hah, Cemre bizde senin hakkında konuşuyorduk." Diyen müzik hocasına anlamayan bir ifadeyle baktım.
"Nasıl?" Dedim şaşkınca. Müzik hocası merakımın daha uzun sürmesine izin vermeden açıklamaya başladı.
"Berk yarışmadan çekilmek istediğini söyledi ve bizde bu durumu tartışıp kabul ettik. Bu durumda bütün yük senin omuzlarında olacak. Bugün iki tane şarkı söyleyeceksin. Birisi yabancı birisi de Türkçe olacak." Dediğinde derin bir nefes alıp arkamda bizi dinleyen Berk'e bakıp
"Keşke başka bir şey isteseydim." Dedim.
"Tıpkı seçmelerde olduğu gibi mükemmel bir performans bekliyoruz." Diyen müdürün bana olan güveniyle gururum okşandı.
"Şüpheniz olmasın hocam." Diyerek tekrar gülümsedim.
"Pek bi sevindin ben olmayınca." Diyen Berk'e dönüp gülümsedim. "Senin olmadığın her yerde böyleyim ben." Dedim ve göz kırptım.
"Sen arkadaşlarının yanına gidebilirsin Berk. Cemre sende gel benimle." Diyen müzik hocasını takip ettim.
"Hocam izin verirseniz ben bir şarkı seçtim, onu söyleyebilirim." Dedim. Bana umutla bakan müzik hocası sandalyeye otururken karşısındaki yeri işaret etti.
Bende karşısına oturduğumda yanımıza müzisyen arkadaşlar da gelmişti.
"Arkadaşlar bu okulumuz için çok önemli bir yarışma. Ödül sebebiyle değil, kirlenen namımızı düzeltmemiz gerekiyor. Hakkımızda o okuldan hiçbir şey olmaz denilirken kendimizi ispatlamak için bir şansımız var. Oradaki herkese güzel şeyler de yapabildiğimizi göstermeliyiz." Dediğinde hepimiz birbirimize bakıp durduk.
"Evet Cemre, bahsettiğin şarkı bize bunu sağlayabilir mi?" Dediğinde bir an şüpheye düşsem de hafifçe başımı sallayıp onayladım.
"Hocam yarışma iki aşamalı olacak demiştiniz. Şimdi Cemre iki şarkı mi söyleyecek?" Dedi gitarist olduğunu bildiğim çocuk.
"Aynen öyle. Birinci şarkıyı Cemre seçecek. İkinciyi de ben. Birinci şarkı ve ikinci şarkı uyumlu olmak zorunda değil. Jüri sese ve yoruma bakacağı için bunu fazla önemsemiyor ama biz yine de tedbirli olalım. Şarkının adı ne Cemre?"
"Christina Aguilera, Hurt." Dediğimde yanımdaki çocuk ufak bir ıslık çalmıştı.
"Yabancı. Tamam ikinci şarkı Türkçe olacak." Diyerek elindeki kağıtlarda göz gezdiren müzik hocasına doğru hafifçe eğilip "Hocam ikinci şarkı Şebnem Ferah'tan olabilir mi? Hangisi olduğu önemli değil." Dedim. Kadının her şarkısını ezbere biliyordum. Hangi şarkısı olursa olsun her birisinin altında derin anlamlar vardı.
"Tamam. Şebnem Ferah'tan olsun."
"Hangisi ama hocam?" Diyen çocuğun alnından öpmek istemiştim. Hoca da hemen söylese iyi olacaktı.
"Sabırsız olmayın. Bende onu seçmeye çalışıyorum." Dediğinde gözlerimi devirip sessizce bekledim.
"Siz sahneye çıkıp ilk şarkı için hazırlıklarınızı yapın bende o sırada diğerini seçeyim." Dediğinde hepimiz ayaklanıp sahneye ilerledik.
"Sözleri ezberinde mi?" Dedi çocuklardan birisi. Onun neci olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
"Evet." Dedim sadece.
"Hadi bakalım." Diyerek sahneye çıktıklarında peşlerinden gitmektense kenarda beklemeyi tercih ettim.

Farklıyım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin