Farklıyım Bölüm 12

332 16 2
                                    


Uyuyamamak terimini canlı olarak yaşıyordum. Sağa da dönsem sola da dönsem bir türlü uyuyamıyordum. Başkasına ait bir yatakta yattığım için değildi, duvarda asılı olan fotoğraflar yüzünden uyuyamıyordum. Beynimi ele geçiren merak duyguma yenik düşerek üzerimdeki örtüyü itekledim ve ayağa kalktım. Duvarlara bakmamaya özen göstererek odadan çıktığımda geldiğim gibi koridorda ilerleyip ışık yanan ve ses gelen tarafa yöneldim. Tahmin ettiğim gibi televizyon karşısında oturuyordu. Bana verdiği pijamalarla komik durduğumun da farkındaydım. Şu halimi görmezden gelerek yanına ilerledim. Geldiğimi fark edip oturuşunu düzelttiğinde kapının pervazına yaslanıp bir şey söylemesini bekledim. Aptal mıyım ne? Benim söylemem gereken şeyler vardı. Bunun beynime idrak etmesini bekleyene kadar Berk konuşmuştu bile. "Tuvalete mi gitmen gerekiyor?" dedi. Sonunda çocuğa bunu dedirtmiştim. Olduğum yerde kıvranarak düşünürsem böyle de yanlış anlaşılırdım işte. "Hayır, o fotoğraflar ne zaman çekildi?" dedim asıl merak ettiğim soruyu sorarak. "O gün çekildi." Demek her günümü izlemişti ha? "Sebep? Sapık mısın?" Ellerini dizlerine bastırarak ayağa kalktığında ürpermiştim. Bir adım geri gittiğinde bakışları değişti birden. "Benden korkuyor musun yoksa?" dedi. Sesi şaşırmış gibiydi. Şu durumda korkmasam haksız deli derlerdi. Cesur olabilirdim ama o kadar da değildim. "Cevap bu değil." dedim asıl konuyu hatırlatarak. "Bilerek mi beni buraya getirdin?" Yanımdan geçip içeriye gittiğinde peşinden takip ettim. Gece saat kaç olmuştu bir gram uyku yoktu gözümde. Onda da olmadığı belliydi. Yatak odasına ilerlediğini anladığımda koşar adımlarımı kesip sakince ilerledim. Odanın ortasına geçtiğimizde eliyle yatak başının olduğu duvarı gösterdi. "Buradakiler geçen yılın sonlarında, babanın seni yanına aldığı zamanlar." Sağda kalan duvarı gösterdi, "Buradakiler bu yıl buraya taşındığınız zamankiler." ve soldaki duvar. "Burada da babanın cenazesinden sonraki zaman." Arkamızdaki duvara dönüp baktığımda ise iki çocuğu görüyordum. "Bunlar seninle alakalı değil." dedi ve bana döndü. "Sapık olduğumu falan düşünme sadece aşığım. Benden korkma sana zarar verebilecek, seni üzebilecek son kişi bile değilim. Seni bilerek getirmedim buraya, götürecek başka yerim yoktu." Kendi etrafımda dönerken duvarda asılı olan fotoğraflarıma bakıyordum. Berk beni korkutmayı başarmıştı. Sağdaki duvara yaklaşıp babamla çekindiğimiz boy boy fotoğraflara baktım. Ne de güzel çıkmıştık yakışıklı babamla. "Sen beni seviyordun yani? Hep." Sesim boğuk çıkmıştı. Kafamı arkaya çevirip Berk'e baktığımda yanıma gelip sol elimi tuttu. "Sen daha beni tanımıyorken ben seni ezberlemiştim." daha ne denirdi ki bu lafa. Doğru, ben hala tanımıyordum onu ama duruma bakılırsa o iliklerime kadar biliyordu beni. Elimi havaya kaldırıp göğsüne koydu. "Nasıl oksijene ihtiyaç duyuluyorsa öyle ihtiyacım vardı sana. Batağın içindeyken çektin kurtardın beni." Gözlerimi kapatıp bu anın büyüsüne teslim oldum. Kollarıyla bedenimi sardığında ona göre çelimsiz kalan kollarımla beline sarıldım.

Sarılmak iyi gelir derlerdi de inanmazdım. Şuan bulutların üzerinde gibi hissediyordum kendimi. Gözlerim de kapalıydı ya rüyadaydım sanki. Beni gerçek hayata döndüren şey ise yine o mükemmel ses olmuştu. "Biz olduk artık. Ayıramaz kimse bizi, ne sen ne de ben bitti demeyeceğiz." Kollarımı gevşetip geri çekildiğimde kafamı yukarı kaldırıp yüzüne baktım. "Öyle demedin ama, bitti işimiz dedin." Bu cümleyi kurduktan sonra kendimi küçük bir kız çocuğu gibi zannetmiştim. Eğilip alnını alnıma bastırdı. "Anlaşmanın bittiğini söyledim ben. Şimdi gerçek bir ilişkiden bahsediyorum. Bitmesini istemediğim bir ilişkiden." Alnıma bir öpücük kondurduktan sonra sıkıca sarıldı. Bu içimdeki duygu da neydi böyle? Birisine güvendiğim zaman oluştuğunu biliyordum. Berk'e gerçekten güveniyor muydum yoksa? "Zaman lazım o dediğine. Öyle şıp diye olur mu hiç?" Güvenmekten korkuyordum ama. Olacak mıydı? "Ne zaman dersen o zaman." Tekrar kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Bekler misin ki?" dedim. Bu cümleler de hep bir çocuksu ifadeden ibaretti. "Beklerim tabi. Bu kadar zaman bekledim." Hiç sıkılmamış mıydı gerçekten. Halbuki ne kadar sıkıcı bir insan olduğumu bilirim ben. Çevresinde o kadar kız varken neden beni beklemişti ki? "Şimdi uyu sen." dedi yatağa yöneltirken. İtiraz etmedim. Üzerimi örttükten sonra aynı şekilde eğilip alnımdan öptü. Bir şey söylemeden odadan çıktığında afallamıştım. Ne olmuştu az önce?

Farklıyım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin