Episode Thirty Five

4.7K 239 312
                                    

Dikkat! Bu bölüm hunharca oppacılara söven bir kıza ithaf edilmiştir!
  
Betty_bettly

Lalisa

"Ya Lisaşkım yolu uzattıkça uzatıyorsun vallahi 2 saate gideceğimiz yolu 4 saate gideceğiz. Ve daha 1.5 saat gittik."

"Ya! Gerginim gergin niye kimse beni anlamıyor."

"Ya güzelim ne var bunda bu kadar abartılacak."

"Hele sen hiç konuşma habeş maymunu. Öyle dan diye söylersen kız gerilir tabii. Yok anam yok odunsun sen."

Busana doğru tüm cemaat yola çıkmıştık. Ama ben daha geç gitmemiz için yolu uzatıp duruyordum. Jungkook ise hiç bir şey demeyip dediklerime uyuyordu. Suga ise arkada her zamanki yaptığı işi yapıyordu. Saydırıyor işte.

"Bak oğlum, bak evladım, bak maymunun götü. Bu senin bir anda söylemen şeye benzedi. Anne ben evlendim, gibi oldu."

Jungkook güldü ve bir saniyeliğine arkasına döndü. Ben ise hemen çenesinden tutup önüne döndürdüm. Bugüne kadar kaza yapmadığımız için baya dua etmem gerekiyordu.

"Diyelim mi öyle hyung? Anneme."

Hiç bir şey demeyi tercih etmedim ve kollarımı göğsüme bağladım. Yoksa bu gidişle ben ya sinir hastası olacağım, ya da onlar hastaneye ben hapishaneye gidecektim.

"Hee diyelim. Kadının bir kalbi var onu da inme insin. Tövbe."

Bıkkınlık ile bir nefes verdim ve arkaya döndüm.

"Yok en iyisi şey desin Jungkook; Anne biz kaza yaptık, Suga'nın dili tutuldu. Lisa sinir hastası oldu çıldırdı, bende burada üç buçuk atıyorum. Nasıl olur?"

İkisi de gülmeye başladığında ben sinirle önüme döndüm. Jungkook gülmesini en son bastırdığında dizimin üstünde olan elimi aldı ve kendi elleri arasına kenetledi.

"Korkuyor musun?"

"Ya çok korkuyorum. Siz beni burada bırakın gidin olur mu? Ciddi söylüyorum. Lisa'yı unutmuşuz dersiniz he?"

Jungkook daha çok gülmeye başlayınca araba bir sola kayarmış gibi oldu. Hemen direksiyona atladım ve tuttum.

"Hee öyle deriz. Adıl kızı unuttuk, diğer yengeleri unutmadık deriz."

Cama dönüp kafamı yasladım. Kötü düşünmekten kendimi alamıyordum. Ya annesi beni sevmezse? Ya istemezse? Eğer istemezse hayatta bırakmazdım Jungkook'u. Valla bırakmazdım. Giderdim hemen anında bir yıldırım nikahı kıyardık. Hiç bir şey diyemezdi o zaman.

"Gerilme gerilme. Annem seni tanıyor. Aynı şekilde babam da."

Hışım ile ona döndüm. Gözlerim büyümüştü. İyi de nereden?

"Pardon?"

"Tanıyorlar işte güzelim seni. Sende onları tanıyorsun desem ne olur kim bilir? Belki hatırlamıyor olabilirsin ama."

Biri bana ne olduğunu söyleyebilir mi? Biri beni aydınlatsa iyi olur çünkü şu durumda hiç bir şey anlamıyorum da.

"Nasıl ya?"

Bana dönüp göz kırptı.

"Gidince anlarsın. Hem gerilmene de gerek yok. Annem seni gördü ve çok seviyor."

"Jungkook benim şu durumdan bir şey anlamadığımın farkındasın değil mi?"

Kafa sallayarark beni onayladı. Ağzının ortasına bir tane çakasım geldi nedensizce.

Burning Passion / LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin