Episode Five

8K 443 444
                                    

Tanrı aşkına bu çocuk neyin peşindeydi? Bu mesaj neyin nesiydi? Yaklaşık 5 dakikadır bu mesaja bakıyordum. Parmaklarımı oynatıp önce Jungkook'un adını kaydettim ve daha sonra parmaklarımı oynatıp ona mesaj yazmaya başladım.

Lalisa: Ne diyorsun sen ya? Ne dediğinin farkında mısın yada?

Aradan bir kaç saniye geçti ve mesaj geldi.

Jungkook: Evinin konumunu atacak mısın artık? Yorma beni hadi.

Lalisa: Sen beni deli etmek için mi doğdun çocuk! Git işine kendine başka uğraşlar bul mümkünse. Bak Yeri açmış kollarını seni bekliyor onla uğraş.

Jungkook: Zor yolu seçtin Lisa. Bekle.

Ne demeye çalışıyor bu? Aman ne diyorsa desin, umurumda değil şahsen.

15 Dakika Sonra

Kapı çaldığında televizyonun kumandasını bıraktım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı açtığım an gözlerim büyüdü ve tam suratına kapıyı kapatmayı düşünüyorken ayağını araya koymuştu. Çünkü gelen kişi Jungkook'tu!

Ben sırtımı kapıya verdiğimde her ne kadar kapatmaya çalışsam da o kaslı cüssesi ile bir itme ile kapıyı sonuna kadar açtı. Haliyle bende birazcık yere doğru uçtum.

''Ya sen manyak mısın çık git evimden sapık var diye bağırırım ona göre.''

Kapıyı kapatıp yerdeki bana elini uzattı. Bir eline bir ona bakarken elini teğet geçip yerden destek alarak ayağa kalktım. Ağzında çarpık bir gülüş belirdi ve doğruldu.

''Hoş buldum Lisa. Beni bu kadar güzel karşıladığın için teşekkür etmek istiyorum. Her gelen insana böyle mi davranırsın?''

Kaşlarım çatık ona bakmayı sürdürdüm.

''Sana özel bir durum.''

Salona doğru ilerlemeye başladığında yanağımdan makas aldı.

''Bende öyle düşündüm.''

Şaşkın bir şekilde arkasında kaldığımda ayaklarımı hareket ettirip salona doğru ilerledim. Girdiğimde ise bacaklarını açmış, dirseklerini ayaklarına doğru yaslamış ensesine masaj yapıyordu. Üstünde mavi bir pantolon, mavi ceket ve düz beyaz bir gömlek vardı. İnkar edemeyeceğim ama mavi üstünde mükemmel durmuştu. Hemde saks mavisiydi.

''Esrarengiz Kasaba. Zevkine bayıldım."

Gözlerimi devirip televizyonu kapattım.

''Hoşuma gidiyor sadece. Ayrıca ben sana niye açıklama yapıyorum ki."

Jungkook koltukta daha çok yayılarak bir bacağını diğer bacağının üstüne attı ve konuşmaya başladı.

''Sevgilin olduğum için olabilir.''

''Ne diyorsun sen ya ne sevgilisi!''

Bir hışımla ayağa kalktım ve onun önüne geldim. Jungkook bakışlarını biraz yukarı kaldırdı.

''Bana lazımsın Lisa ve bende seni alıyorum. Hepsi bu.''

Söylediği şey ile resmen beynim döndü.

''Oyuncak mıyım ben veya bir mal mıyım kullanıyorsun beni! Sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun? Senin sevgilin hayatta olmam ben. Ölürüm daha iyi be. Sen ne aşağılık bir herifsin. Ukala, kendini beğenmiş. Her kızı tavlayabileceğini sanıyorsun ama yanılıyorsun Jeon Jungkook. Ben- ''

Cümlemi daha bitiremeden ayağa kalktı ve beni duvar ile kendi arasına sıkıştırdı. Boynundaki damarlar seğiriyordu. Kendini frenlemeye çalıştığı belliydi. Açıkçası korkuyordum ama belli etmemeye çalışarak vücudumu ve kafamı dikleştirdim.

Burning Passion / LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin