On Altı - Göğüs Kafesinde Kanat Çırpan Şâd Kelebek

3.8K 164 96
                                    

Melek Mosso, Vursalar Ölemem.

-16-

Göğüs Kafesinde Kanat Çırpan Şâd Kelebek.

Tek kişilik bir masaldı hayatım. Kötü başlamıştı, aynı şekilde de ilerliyordu. Günler, duygularıma iğneler batırırken onların kanamaması için var gücümle uğraşıyordum. Birçok acıya tanık oluyordu gözlerim, yine de en büyük acıyı kendinde buluyordu yüreğim.

Bu zamana kadar aşk, bence acının eş anlamlısıydı. Bir yerde aşk varsa, elemin olmaması olanaksızdı.

Bir gün acımasız masalıma, merhametli adamım adım attı. Adımlarının altından gül tohumları bıraktı bastığı yerlere. Artık hayatım, her ne olursa olsun, gül bahçesiydi. Varsa, yanımdaysa kimse beni ayıramazdı ondan. Zira göğünden asla kopmayan yıldızlar gibi, sevdâmı yaymıştım göğsümün boşluklarına.

Karşımdaki kızgın bir o kadar da üzgün duruşuna, duyduğu sözlerin etkisinin olduğunu biliyordum. Benim de ondan farkım yoktu. Henüz konuşamamıştım Yaman'la evlenmeyeceğimi ailemle. Onların böyle bir işe kalkışacağını kestirememiştim.

Korumacı tavırlarının neden bu adama işlemediğini sorgulayıp duruyor, bir cevaba ulaşamıyordum. En başında bana sormadıkları için söylemeye çekiniyordum istemediğimi. Sanki ben konuşursam, susturup kendi bildiklerini yapacaklardı. Tanıyamıyordum onları ve yaptıklarının nedenini anlamakta zorluk çekiyordum.

Âsaf'ın ağzında kalan lokmayı yuttuğunu, adem elmasının ağır çekimde hareketinden anladım. Elindeki parçayı da bitirdikten sonra bir daha elini sürmemişti yemeğe. Benim iştahım da Lütfiye teyzenin sözleri üzerine bir de Âsaf'ın asık yüzüyle kesildi. Sıkıntıdan karnıma ağrılar girince çareyi tuvalete gitmekte buldum.

Eftelya'nın kulağına eğilip "Benim tuvalete gitmem gerekiyor," diye fısıldadım.

"Tamam canım, git sen," dediğinde, ona söylemenin verdiği güvenle ayaklandım. Kimseyle göz göze gelmemeye özen göstermiştim.

Etrafı süzerek lavaboların yerini görmeye çalıştım. Aynı zamanda yürüyordum da. Az ötede kırmızı ve küçük bir yer gördüm, adımlarımı oraya varmak adına attım. Ulaştığımda etraftaki kalabalığı aldırış etmeden girdim içeri.

İşim bittiğinde ellerimi yıkamak için musluğa yanaşmıştım. Açtığım musluğun ardından sıvı sabundan dikkatlice avucuma aktarıp güzelce köpürttüm. Köpüğün ellerimi birbirine sürttükçe derimden sıyrılışını seyrettim. Temizlendiğini hissettiğimde başlığı indirdim. Saçlarımın firar eden tutamlarını ıslak elimle dizginlerken yüzüme bakıyordum. Bir yanım delicesine mutluydu, diğer yanımsa kendine acı çektirmeye bayılıyordu. Gelişiyle tüm gelmeyişlerini silen sevdiğimde, bir şeyler vardı çünkü. Hep durgundu, sessizdi. Ondaki bu hüzne kılıf uyduramıyordum. Güzel gecelerinde barınan, acı siyahın sebebini bilmiyordum.

Âh sevgilim, ne zaman ruhuna dokunabilecek, ruhumun kesikleri sevdânla sarılmış elleri?

Gömleğimin kırışıklığını düzeltebilecekmiş gibi aşağı doğruyu sündürdüm. Adımlarımı  piknik yaptığımız mevkiye dönmek maksadıyla attım.

GÖĞÜN ACI FERYÂDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin