MULTİ KAĞAN YALINOĞLU VE OĞLU DOĞAN
Sinirli adımlarla sorgu odasına girdiğimde mert ve deniz olduğu yerde sıçradı arkamdan gelen sedef abla ve ahmet abi gülmemek için kendini zor tutarken üstümdeki elbiseye kısa bir bakış atan mert kaşlarını çattı adama bak ben onun için kuaförden çıkıp buraya geliyim beyefendi kaş çatsın denizin önündekş dosyatı alıp ahmet abiye verdim bir süre inceleyip bana döndü
"Zor gibi duruyor biliyorsun"
Kafa salladım bugün mirayın düğnü vardı ve ben mert beyi karakoldan topluyordum hah tesadife bakın ki sekreterimde onun yanında karakoldaydı gelen amirle baş selamı verip derin bir nefes aldım
"Ben avukat Simay Yalınoğlu buda avukat arkadaşlarım Ahmet ve sedef"
"Simay hanım karşı taraf şikayetçi 1 kişi olsa ikna edebilirdim belki ama 5 kişinin birini bile ikna etsem diğerlerinin olmucağına eminim"
Şaşkın bakışlarım merte dönerken omuz silkip arkasına yaslandı bu çocuk tek başına 5 kişiyi mi haşat etmişti yani
"Bakın yaklaşık 40 dk sonra ikizimin düğnü var ve ben merti burdan çıkarıp oraya götürmem lazım karşı tarafı halledebilirz para cezasına çevirme ihtimalimiz olduğunu biliyorum izniniz olursa onlarla görüşmek istiyorum"
"o elbiseyle o itlerin karşısına çıkamazsın abla eniştem nasıl izin verdi senin bu elbiseyi giymene"
Polis bile şaşkınca merte bakınca gözlerimi devirdim savaştan elbise için yemediğim azar kalmamıştı ama zar zor onu ikna etmiştim üstüne bide babamlar vardı ama onlarıda halletmiştim bide bu oduna hesap vericek değildim tabikide sorgu odasından çıkıp koltukta oturan kağan abim ve savaşa baktım ikiside ayaklanıp yanıma geldiğinde şuan çok komik bir durumda olduğumuzun farkındaydım ben abiyeyle abim ve savaş takım elbiseyle karakoldaydık tabiki bir diğer takım elbiseli kardeşimi unutmayalım onun yanında oturan sekreterime ne demeli bunlar daha 5 gündür tanışıyorlar ne bu samimiyet abi
"Noldu güzelim"
"Abi karşı tarafla konuşucaktım ama mert birazcık kudurdu siz hallede bilirsiniz bence"
İkiside kafa sallayıp polisle beraber bir odaya girdi 10 dk sonra ise hep beraber karakoldan çıkmıştık sedef ablaya dönüp gülümsedim
"Abla yordum sizide kusura bakmayın lütfen siz kalan işlemleride halleder şirkete geçersiniz"
İkiside kafa salladığında onlarla vedalaşıp kağan abimin jipine bindim denize telefonumu verip makyaj çantamdan rujumu çıkartarak hızlı bir şekilde sürdüm
"Abla taş gibisin"
"Kes sesini deniz seninle ayrı görüşücem"
Dudaklarını dişleyio önüne döndüğünde gözlerimi devirmeden edemedim otele geldiğimizde hızla aşağı indim kapıda ki magazinciler nerden öğrendiler hiçbir fikrim yok merte sorular yağdırırken biz içeri kaçabilmiştik şükür ki kapıda misafirleri karşılayan annemle babam bize bakıp kaşlarını kaldırdı ikisinide sarılıp savaşın ananesinin elini öptüm oda yanaklarımı sıktığında acıyla yüzümü buruşturdum buselerin masasına oturup mirzaya selam verdim onda da tam bir ağa tipi vardı sert bir mizacı vardı ama busenin yanında böyle değildi insan sevdiğinin yanında bir farklı oluyordu işte erkekler iş konuşmaya başladığında ben mirayla berke bakıyordum ikiside aşkla birbirine bakıp dans ederken fotoğraflarını çektim çok tatlılardı ama ya dansları bittiklerinde çalan oyun havasıyla kahka atıp ayağa kalktım miray karşıma geçtiğinde oynamaya başlamıştık bile
......................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMALI EVLİLİK
Teen FictionKendini mesleğine adamış hayatındaki zorlukları kenera bırakmış doktor BEREN ATEŞ Karanlığın efendisi yer altının korlulu rüyası adı duyulsa bile düşmanı titreten bir adam ARSLAN YALINOĞLU namı diğer ATEŞ