Ellerimde ki kana bakarken kaç saat geçtiğini bilmiyordum bile bu çöktüğüm yerden ne kıpırdamış nede bir tepki vermiştim üzerimdeki gelinliğimde bulunan kanlar kurumuştu bile çoktan o kanlar bile kurumuştu ama savaş ordan çıkmamıştı kalbinin atmadığını duyduğumda benimde kalbim atmayı bırakmıştı onun nefesinin kesilme düşüncesi hızla iki yana salladım başımı ordan çıkmak zorundaydı o deniz gözlüsünü bırakmazdı ki yapamazdı bunu mirayın yanında duran telefonunu alıp İnstegrama girdim savaşla olan öne çıkarmama girip gülümsedim en son koyduğum fotoğrafla gözlerim dolarken ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamadım ikimizin nikah günü çekilmiş bir fotoğrafıdı ortamızda duran alparslanın yanağını öpüyorduk ikimizdek"Oğlumuzu babasız büyütemem bizim için çık ordan lütfen"
Yavaş bir şekilde ayağa kalkarak gözlerimle etrafı taradım babamın kucağında olan oğlum masum bir şekilde bana bakıyordu içimde ki sıkıntıya engel olamazken yavsş adımlarla ona yürüdüm ona yaklaştığımı anlayan oğlum anne diyerek kollarını bana uzattığında onu kucağıma alarak kafasına öpücük bıraktım
"Baban bizi bırakmaz demi paşam"
Oğlumla beraber ameliyathanenin önünde durup derin bir nefes aldım çık be adam ordan çık
"Hocam kalbi durdu"
İçerden gelen sesle bir iki adım sendelendim yanımda duran dayım alparslanı hemen kucağımdan kaparken kağan abim ellerini belime dolamıştı dizlerimin üstüne çökerken ellerimi yere vurdum
"Gidiyor sevdiğim adam gidiyor babaaa birşey yap nefes alamıyorum baba nefes alamıyorum"
Abimi itip hızla ayağa kalktım annemin ameliyata girerken düşürdüğü kartı kapıya okutarak içeri girerken arkamdan bağıranları umursamadım gelen seslere odaklanarak oraya doğru adımlarken sedyede boylu boyunca uzanan savaşı görmemle durdum kalbi atmıyordu gidemezdi gitmemeliydi
"Simay hadi güzelim gel işlerini yapsınlar"
"Baba öldü"
"hadi meleğim gel"
Kafamı iki yana sallarken gözlerimin kararmasıyla sıkıca tutundum babama duyduğum son şey annemin ağlayarak ölüm saati demesiydi
......................................................................
Üzerime geçirdiğim eşortman takımlarını umursamadan odadan çıktım yan odada uyuyan oğluma kısa bir bakış atarak aşağı inip annemle babama çıktığıma dair bir iki şey zırvaladım kapıda beni bekleyen arabaya binerken derin bir nefes aldım bunu şu sıralar çok sık yapar olmuştum savaşın yanında olduğumda onunla saatlerce konuşuyordum bugünde ona en sevdiği kitabı okucaktım 4 gündür yoğum bakımdaydı 2 gün önce ise normal odaya almışlar uyanmasını bekliyorlardı
"Simay Hanım geldik"
Hiçbirşey demeden arabadan inerek hastaneye girdim 3.kata çıkıp savaşın odasına girdiğimde yatağın boş olmasıyla sertçe yutkundum nolmuştu savaş nereye gitmişti elim korkuyla kalbime giderken belime sarılan kollarla çığlık atacağım sırada ağzım kapanmıştı
"Şş karıcım benim"
6 gündür hasret kaldığım sesi duymamla göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı bile hızla savaşın elinen kurtularak ona doğru döndüm üstünde bir gömlek kot pantolon vardı saçlarını da yıkamıştı sadece 1 saatliğine ayrılmıştım burdan ne zaman uyanmış toparlanmış banyo yapmıştı doktorlar buna nasıl izin vermişti
"Sen sen manyakmısın neden kalkıyorsun yataktan savaş ya birşey olur-"
Sözümü bitirmeden dudaklarıma kapanan dudaklarla ağlamam dahada şiddetlendi yaşıyordu karşımdaydı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMALI EVLİLİK
Genç KurguKendini mesleğine adamış hayatındaki zorlukları kenera bırakmış doktor BEREN ATEŞ Karanlığın efendisi yer altının korlulu rüyası adı duyulsa bile düşmanı titreten bir adam ARSLAN YALINOĞLU namı diğer ATEŞ