satenlerin arasına karışan güz

470 47 75
                                    

birinin size sığınması tuhaf bir duygu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

birinin size sığınması tuhaf bir duygu. kollarınızın arasında nefes aldığına şahit olmanız paha biçilemez bir şaşkınlık silsilesi yaratıyor üzerinizde. bunca zaman çok can yaktım, yıktım. benliğimi unuttuğum sayısız anlar oldu. ancak hiçbiri şu anda sol avucumu küçük elleriyle sıkıca tutan gri kadar etkilemedi. beni tamamen mi parçalıyor yoksa asıl olanı dışarı mı vuruyordu çözemiyordum.

onun hakkında hiçbir şey bilmediğimi biliyorum sadece. en kaybolduğum zamanda karşıma çıkmış, bir sokak köşesinde hıçkıra hıçkıra ağlarken bulmuştum sesini. karşısında iri simsiyah bir köpek, salyalarını akıtarak onu izliyordu. gri ise gitmesi için resmen yalvarıyordu. köpekten korkuyor, korkusuna bir adım atamayıp o sokaktan kurtulamıyordu. işte o gece, beynim tüm çarklarını çevirirken bir başka yıkımdan dönüyordum. ona rastladığım sırada keyif sigaram dudaklarımda, kemikli ellerim arasında çevirdiğim çakım yine en güzel konumunda dönüp duruyordu.

bir an önce köprü altına ulaşmaktı amacım. ancak beni yolumdan alı koyan korku dolu iniltilerle yönümü değiştirmiş ve onu pembe kapşonlusunun içinde, korkakça sindiği çöp bidonunun köşesinde bulmuştum.

gece siyahı köpeğin tek amacı yabancı gelen insanı çöpten uzaklaştırmaktı belli ki. çünkü gri, onun yemek bulma umudunun önüne oturmuş ve fark etmese de aç köpeği korkutmuştu.

yanına ulaştığımda önce köpeğin yumuşak tüylerini okşayıp biraz da olsa ondan uzaklaştırdım.

gri ise uzaklaşan köpekle eş zamanlı olarak koşarak kaçmıştı çöp tenekesinin dibinden. onun kısa bacaklarıyla topuklarına vura vura koşuşunu izledim. bu beni keyiflendirmişti, öyle ki pembe kapşonlusunun içinde tam bir pamuk şeker edasıyla sokak arasında koşan bir çocuk düşünün, sevimliydi işte.

köpeği okşamayı bıraktığımda hızla çöp kutusunun içine atlamış ve kendine yiyecek birkaç parça bulmak adına haşmetli bir kavgaya girmişti poşetlerle. sonuna gelen sigaramı ayak ucumla söndürüp sokaktan çıktım.

köprü altına varana kadar bir sürü şarkı mırıldanmıştım. o yüzdendir ki keyfimden uçan aklım fark edememişti peşimdeki adım seslerini.

kwang' ın uyurken baş ucuna bıraktığım şekerlemelerle kırık masamın arkasına geçtim. ilk nefes sesini o sırada fark etmiş ve çakımın ucunu açıp saniyeler içinde arkamdaki bedenin boynuna dayamıştım.

pembe kapşonlusunun içinde korkudan irileşmiş, çipil çipil gözleriyle bana bakıyordu küçük.

boynundaki soğuk metalin ucu incecik çizmişti tenini.

"canımı acıttın." diye fısıldadı çekingen ve korkak sesiyle.

"sen de kimsin?" çakımın ucunu tenine biraz daha bastırdım. başındaki kapşon kafasını geri itmekten dolayı düşmüş, çikolata kahvesi dalgalı saçları alnı üzerine dökülmüştü. o güzeldi, öyle güzeldi ki bu pis yere hiç yakışmamıştı.

weakened. jackbum✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin