dokunmayın ona kırılgan bu ara

346 39 398
                                    

elinizi uzatsanız yakalayacağınız gerçekleri görmekten korkar oldunuz mu?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

elinizi uzatsanız yakalayacağınız gerçekleri görmekten korkar oldunuz mu?

nasıl bir bok çukurunun içinde debelendiğimi biliyordum fakat debelenmelerimin arasında çıkış için uzatılan ipin ucunun dengesiz bir taşa bağlı olduğunu bilmiyordum.

defalarca bir anda kalmak kavramını şu anki zaman dilimim için kullanabilirdim. elimde değildi, tepki mekanizmalarım, düşünen lobum, hareket sistemime giden tüm sinirler o sırada devre dışı kalmıştı.

sadece, sadece gözlerimin önüne düşen görüntü tek kanadı açılmış mavi gövdeli kuş dövmesinden başka bir şey değildi.

dudaklarım üzerinden ayrılan sıcaklık ve görüş açıma giren kahveliklerle transtan çıkar gibi olmuştum.

grinin elleri ensemi sarıp nemli dudaklarının üstünü küçük diliyle turladığında yutkundum. hayır, bu yutkunuşum etkilendiğimden değildi, sindiremediklerimdendi.

onun gri oluşundan bile şüpheliydim artık.

kızarık yanaklarıyla dizlerimin üstünden kayıp tekrar yanımdaki boşluğa oturduğunda başını omzuma bastırmıştı.

"bunu yaptığıma inanamıyorum." diye mırıldandı. dudakları kulağımın hemen altında olmasa yüksek sesli müzükten asla duyamayacağım bir tondaydı mırıldanışı.

"bu gece karanlığında uyuya kalmak istiyorum hyung, köprü altına gidelim mi?"

omuzlarımı titreten bir kıkırdama döküldü dişlerim arasından. yanan göz altlarımdan bihaber bir süre daha devam etti titremelerim.

cevap bekleyen bakışlarını sol profilimde hissetmek ciğerlerimdeki sıkışmayı arttırırken başımı ufak suratına çevirdim. göz teması kurmadan yalnızca pembeleşmiş yanaklarını izliyordum.

"bu gece karanlık tek kişilikmiş," diye mırıldanmamın ardından omzumdaki başını umursamadan yerimden kalktım. masanın üzerindeki sigara paketini tekrar cebime yollarken o da ayaklanmış, birkaç saniye içinde bende değişen şeyin ne olduğunu hareketlerimden anlamaya çalışıyordu. ceketimi düzeltip "şimdi gidiyorum." dedim.

"nereye, beraber gidelim hyung!" telaşlı sözlerinin arasında bileğimi kavrayan esmer eli sakince tenim üzerinden ayırdım. "sonra jackson, sonra." derken refleksle gözlerinin içine bakmış ve içimdeki yıkımın ön gösterimini ona sunmuştum.

ismini vurguladığımda afallayan suratını daha fazla izlemeye dayanamadım. kuşun mekanından ayrılırken onu yuvanın içinde bıraktığımın farkındalığı omuzlarıma ağır gelmiş, yarı yolda telefonumu çıkartarak adımlarımı değiştiren bir mesaj atmıştım.

kime: ahn hye jin

corby.

kuşun adamlarından biri, en kısa zamanda hakkında toparlayabileceğin tüm bilgileri istiyorum güzelim.

weakened. jackbum✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin