kötüyüm galiba, bir ismi olmak zorunda

394 32 372
                                    

yn: huh, uzun zaman oldu... bu yüzden upuzuuun bir bölümle geldim.
bölüm açıklamalar dışında tam 6.5k, herkesten yorum bekliyor ve hayalet okuyucu istemiyorum.
bir de bölümü düzgün şekilde kontrol edemediğimi bilmenizi isterim, hatam varsa affola
*iyi okumalar*

 bir de bölümü düzgün şekilde kontrol edemediğimi bilmenizi isterim, hatam varsa affola*iyi okumalar*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jaebum

ruh.

etrafımda gezinen ruhun varlığını hissedebiliyordum.

yüzümü yalayıp geçen rüzgarda, sarsıntı yüzünden sert bir zemine çarpan kafamda, hareket ettiremediğim ellerimde ve ağır ağır açılıp kapanan göz kapaklarımda.

bilincimin yarı yarıya gidik olduğu kısımda acıdan başka bir şey hissedememiş ve üzerime çöken karanlığı kabul ederek uzun bir süre arafta asılı kalmıştım.

göz kapaklarım zamk gibi yapıştırıldığı yerden sonunda ayrılabildiklerinde kendimi bir mahzende buldum.

şarap mahzeni.

ellerim, omuz köklerimi çıkartacak kadar gergince bir halatla oturduğum sandalyenin arkasına bağlanmış, ayaklarım ise tahta bacaklara sıkıca tutturulmuştu.

hepsinden öte cılız bir şıngırtı sesi neredeyse karanlık olan mahzeni doldurduğunda ağrıyan başımı görmezden gelerek sese döndüm.

ahn hye jin, beklenmedik bir anda beklenmedik bir halde karşımda ince bilekleri su borusuna kelepçelenmiş bir şekilde yerde oturuyordu.

uzun saçları arasından eğdiği yüzünü açığa çıkardığında gözlerimiz buluşmuş ve o açık kaşından çenesine kadar uzanan kanı umursamadan "selam kaçak!" diye şakımıştı.

sırtını yaslandığı fıçıya biraz daha bastırdı. şaşkınlıktan bocalayan suratımı bir türlü toparlayamadım, o ise bu halime acı ve keyifle karışık güldü ve bileğindeki kelepçeyi bağlandığı demir boruda şıngırdatarak devam etti. "güzel enselendik."

"hye jin?"

"evet, evet benim." gözlerinde kalan saf acıyla dudaklarında ki gülüşü sildi.

"senin burada ne işin var?"

kısaca omzunu silkti -yüzümde gezinen küçük gözleri endişeyle kıvrılmış ve topuklarından destek alarak kendini yan dizilmiş fıçılardan birine yaslamıştı-

"hard diski çaldığımı öğrenmişler, gecenin bir köründe evimi basıp her yeri aradılar."

"nasıl?" dedim. o dudaklarını çiğnemeye başlayıp sessiz kaldığında sorumu yineledim.

weakened. jackbum✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin