İYİ OKUMALAR :)
Penceremden giren güneş ışığı yüzünden rüyamdan uyandım. O güneşin kaç kilometre uzaktan, tam gözüme gelmesi tesadüf mü?
Esneyerek yatakta oturur pozisyona geldim. Odaya anlamsız bakışlar attıktan sonra ayağa kalktım. Bugün moralimi hiçbir şey bozamazdı. Hâla yaz tatilindeydik. Herkes tatilleri sever. Derslerden, sınavlardan, öğretmenlerden uzak olmak. Ama okulların açılmasına çok az kalmıştı. Yaz boyunca sadece bir-iki hafta yazlığa gitmiştim. Yaz boyunca spor yapmak dışında pek eğlendiğim söylenemez. Sakin bir yaz tatili. Ve evet, lise sona gideceğim. Aynı okulda ve aynı arkadaşlarımla birlikte olacağım için pek heyecanlı da değilim. Diğer senelerden farklı olacağını sanmıyorum.
Odamdan çıktıktan sonra tuvalete ilerledim. Bütün gün boyunca yatağımdan hiç çıkmadan, çikolata yemeği ve yabancı dizi izlemeyi düşünüyorum. Tatiller bunun içindir.
Aynanın karşısında durup kendime baktım. Saçlarım yatakta sağa-sola dönmekten dolayı karışmış haldeydi. Bunda yataktan düşmeminde payı büyük. Evet, bende geceleri deli gibi uyuyanlardanım.
Yüzümü yıkadıktan sonra merdivenlere yöneldim. Haftada en az iki kez burdan düşmezsem olmaz. Kendime sakar değil de, dikkatsiz demeyi tercih ediyorum.
Salona baktıktan sonra mutfağa girdim. Evde kimse yoktu. Annem işe çok erken gidiyor. Nasıl o saatte kalkabildiğini bende bilmiyorum. Genelde ben uyandığımda, annem işte oluyordu. Şimdi de olduğu gibi. Babam ise yurtdışında. İşleri yüzünden sık görüşemiyoruz.
Buzdolabında elbet yiyecek bir şeyler vardır, diye düşünerek kapağını açtım. İçinde çikolata dahil, hiçbir şey yoktu. Raflara baktıktan sonra derin bir nefes verdim. Şimdi kim markete gidip, bana çikolata alacaktı? Ben. Kapağı kapatınca üzerindeki sarı not kağıdını gördüm.
Kayra dolapta yiyecek bir şey yok, marketten alışveriş yap. Masanın üzerine senin için para bıraktım. - Annen
Evet, dolabın boş olduğunu fark ettim. Masanın üzerinde duran paraları aldıktan sonra merdivenlerden tekrar odama çıktım. Dolaptan kot şort ve sade, siyah bir tişört giydim ve parayı cebime koydum. Telefonuma bakarak merdivenlerden inince az kalsın yine düşüyordum.
" Dikkatsizlik bir gün başıma dert açacak. " diye kendi kendime söylenerek evden çıktım. Herkes kendi kendine konuşur değil mi?
Kaldırımda ilerlerken kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım ve keyifle ellerimi cebime koydum. Hava gerçekten çok güzeldi.
Birbiriyle konuşan insanlara bakıp güldüm. Dinlediğim şarkıyı sanki onlar söylüyordu. Marketin önüne geldiğimde kulaklıklarımı çıkartıp telefonumu cebime koydum.
Markete girdikten sonra sıralınduran alışveriş arabalarından bir tanesini aldım. Hep bunun içine oturup birinin beni sürmesini istemiştim. Hayaller, hayatlar.
Reyonların arasında gezip ev için gereken şeyleri arabaya koydum. Tatlı reyonunu bilerek en sona bıraktım. Tatlı yiyip tatlı konuşalım. Sevdiğim tatlıları arabaya koyarken rafta son kalan çikolatayı gördüm. Bu en sevdiğimdi. Bugün şanslı günümde olmalıyık ki, son kalanı ben alacaktım. Arabayı sürüp rafın önüne geldim.
Çikolatayı almak için tutup kendime çektiğimde, gelmedi. Kaşlarımı çatıp bir kere daha çektim, yine gelmedi. Arkadan biri daha tutuyordu. Bir kez daha kendime doğru çekip gelmediğinde, çikolatayı kenara ittim ve rafa baktım.
Karşımda bana kahverengi gözleriyle bakan çocuğa baktım. Kaşlarını kaldırmış, bana bakıyordu. Benim yaşlarımda gibi duruyordu. Kaşlarımı çatarak arabayı alıp, onun olduğu reyona ilerledim. Benden uzun olduğu için başımı kaldırmak zorunda kaldım.