Kadir denen kaba adamla karşılaşmamak için ondan önce kalkıp kahvaltımı ediyor (ki çoğu zaman Fatma Anaya kıyamadığım için kahvaltıyı ben hazırlıyordum) ve hemen odama çıkıyordum.
O malum geceden sonra benim odamın önünden de geçmemişti. Kim bilir nerelerde sabahlıyorsa Kara Bey! Sana ne Çiçek sana ne kızım. Elalemin derdi aeni mi gerdi.
Kara Beyin aksine Rafet Abi bana gerçekten bir abi gibi olmuştu evde. Yekta ve Yasin'de beni buraya karga tulumba getirmelerine rağmen en yakın arkadaşlarım.
Yalvar yakar Rafet Abiden telefonumu almayı başarmıştım. Tabi verirken yazdığımız senaryonun dışına çıkmayacağıma dair babamın üzerine yemin ettirmeyi ihmal etmemişti Rafet Abi.
Defterleri hızla tararken bir taraftanda telefonuma bakıyordum. Enver daha fazla meraklanmasın, işgillenmesin diye aramam lazımdı da ama ne diyecektim? Üstelik adım kadar emindim ki telefona mutlaka dinleme cihazı falan bir şey yerleştirmişlerdi. Tüm konuşmalarım dinlenecekti.
Cesaretimi toplayıp Enver'i aradım. Yazdığımız senaryoyu ona da oynadım. Yemedi ama yemiş gibi yaptı. Cumartesi günü Black in Black de Ahmet'in partisi varmış onu haber verdi. Pırıl'ın orada çalıştığını o yüzden de beraber gidebileceğimizi söyleyince esti gürledi ama ağzını kapattım dinleyenlere rezil olmaya niyetim yoktu.
Cumartesi sabahı için Yasin'e pişi yapacağıma dair söz vermiştim. Sabah daha da erken kalktım, önce hamuru mayaladığım ve spor salonuna indim. Normalin de sporu mu daha sonra yaparım ama hamur mayalanana kadar boş duracağıma sporumu yapmış oldum.
Duşumu almadan saçlarımı tepeden topladım ve pişileri kızartmaya giriştim. Yasin ve ilk grup kahvaltılarını bitirdikten sonra mutfağa o girdi. Her zamanki gibi siyahlar içinde ve çok şıktı. Onu birden karşımda görünce yine gerildim. Soğuk bir şekilde;
— Kolay gelsin, dedi Önce cevap veremedim sonra teşekkür edip pişi ikram ettim. Aynı soğuklula "Olabilir" dedi ve masaya oturdu. O sırada Yasin'nin yeni yetiştirdiği elemanlar mutfağa girdi. Onu görünce dışarı çıkmak ve içeri girmek konusunda karasız kaldılar ama ben onları salmadım. Sonuçta bu masa korumaların masasıydı ve onlarla yemek yemek istemiyorsa tek başına salonda yiyebilirdi. Bence mahsuru yoktu!
Önündekileri afiyetle mideye indirdikten sonra yine laf çarptı neymiş "Üstüme vazife değilmiş." Sana ne? Ben vazife edindim. Sana giren çıkan mı var? "Seviyorum" dedim, demez olaydım. "Kimi?",diye sordu. Seni tövbe tövbe. Tabi ki de yemek yapmayı.
Sonra da defterler yetişmedi diye bir güzel fırça attı. Ben de afiyetle fırçayı yedim. Rahatladı paşam. Bir de bana iş teklifi etti. Ya burada onlarla kalıp gayriresmi işlerini resmileştirecektim, ya da babamı bakım evinden çıkartıp eve götürecektim.
Düşünmek için süre istedim. Neyini düşüneceksem? Kafamda bin tane soru odama çıktım. Duşumu aldım bir taraftan defterleri kontrol ederken bir taraftan da kara kara buradan nasıl kurtulacağımı düşündüm. Çıkışım yok gibi gözüküyordu çünkü söz konusu babamın sağlığıydı.
İşlerimi toparlayıp Rafet Abiye beni Pırıl'a erken götürmesi için yalvardım. Bu gece nedensizce çok güzel olmak istiyordum. Yekta'nın bir iş olduğu için Rafet Abi kendisi beni Pırıl'a götürdü. Pırıl götürdüğüm kıyafetleri görünce;
— Kızım modanın kaç yüz yıl öncesinde kalmışsın sen, dedi ve dolabından mini bir elbise çıkarttı.
— Bu elbise tam senlik, diyerek zorla denetti.
Tamam çok tutucu değilimdir ama yani bu elbisede tam tabiriyle şeyimin tepesinde oldu;
— Pırıl bu elbise biraz kısa değil mi, dedim çekiştirerek fazla çekiştirince de dekolteden falso veriyordum orası da ayrı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıkta Açan Çiçek (#Tamamlandı)
Ficción GeneralÇiçek Solmaz ince, uzun boylu ama bir o kadar da sert bir kız. Hasta babasına bakmak için küçük bir muhasebe ofisinde çalışıyor. Mahalleden en yakın arkadaşı Enver Sarı. Baş Komiser Enver Sarı... Ay sonunu getiremediğinde yanında olan canı sıkıldığı...