Kafamda deli sorular dört dönerken, Efe beni aradı ve Pırıl'ın odasına çağırdı.
Uçarcasına gittim. Açıkçası endişelenmiştim. Gittiğimde beni kapı önünde bekliyordu Efe.
— Korkuttum mu kızım ya? Neyse hadi gel içeri geçelim. Sen de onlarla öğren, dedi kapıyı çalarken.
İçeri girdiğimizde Yekta yatakta oturmuş, Pırıl'ın elini tutuyordu. Bizi görünce ayağa kalktı. Efe'nin elindeki dosyaları görünce kaldı. Yüzü düştü, korkuyla gözleri açıldı.
— Doktor o dosyada ne var?, diye sordu. Sesi üzüntüden cılız çıkmıştı. Sanki Pırıl çok hastaymış da onu açıklayacakmışız gibi baktı yüzümüze.
— Dosya da tahlil sonuçları var Pırıl Hanımın, dedi Efe ciddi bir ifadeyle. Sanki Yekta'nın haliyle dalga geçer gibi bir tavrı vardı. Tanışalı uzun zaman olmasa da, az çok Efe'yi çözmüştüm. Biraz muzip bir tipti.
— Nesi var doktor?, diye sordu Yekta ağlamaklı.
— Canım asmayın suratınızı öyle. Önemli bir şey değil. Dokuz ay sonra bir şeyi kalmaz, dedi sırıtarak. Ben anlamıştım, Pırıl'ın kızaran yanaklarından onun da anladığı belliydi ama Yekta anlamamış olsa gerek ki;
— Yahu doktor bunun nesi komik Allah'ım ya? Seni bu kadar neşelendirecek karımın nesi var?, dedi kıpkırmızı bir yüzle. Efe anlamadığını anlamış, muzip bir ifadeyle;
— Karının karnında bebek var, baba oluyorsun, tebrik ederim, dedi sırıtarak. Yekta kaldı. Önce bana sonra Efe'ye tekrar bana baktı. Sonra da;
— Allaaah! Ben baba oluyorum, deyip Pırıl'a sarıldı. O gözü kara, sert görünümlü Yekta gitmiş, yerine sırıtan bir adam gelmişti. Neden sonra aklına ben ve Efe geldik. Bizlerin de elini sıktı sevinçle. Ben de Pırıl'ı tebrik ettim. Yekta gözleri dolu dolu telefona sarıldı bu defada. Tahminen Kadir'i arıyordu. Onun baba, abi bildiği Kadir'di.
— Abi ben baba oluyorum, dedi gülen bir sesle ve gururla. Tebrikleri kabul edip telefonu kapattı. Efe'ye döndü.
— Doktor bey biz ne zaman çıkabiliriz, dedi ciddi durmaya çalışarak. Efe;
— Serum bitmiş zaten, yavaş yavaş çıkış işlemlerinizi yapabiliriz, dedi gülümseyerek. Yekta bana döndü;
— Yenge sen de bizimle gel istersen, dedi yüzünde hafif bir endişe belirdi, kendini hemen toparladı.
— Yekta benim daha yapacak işlerim var. Onları bir halledeyim, ben sonra gelirim, dedim başımı hafifçe sallayarak.
— Abim...
— Yekta siz eve geçin, ben sonra kendim gelirim. Tekrar tebrikler, dedim ciddi bir ifadeyle sonra da Pırıl'ı öpüp odadan çıktım. Yekta peşimden koştu;
— Çiçek yapma bak sonra benim başım yanacak, dedi kolumdan tutarken.
— Beni artık az çok tanıdı Kadir, merak etme bir şey demez. Hadi hadi al karını da çık şu hastaneden. Bu haberi baş başa bir kutlayın, dedim gülümseyerek. O da güldü;
— Darısı başınıza yenge, dedi ve gülümseyerek arkasını dönüp gitti. Başımı sağa sola salladım. Bize bebek fikri çoook uzaktı.
Odama gittiğimde Selim beni bekliyordu. Yüzüme dikkatlice baktı;
— Tam anlatıyordun yarım kaldı. O barbar adamda ne buluyorsun? Cidden bak dinliyorum, bana bir anlatsana, dedi masamın yanındaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne atarken.
Aslında niyetim Yavuz Amirin verdiği dinleme cihazlarını ve kameraları diğer kanada yerleştirmekti ama şimdi bu adamı aşkımıza inandırmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıkta Açan Çiçek (#Tamamlandı)
General FictionÇiçek Solmaz ince, uzun boylu ama bir o kadar da sert bir kız. Hasta babasına bakmak için küçük bir muhasebe ofisinde çalışıyor. Mahalleden en yakın arkadaşı Enver Sarı. Baş Komiser Enver Sarı... Ay sonunu getiremediğinde yanında olan canı sıkıldığı...