PATLAMADAN SONRA

8K 636 98
                                    

Enver ve Yavuz Amir Kadir'i sakinleştirmeye çalışıyordu. Allah'tan lensleri kaymamıştı. Çünkü ortalık mahşer yeri gibiydi. Gazeteciler, kameramanlar, spikerler, polis, itfaiye, federaller, mekana girip çıkanlar. Haberciler bir şekilde görüntü alma derdindeydi. Özellikle tüm objektifler Kadir'in üzerindeydi. Ortalık korkunçtu. Bizler can derdindeydik bunlarsa skandal bir görüntü.

Kadir'in makyajı azıcık aksa da kan ve tatilden kalan yanık teni kamufle ediyordu açılan yerleri. Çok sinirli gözüküyordu, kafese kapatılmış aslan gibiydi. İçin için kaynıyordu. Bizim birimin bomba uzmanı yanımıza geldi.

— Hastanede patlayan bombanın aynısı. Yani bana sorarsanız, bu olayın Selim ve çetesiyle bağlantılı olduğu kesin, dedi üzgün bir şekilde. Ne yapacaktık? Herkesi kalede tutmaya çalışsak da mutlaka birileri dışarı çıkıyordu. Korumaktalar, çalışanlar.

Kadir'in yüzü iyice asıldı. Enver'e ve bana dik dik bakmaya başladı. Hani bitecekti dercesine. Enver;

— Tamam Kadir biz bulacağız bir çaresini, dedi avutmak istercesine. Kadir gözlerini devirip, tek kaşını kaldırdı;

— Kesin bulursunuz, dedi sinirli ve hırçındı sesi.

— Siz şimdi eve gidin. Buraları bende. Merak etme, dedi Enver. İlk defa gerçekten Kadir'den çekinerek. Kadir acı bir gülümsemeyle;

— Kusura bakma baş komiserim, gemiyi önce fareler en son kaptan terk eder. Kızları eve yollayacağım ama ben ayrılamam, dedi sinirle. Ben araya girdim;

— Kadir seni bir hastaneye götürsek. Yaralarına baksınlar, bir muayene ol... dedim ama sözümü bitiremeden beni susturdu;

— Çiçek hadi güzelim eve, dedi ve bizi bırakıp itfaiye müdürünün yanına gitti. Niyeti tekrar içeri girmekti ama müdür izin vermedi.

Ben mecburen Rüya ile beraber eve dönmüştüm. Dönmesem Kadir'in gazabına uğramam içten bile değildi.

Haber anında eve ulaşmıştı. Rafet Abi biz gelmeden kısa bir süre önce Black'e gitmişti. Muhtemelen yolda yan yana geçmiştik ama kimsenin gözü kimseyi görecek halde değildi. 

Gün ağırana kadar hiç kimse eve dönmedi. Aklım ondaydı ama ne arayabiliyordum ne de haber alabiliyordum. Sonunda, günün ilk ışıkları salona dolmaya başladığında, eve girdiler. Kadir salondaki koltuklardan birine çökercesine oturdu.

Eve gelince üzerimi değiştirip, aşağı inmiş, salonda oturmuş, onları bekliyordum. Kadir'in sinirden gözü beni bile görmüyordu. Evdekileri uyandırmamak adına bağırmıyordu belki ama sesindeki tını bağırmaya eş değer bir sertlikteydi.

— Ulan neler oluyor? Kara Kadir'e bu kadar kafa tutmaya kim cesaret edebilir. Rafet bak bu işin sonu b.ka sarar. Ben Yakamoz'da taş taş üstüne koymam. Bulun bunun arkasında kim varsa bana getirin, dedi hırsla.

Ben Çiçek Solmaz Kara gözü pek, kimseden, hiçbir şeyden korkmaz,ilk defa sevdiğim adamdan korkmuştum. Buraya zorla getirildiğin zaman, onu ilk gördüğümde bile bu kadar korkmamıştım. Sesindeki soğukluk, kanımı dondurmuştu resmen.

Neden sonra beni fark etti. Yüzüme sesi gibi soğuk bakarak;

— Sen niye ayaktasın?, diye sordu ters ters.

— Sizi merak ettim, dedim çekinerek. Evet ben Kadir'den çekinmiştim. Yüzünde ölümün soğuk nefesi geziyordu çünkü. Kadir ölüm olmuş, çökeceği kişiyi arıyordu. Bana bakarken bile buz gibi soğuktu;

—Geldik işte. Sen çık yat. Üstüne vazife olmayan işlerede burnunu sokma, dedi ters ters. Kaldım. İlk günlerde ki katı, Kara Kadir geri gelmişti.

Karanlıkta Açan Çiçek (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin