Derin soluklar almamaya dikkat ediyordum ama ani değişen ruh hallerim bir günde beni delirtmişti. Bana ne oluyordu Allah aşkına? Canım bir tatlı bir tuzlu bir Yiğit çekiyordu. Şu an utanmasan gidip şu karşımda oturan adamı ısıracaktım. Delirmiş olmam mümkün mü? Mümkün.
Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalışırken annemlere ve babamlara baktım. Herkes konuşmaya dalmıştı ki artık şeffaf kısma geçmek için atak yapmam gerekiyordu. Önce boğazımı bir öksürükle temizledim ardından ellerimi dizlerime sertçe koyup dikkatleri çektikten sonra,
" Evet hadi bakalım sizin için yatsı vakti gelmiştir."
Dedim ama anlamamışlardı,
" Mum diyorum. Yalancının mumu?"
Dememle babam söze girmişti,
" ama kızım ayıp olmuyor mu? Mum falan?"
" Babam valla haklısın. Şimdi annemler başlayın,"
" nereden başlayalım kızım?"
" En baştan anne! Bizim ile ilgili bütün gizleri ortaya dökün hadi. Yeter. Başlayın."
Dememle annemler birbirine bakıp birbirlerine kaşgöz yaparken,
"Anne başla!"
" Ay tamam ya! Şimdi biz ikimiz."
" Yani kızım yalan söyledik ama valla siz mutlu olun diye ya!"
" tamam anne. Başlayın. Bizim evliliğe gelin!"
" He o çok uzun mesela. Bak şimdi benle hale baktık sen iyice Yiğitten uzaklaştın. Dedik böyle olmaz! Bu ikisi bir araya gelmeli."
" He sonra işte başladık planlara."
Demesiyle aniden söze girmiştim,
" Ya adam beni bırakmış yok eğitim alacam diye şehirdışılarına gitmiş ya!"
" Yaaa öyle mi Sare hanım?"
Demesiyle Yiğite döndü bakışlarım. Yüzüme yerleştirdiğim sırıtmayla,
" Ama şimdi evliyiz değil mi? Neyse devam edin anne!"
Deyip onlara döndüm. Annemler sırayla konuşuyor bir ona bir ona bakıyorduk,
" ya kızım o gitme olayı bildiğin gibi değildi."
" he annem! Babanlar Yiğitin sağlık durumunu söylediler sonra da sen işte. Olmaz dediler. Bizde olmaz sandık ne bilelim Yiğit'in seni böyle deli gibi sevdiğini!"
" Yani kızım siz kedi köpek gibi birbirinizi yiyordunuz!"
" He sonra babanlar şart koştu fit olacaksın!"
" Mesleğini eline alacaksın!"
" Askerlik birde!"
" yoksa bu deli oğlan liseden sonra tutturmuştu aniden Sareyle evleneceğim diye."
" Ne? Gerçekten mi?"
Deyip şaşkınlıkla Yiğite bakarken bana sevgiyle çevrilen bakışlarına karşılık verdim. Aniden annem,
" He işte o zaman birbirinize böyle baksaydınız olay böyle bitmezdi. Neyse işte!"
" Sonra biz Yiğit'in aklına girdik."
Demesiyle annem, annemin dizine vurup kaşgöz yapıp ağzının kenarıyla,
" Onu anlatmayacaktık Hale!"
" ay unuttum ben. Sen anlat,"
" Yok artık yeter. Anlatın!"
" annem bak şimdi bu Yiğit gidince o yapışık Burcu denen kızda meğer arkasından gidecekmiş"
" ama sen bunu bilmiyordun ki..."
" tam burada Akif'ten yardım istedik!"
Demesiyle hızla bakışlarımı Sütoğlana çevirdim. Başını iki yana sallayıp telaşla yerinden kalkıp odadan çıkınca,
" Kaçma gel buraya sütoğlan! Gördünüz mü? Yandaşlarınız bile destek çıkmıyor size, devam edin."
" ama kızım deme şimdi öyle."
" tamam hadi."
" Sen bunu öğrendin ama beklediğimiz şekilde tepki vermedin ki! Biz bekledik ki çık bu deli oğlanın karşısına yol saçlarını ama sen sustun."
Demesiyle durdum. Doğru. Ne yapsaydım ya? Gitmek isteyeni tutmak... Hiç bana göre değildi, üstelik ona olan sevgimin yeni farkına varmıştım ve onun duygularını bilmiyordum ki! Af!
" Böyle depresyona girdin. Sonra başladın hırsla çalışmaya, kurslar eğitimler derken Asiye ile dükkan açtınız ya kız!"
" He! Birde başka başka oğlanlar durmadan sana sulanıyordu ama sen birtürlü anlamıyordun adamların sana sulandığını."
Aklım fikrim başka diyardayken karşımdaki adamın farkına nasıl varayım ben?
" He sonra baktık sen iyice uzaklaştın Yiğitten. O gelince bir yolunu bulup kaçıyordun Sare."
" Dedik bu kız olmadı şimdi. Duygularını öğrenmek istiyorduk ama... Sende maşallah! Bir kere demedin!"
Demesiyle babamlar müsade isteyip odadan çıkmışlardı. Anlaşılan bu kadar aksiyon onlara da çoktu...
" sonra Yiğit geldi. Yok ama! Yok! Sare hanım bakmıyor benim Gül gibi oğluma."
" bizde dedik artık yeter! Başladık sizi gaza getirecek bir şeyler aramaya ki..."
" Ki o sırada Mustafa çıktı karşımıza. "
" He! Biz bize yardım edecek sandık kızım meğer bu sana sevdalıymış ya!"
" Öğrendikten sonra kovaladık kızım."
" Kovaladık mı? Anne Yiğit ölüyordu! Kaza geçirdi ya."
" yok... şey şimdi tam olarak öyle değil."
" Yok artık! Bu da mı gerçek değildi Yiğit?"
" Ama gönlümün baharı kolum kırıldı gerçekten."
" inanmıyorum ya!"
" yok annem gerçekten kırıldı."
" hıh!"
" sonra da işte baktık siz olmuyorsunuz! Kız bu tutturdu evlenmem diye, kızım sen niye evlenmem diyorsun ki şimdi?"
Aniden gelen soruyla kalakalmıştım. Şimdi nereden çıkmıştı bu soru? Yiğit bana yönelttiği bakışlarla,
" Benimle niye evlenmek istemiyordun ya?"
" Hım. Şey şöyle! Ya af! Sıkıştırmayın beni! İstemedim çünkü! Çünkü senin beni sevdiğini veya seveceğini hiç düşünmedim ben! Ben seni deli gibi seviyordum ama sen elin kızlarıyla köşede bucakta sarılıp durduğun, başka illerde yalnız başına kaldığın için şaştım işte! Ne bileyim beni sevdiğini. Hem benim patates tontikti böyle kaslı değildi! Göbek gitti onun yerine peşinden bir musibet geldi! Hadi Mustafa'yı annemler taktı peşimize, modifiye peki?!"
" Heh işte orada olaylar daha karıştı kuzum."
" anne yiğit anlatsın."
" annem anlatsaydı,"
" Dökül patates dökül."
" şöyle ki... Ben bunun babasının şirketinde işe girdim. Sana söyledim ya bunu. Sonra öğrendim işte onların olduğunu ama çıkamadım işten. Anlaşma yaptık çünkü... Bu işin içine bu sefer Burcu girdi. Şirkete falan geldi derken Mustafayla iş birliği yapmışlar meğer. Bir ihale için beni tehdit etti bende o an kanmışım işte! Anlık bir şeydi yeminle! Başladık bununla çalışmaya-"
" Hop dur bakalım. Bu derken Yiğit sen Burcu'yu kast etmiyordun değil mi?"
Aniden ayağa kalkınca elimle durmasını işaret edip,
" Otur yerine patates. Sakinim. Annemler sizin diyeceğiniz bir şey var mı?"
" Yok valla hepsini dedik!"
" He kızım tek şey kaldı Mustafa'nın anasını da tehdit etmiş-"
Demesiyle aniden ayağa fırlamıştım.
" ne?! Tamam. Ta-mam."
Dedim ama birden bir sarsıntı geldi. Herkes birden ayaklanırken dünya döndükçe dönüyordu. Elimi başıma attım, lütfen. Lütfen...