Hayatımın ritüeller kısmındaydım, ah zaman. Yerimden kalkıp kalkmamak konusunda kaç takla daha atarım diye düşünürken, odamın kapısı açılıverdi. Canım kardeşim o koparılası kafasını uzatıp
" abla!"
Dedi dişlerinin arasından. Birbirimize sesleniş tarzımız buydu, aşırı sevgi yüklü. O kadar sevgi yüklüydü ki dişlerimin arasında tıslar gibi konuştum bende.
" Buyur canım! Kardeşim! Sabah sabah! Bütün hayatımı kaydırmaya mı geldin!"
Bana o oyulası gözlerini devirip, fırçalamaktan aciz olduğu dişlerini göstererek,
" Annem dedi ki! Gelsin de yemek yesin! Peki tamam!"
Sanki bir şey sormuştu ben cevap vermişim gibi yaptı. Kapıyı kapatıp giderken kulaklarıma sesi geldi.
" Anneee! Ablam siz yiyin dedi. Yemeyecekmiş! Börekler bana kaldı!"
Deyince üstümdeki örtüyle kalkmaya çalışmış, ayaklarım örtüye takılınca da yere yapışmıştım. Çıkan ses canımın acısını ortaya döküyordu. Canım kendim. Geçti! Bak o gıcık kardeşin börekleri yiyecek! Sinirle yerden destek alarak doğruldum. Sen görürsün, odanın kapısına doğru koşup kendimi dışarı atınca salondan çıkan babamı görüp, pıstım. Her zaman haklı olan tarafın kardeşim! Olduğunu düşünen babama
" sabahı şerifleriniz hayr olsun," dedim.O gıcık nasıl hep haklı olabilir ki! Ben büyükmüşüm! O küçükmüş! Hadi oradan! Görende hala altına bez atıyoruz sanar! Koca eşek oldu! Ama tabii! Ablalık! Babam gülüp
" sabah sabah, bu neşe de ne?" Dedi.
Bütün imaları barındıran sesine güldüm. Şimdi sana o gıcık kardeş pisliğini anlatsam! Yine en sevdiğin 'sen ablasın!' Şarkısını söyleyeceksin. Her zaman ki düzenbazlıkla
" bu kız mutluysa sizi gördüğü için hünkarım,"
Dediklerime asla inanmayan ama her dediğimi dinleyen babam,
" tabii tabii! Bana mı mutlu? Üç kağıtçı seni! Hadi sofraya oradan direk okula! Bak tek şikayet istemiyorum. Erkek çocukları gibi kavga da etme!" Dedi.
Bak babalık! Biz öyle hanım kızlar gibi narin narin davranamayız. Bir şey diyenin ağzının ortasına çakarız evelallah! Demek istesemde şirin kız moduna girip,
" peki efenim. O okula efendice gidilecek! Gelinecek!"
Asker selamı verip banyoya girdim. Canım babam. Yine o ' bu kız adam olmayacak.' Şarkısını söylerken annemde ona eşlik ediyordu. Evet bizimkiler şarkı söylemeyi severler. Ha birde bu şarkılar genelde beni anlatır. Canlarım.Banyodaki işim bitince kahvaltıyı canım kardeşimle ettiğimiz kavgalarla tamamlamıştık. Kendisi, Yusuf. Ben onu tanımlamak için 3p diyorum. Pislik pasaklı patates! Patates çünkü patates seviyor. Birde hep pis, patates gibi... biri yıkamasa o kirle ömür sürdürür. Ben mi!? Tabii! Duydunuz işte, annem,
" Sare! Bak! Bak okula geç kalırsan bugünde! Görürsün o zaman!"
O şen sesi kulaklarımı doldururken saçlarımı güzelce topuz yapıp, kıyafetimi de giymiştim. Lise sondum. Deli gibi ders çalışma evresinde olup sorularla kafayı bozan tayfa var ya. İşte, onlardan işte. Evet! Evet o benim demek isterdim. Gerçekten bak! Ama değilim. Ben o ders çalışma tayfasının, tayfa kısmındayım. Ucundan yakaladığımız kadar işte! Evden çıkıp merdivenleri üçer beşer inerken Veli amcayla karşılaşınca hanım hanımcık bir şekilde
" Günaydın Veli amcacım," dedim.
Adam bana ters ters bakıp, başını lanet olasıca dercesine salladı. Yanımdan geçip giderken duvara yapışmış, geçmesini bekliyordum. Teh! Teh! Bak amcacım. Bir ayağın çukurda, bilmem anlatabiliyor-
" aman Veli bey amcacım. Bir ayağınız- şey yani ayağınız kaydı, dikkatli olun. Bu yaşlarda merdivenden yuvarlanarak ölenlerin sayısı % 70'lerde. Lütfen,"
Dediğimle gözlerini belertmiş, bana Azrailmişim gibi baktıktan sonra da
" çekil şurdan! Dalyan gibi delikanlıyım ben! Sensin yaşlı!"
Ondan uzaklaştım, merdivenlerden aşağı inmeden önce son merdiveni çıkana kadar bekledim. Dalyan? Gibi! Tabii canım bende dedemim! Zaten! Öldün ölecen! Dış kapıyı ardına kadar açıp kendimi dışarı attım. Hava buz! Montumun cebine ellerimi koyarken aynı anda, karşıdaki binadan çıkan Yiğit'e takıldı gözlerim. Sinir! Bana ters ters bakıp yürümeye, pardon yuvarlanmaya diyecektim. Yuvarlanmaya başladı!