23,🌾

2.3K 222 13
                                    

Günlerin birbirini kovalamayı bırakıp köşe bucak saklandığı, geçip gitmek istemediği zamanlardan birindeydim yine. İçim sıkılıyordu. Kalbimin ortasında bir el durmadan canımı yakıyordu. Dur durak bilmeden...

Yiğit işe gitmişti. Beni de annemlere bırakmıştı. Sessizce yerimde oturup annemin itinayla izlediği dizisine bakıyordum. Bir şey idrak edemiyordum artık. Aklımın derinlerine gömmeye çalıştığım o şey beni içine çekiyordu sanki. Garip bir hal içinde kıvranıp duruyordum. Ben kıvranıyordum, kendi içimde. Zira kimselere söylememe kararı almıştık. Hiç. Umursamadım bu kararı. Bana bir etkisi yoktu. Olacak olanları herkes kendi içinde kendi kendine yaşasındı. Ne olurdu ki? Benim bunu alıp dağlara haykıracak halim yoktu.

Kendi içimde boğuşurken dalıp gitmiştim. Öylece bakıyordum ekrana, ne düşündüğümü bilmeden... Daldığım televizyondan annemin dürtmesiyle uyanıp yüzüne boş boş bakarken,
"Hı?"
Deyivermiştim. Annem elindeki bardağı uzatıp,
" hele şunu doldur bakalım, nasıl çay dolduruyorsun."
Elindeki bardağı alıp mutfağa gittim. Çayı doldurup anneme uzattıktan sonra,
" Anne ben gideyim. Akşama yemek yapacağım,"
Demiştim ki aniden ayağa kalkıp,
" Olmaz! Hem sen Yiğitten izin aldın mı gitmeden önce?"
" anne eve gidiyorum başka yere değil ki. Bir şey demez Yiğit."
Dedim ve arkamı dönüp kapıya doğru gittim. Askıdan feracemi alıp giydim. Eşarbımı takarken annem elindeki çay bardağıyla,
" Aman kızım sen yine de kocana haber et,"
" tamam anne. Merdivenden inerken söylerim."
" şimdi söyle. Hem gitme bu akşam bizde yersiniz."
" Anne her gün sizde beslenemeyiz ya. Eve gideyim başka zaman,"
Demiş ve kendimi zar zor dışarı atmıştım. Kapıdan çıkar çıkmaz soğuk hava iliklerime kadar işlerken dikkatli bir şekilde yürümeye başladım. Kış ayındaydık artık ve yerler kaygandı. Fazla. Daha kar görmemiştim ama hissediyorum yakında gelecek.

Yolun kenarından kenarından giderken telefonum çalmaya başlamıştı. Ah! Şimdi hiç de bakamam tehlikeli yerlerdeyim. Ayakkabılarımın altı neden kayıyordu anlamış değilim ama... Tehlike çanları çalıyordu benim için. Hayır düşüp kolumu falan kırsam aksiyon olur ama? Yok Yiğit üzülür şimdi. Ha?' Yiğit! Aklıma gelen canım kocamla telefonu cebimden çıkarttım. Demek Yiğit aramış. Ona geri dönüş yaparken daha çalmadan açmış ve sinirle,
" Neden açmıyorsun! Benden izin aldın mı? Hemen eve geç, hemen!"
Sesi zaten ağlamaklı olan halime destek atarken ağlamaya başlamıştım. Sesimin çıktığından emin olup,
" tamam,"
Deyip telefonu kapattım sinirle. Ne vardı bunda bu kadar bağıracak? Anlamıyorum ki. Güzelce söylesen olmuyor mu? Son günlerde iyice agresif biri oldu zaten... Belki de anlamıştır benim gibi biriyle daha fazla yaşayamayacağını. Haklı. Ağlayarak yürürken yönümü boş parka çevirdim. Burnumu çeke çeke ulaştığım banka ıslak olmasına aldırmadan oturdum. Belki üşütüp hasta olup ölürdüm. Kimbilir. O zaman Yiğit benim gibi biriyle yaşamak zorunda kalmazdı. Elimin tersiyle burnumu silerken birden yanıma biri oturunca başımı çevirdim. Kendini iyice sarıp sarmalamış kişiden uzaklaşmak için yana kaydım. Ne diye oturdun acaba? Gitsene. Hem Yiğit görse şimdi bizi! Nereden görecek ki Yiğit?
" Nasılsın Sare?"
Burnumu çekip yanımda oturan kişiye döndüm, kim bu? Tanıdık ama... bana doğru dönünce gözlerim kocaman açılmıştı. Mustafa! Bu peşimizi bırakmıştı hani? Hemen yerimden kalkmak için atakta bulunmuştum ki,
" Gidersen o çok sevdiğin kocanı zor görürsün!"
Demesiyle durdum. Sinirle ona dönüp,
" bıkmadın mı bizimle uğraşmaktan?! Ne istiyorsun?!"
" seni."
Demesiyle dişlerimi sıktım. Bu edepsiz nasıl bu kadar rahat konuşabiliyordu evli birine karşı!?
" hem fark ettiysen artık kocan sana karşı mesafeli... bu aralar gergin."
" işlerinden dolayıdır. Olabilir,"
Dedim önüme dönüp. Aptal bir gülüşün ardından,
" Hadi ama Sare! İkimizde biliyoruz... Anne olamayacağını... Kimse senin gibi biriyle evli kalmak istemez."
" Düşüncelerini kendine sakla! Yiğit öyle biri değil!"
" Sana bir şey diyeyim mi? Bu her şeyi bilen kendine güvenen kız var ya... bu kız ayakta uyusun dursun. Ailen senden çok şey gizliyor... Sor bakalım Yiğit'e Burcu ile arası nasıl?"
Demişti ki sıkı sıkıya tuttuğum çantamla ayağa kalkıp arkamı döndüm. Koşar adım eve giderken aklıma düşürmeye çalıştığı saçma sapan düşünceyi def etmeye çalışıyordum. Aptalsın sen Sare! Ne diye o pisliği dinliyorsun ki!? Ah!

Patates & Soğan ( İşte şimdi tamam!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin