Bölüm 5 ☁️

2.7K 181 81
                                    


İyi Okumalar Bremınlar

—————————

(Jennie'den)

Silahımın namlusunda aylardır yakalamak istediğim kadın olduğu için mutluydum. Ama bir planım yoktu. Burada onunla karşılaşırsam ne yapacağımı bilmiyordum.

Ve şanssızlığa bakarsak karşılaştırmıştım.

"Buldum seni, Lalisa Manoban." Diyebilmiştim.

Doğrusu onun silahıda tam olarak bana dönükken aklımda bir plan oluşturmak çok zordu.

Tam olarak gözlerine baktığımda ise koyu renk gözleri tam olarak gözlerimin içine bakıyordu. Tanrım! Sanki aklımı kontrol altına alıyormuş gibiydi. O benim gözlerime bakarken plan oluşturamıyordum.

Bundan yararlanmış olacak ki diğer eliyle silahımı sertçe tutup çekmiş ve duvarın dibine fırlatmıştı.

Ben onun hızlı tavrına karşı hiç birşey yapamazken, o ise hızla arkama geçmiş ve kolu ile boynumu kavrayıp silahını başıma dayamıştı.

"Şimdi ne yapacaksın bakalım polis hanım?"

Kulağıma fısıltı şeklinde sorduğu soru ile ilk defa ses tonunu duymuştum. Ama bu beni daha çok sinirlendirmişti.

Arkamızdaki duvara doğru geri geri adımlarken benimle birlikte adımlamak zorunda kalmıştı.

Onu sertçe duvara çarptığımda ise ufak bir inilti bırakıp beni bırakmıştı.

Maskesini çıkarttı ve cebine koydu.

Silahım hemen arkamdaydı ama eğer onu almaya yeltenirsem pencereden kaçabilirdi.

İki seçeneğim vardı ya silahımı alıp, o kaçtığında peşinden koşacaktım. Ya da pencerenin önüne geçip kapatacaktım ve kaçmasını engelliyecektim.

Pencere daha mantıklı geldiği için o pencereye yeltendiği sıra önüne geçtim ve onu göğsünden ittirdim.

O geriye sendelerken pencereyi kapatıp kilitledim. Kaçamazdı artık.

Kafamı pencereden attırdığım sırada beni belimden tutup duvara sürükledi.

Ellerim istemsizce omuzlarına gitmişti. Yapacağı her ani hareket de onu itecektim.

Silahının ters tarafını karın boşluğuma olabildiğince sert geçirdiğinde ağzımdan acı dolu bir inleme kopmuştu.

Nefes almam güçlenirken ben ise onu o sinirle onuzlarından ittirdim ve karnına bir tekme atıp düşmesin sağladım.

Hazır düştüğü sırada karın boşluğunda ki acıya aldırmadan zor bir şekilde nefes alarak silahıma doğru yeltendim ama ayak bileğimden tutup beni kendine çekti ve duvarla arasına aldı.

Gözleri gözlerime hedefli iken bir eli boğazımı sardı. O yapmadan yapacaksam yapacaktım. Karnını sert bir yumruk attığımda öksürerek geriye doğru sendeledi. Fırsattan istifade karına dizimi geçireceğim sırada dizime sarıldı ve karnıma yumruk attı.

Geriye doğru sendeledim. Acı o kadar fazla katlanılmaz bir hal alırken diğerlerinin nerede olduğunu düşünüyordum.

"Buraya kadar polis hanım."

Başıma silahını dayadığında silahına tekme atıp düşürdüm ve onu duvara itip sırtına bir yumruk attım.

O güzel suratına elim gerçekten yakışmıştı doğrusu.

Silahımı uzanacağım sırada beni kolundan tuttu ve duvara sertçe itti.

Bütün vücudumun acıyla kavramaya başladığını hissediyordum. Kafamı vurdum duvar çok büyük ağırı yapıyordu.

Pes etmek mi? Ölsem bile asla!

Pencereye doğru ilerlediğinde yavaşça silahımı elime aldım.

Silahı kafasına dayadığında ise kafasını çevirdi ve alaylı bir gülüş bıraktı.

Yanımda yumruğun izi vardı. Yakışmıştı. Daha fazlasını yapacaktım.

"Asla pes etmeyeceksin değil mi?"

Sorduğunu soruda bile alayı sezerken sinsice gülümsedim.

"Pes etmek mi? O da ne?" Dediğimde alayla gülümsedi.

"Sen bilmiyorsun sanırım."

"Hayır bilmiyorum." Diyerek cevap verdim.

"İlk defa yapacağım birşey için üzgün olacağım." Dediğinde anlamsızca ona baktım.

"Ne demek istiyorsun?"

"Bunu yapacağım için üzgünüm."

Hala anlamazken yüzüme sert bir yumruk attığında vücudum yerle buluşmuştu.

Daha ne kadar fazla bilincimi açık tutabilirdim bilmiyordum.

Camı açmadan önce yanıma eğildi ve çenemden tutarak ona bakmamı sağladı.

"Dudağın patlamış. Büyük ihtimal diğer buluşmamızda da sen benim dudağımı patlatırsın."

Dediği şeylerde bir anlam bulamamam normal miydi bilmiyordum.

Adım seslerinin odaya yaklaştığını duyduğunda tekrar bana baktı.

"O zaman dudaklarımızdaki yaraları birleştiririz. O zamana kadar görüşmek üzere." Dedi ve camdan hızla atlayarak gözden kayboldu.

Çok geçmeden bulunduğumuz odaya Namjoon ve Jin'in girdiğini duymuştum.

Bilincimi açık tutmak için düşünmem gerekiyordu ama başımı da vurmuştum. Düşünmem güçleşmişti.

"Jennie! Jennie! Jin ambulansı ara çabuk!"

Namjoon'un endişeli sesinden başka birşey duyamadığımda gözlerimi kapatmıştım sonunda.

Nasılda güzel kurtuldun elimden.. Lanet olasıca kadın!

Guilty || JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin